Dün papa, bugün AB, yarın ABD!.. Batı, ‘Ermeni soykırım iddiası’nı Azrail’in kılıcını sallar gibi üzerimizde, sürekli taciz ediyor bizi!
yeter artık! devlet olarak buna bir dur demenin zamanı gelmedi mi?
kısasa kısas…
papa durup dururken niye karıştı bu işe? belki yarın İMF başkanı da …! ey Batı, size ne yahu?
kim kime soykırım yapmış acaba!
arşivler…
I.dünya savaşı’nda bu topraklarda acı çekmeyen millet mi bıraktınız; türkü, kürdü, lazı, çerkezi, arabı, rumu, ermenisi…?!
ne yani bir tek ermeniler mi acı çekti?
yok böyle bir şey!
tam tersi söz konusu: “1915 yılında ruslarla birleşen ermeniler, van’da taş taş üzerinde bırakmadıkları gibi van ve çevre illerde 179 bin 380 türk ve kürt müslüman halkımızı katletmişlerdir.” (prof.dr.i.öztek’in 100.yılında ermeni sorunu)
…
“hukuki açıdan ermeni soykırım iddiasını masaya yatırdığımızda türkiye’ye atfedilecek herhangi bir suç unsuru bulunmadığını söylüyor hukukçular;
birinci dünya savaşı sonrasında istanbul’u işgal eden ingilizler bir kısım ittihatçıları yargılanmak üzere malta adası’na göndermiştir. ne için yargılanacaklardı? ermenileri toplu olarak katletmek suçundan. soruşturmayı ingiliz kraliyet başsavcılığı yürütüyordu.
soruşturma sevr muahedesinin 230 ve 231. maddelerine dayandırılıyordu. işgal süresince ingilizlerin el koyduğu ve büyük bir bölümü londra’ya taşınan osmanlı arşivi ve amerika’da bulunduğu öne sürülen belgeler taranmış ancak “ermeni katliamı” konusunda herhangi bir delil bulunamamıştır. tabii bizim kumpasçılar ortada yoktu.
İngiliz dışişleri bakanlığı, kraliyet başsavcılığından “hukuki bir dava açılamayacaksa siyasi bir dava açılmasını istemiş, ancak başsavcılığı hukuk dışı bir siyasi dava açmaya ikna edememişti” (uluç gürkan,malta yargılaması-ist.kaynak yaynları).
…
bu ne yahu; her sene aynı temcit pilavı hikayesi; ‘ermeni tasarısı’ ısıtılıp ısıtılıp servis ediliyor, bıktık…! midemiz bulanıyor?
batı mısınız, balta mısınız…
biraz kafanızı kumdan çıkartıp gerçekleri görün:
mesele soykırım meselesi değildir uyanın ey insanlar!
mesele ermenistan’ın sıkıştığı verimsiz topraklardan anadolu’ya doğru açılma hevesi/tazyikidir.
işte begesi;
“lozan kongresinde ermeniler adına hak arayan ermeni asıllı bogos nubar, ‘150 bin kişilik ordumuz vardı.
Bu ordumuz, rus ingiliz ve fransızlarla birlikte türklerle savaştı. bize denizden denize bir vatan vaat edildi (hazar-karadeniz-akdeniz). biz de onu istiyoruz’ dedi. halbuki ruslar, ingilizler ve fransızlar, ermenileri kandırarak öne sürdü. onların ölmelerini sağladılar. yine bogos nubar, ‘birinci dünya savaşı günlerinde savaş, açlık ve hastalıktan hayatını kaybeden ermeni sayısı 300 000’dir’ diyor.
fakat bu sayıyı ermeni’ler her gün artırarak 1 milyon 500 bine çıkarttılar.” (prof.dr.i.öztek’in 100.yılında ermeni sorunu)
dolayısıyla;
batı’ya göç ederek onların kucağına oturup ermenistan’ın bu ‘boş hayali’ne alet olan türk düşmanlarının oyalandıkları bir oyuncaktan başka bir şey değildir. kara-kuru propagandadır.
bu bir mesele ise, ermenistan ile türkiye arasında çözülmesi gerekir-ken, yok bu meseleye batı’da müdahil oluyorsa, bunun adı blöftür.
türk devleti’nin bu blöflere karşı aynı taktikle karşı vermelidir. bunun karşılığı da ayasofya’nın azat edilmesidir.
Çünkü türkiye’ye karşı avrupa parlemantosu’nun bu konu ile ilgili haksız kararlar alması bir haçlı zihniyetidir. islâm’a ve türk’e olan düşmanlıklarının nefrete dönük hezeyanı ve günümüz haçlı saldırı taktiğidir.
madem haklı savunmamız işe yaramıyor? ohalde onların anlayacağı dil kullanılmalıdır:
açın Ayasofya’yı ibadete birazda onlar …
