– Anlamaya çalışma. Hayat böyledir işte. Hep o kıyamadıklarınız kıyar size! _
– Çehov_
Camcı:
“Oğlum al bu taşları mahallede ne kadar cam varsa geceden indir aşağı! Yarın maaş almalısın…”
Su tesisatçısı:
“Oğlum al şu matkabı, ne kadar açık apartman katı varsa şu saatlerini kır. Yarın maaşına zam yapacağım.”
Marketçi:
“Kızım ne kadar çürük patates ve domates varsa, tezgaha diz, fiyatı %50 aşağıya çek. 2 gün sonra maaşlarınızı dağıtacağım.”
Devlet Baba:
“Vekillerim, hazine tüm tıkır, kürü bakır. Vergilere çok yüklendik.
Vatandaşın bıçağı artık kemiğine dayalı.
Biz farklılık yapalım. Örneğin, poşet krizi yaratalım. Çevre kirliliğine neden oluyor, diyelim. Marketlerdeki bedava naylon poşetleri yasaklayalım. Fabrikalarda daha çok naylon katkılı poşetleri üretelim. Tanesini 3 liraya satalım, %15 bütçeye katkısı olur. Böylece maaşlarınızı yükseltiriz.”
Memur:
“Karıcığım, çocuğa bez alamayacağız. Eskiden bez bağlanıyormuş. Sende bundan böyle bez yıka artık. Devlet Baba, maaşımıza zam yapmadı!”
Vs… vs… vs…
Hikaye bu ya: Kasabanın birine bir Rus turist gelmiş. En iyi otele gitmiş, günlüğü 100 dolar olan odayı bir şartla tutmuş.
“Odayı beğenmezsem, paramı geri alırım!” Der.
Otel sahibi kabul eder. 100 doları alır.
Personelin maaşını öder. Personel manava 100 dolar borcunu öder.
Manav terziye gider 100 dolar borcunu öder.
Terzi hayat kadınına 100 dolar borcunu öder.
Hayat kadını otele 100 dolar borcunu öder.
Ertesi gün Rus Turist:
“Odanızı hiç beğenmedim. Paramı lütfen geri iade edin!” Der.
Otel sahibi:
“Bir gece konakladınız. Çarşafları yıkama ücreti %10’ü kesmek zorundayım.” Der.
Ve Rus Turiste parasını geri öder.
Borçlardan kurtuluş veya kazanmak için illa ki, dışarıdan bir takviye veya birilerine zarar mı vermek lazım?
Amannn şu dünyada daha kaç gün yaşayacağız ki?
Düşünüp üzülme!
Düşün düşün, yoktur başka işin!
Emine Pişiren/Kocaeli





















