4+4+4(TÜSİAD Nereye Rücu Edecek?)

Mecliste son yılların en hararetli tartışmaları yaşandı. Akabinde de ilk ve orta eğitimi yeniden düzenleyen kanun meclisten geçti. Yani kısaca kamuoyunda 4+4+4 diye adlandırılan kanun meclisten geçti.CHP aleyhte oy verdi. MHP ve BDP ise oylamaya katılmadı. Yani MHP’nin bu davranışına kanunu tasvip ettiğini ama AKP ile de yan yana durmak istemediği olarak yorumlayabiliriz. Bildiğimiz gibi CHP geçen hafta gurup toplantısını Ankara/Tandoğan da yaparak kamuoyu yaratmak istedi.
Yine kanun geçtikten sonra CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun iki beyanatı sönük ve öylesini verilmiş beyanatlardı. Birincisi, kanunda ki Kuran ve Hz. Muhammed’in hayatı ile ilgili haftada iki gün seçmeli dersin konması konusun da; “Kurana kendilerinin de saygılı olduklarını, odalarının en güzel köşesine astıklarını, işlemeli örtülerde muhafaza ettiklerini ve onu besmele ile ele alıp besmele ile sayfalarını açtıklarını” ifade etmesidir. En beynamaz kişi bile bunu bilir ve bu ifade karşısında şu soruyu sormaktan kendini alamaz.”Kuran güzel örtüler içersinde duvarda sergilenmeye mi yarar?” Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri söylemesinin başka nedeni olmalı bence…
İkincisi ise; Bir gazetecinin Anayasa Mahkemesine götürecek-misiniz sorusuna “hukukçu arkadaşlarımız kanunu inceliyorlar, eğer kanunda anayasaya aykırılık bulunursa Anayasa Mahkemesine götürebiliriz(!)”.Yani dostlar alışverişte görünmemizi isterlerse neden olmasın? Demeye getiriyor.
CHP’nin daha doğrusu Kılıçdaroğlu yönetiminin Tandoğan toplantısı ve diğer iki beyanatını toplumun gazını almaya yönelik hareketler olduğu kanaatindeyim. Yani CHP şöyle demek için yapmış olabilir mi? “Görüyorsunuz, vuruşuyoruz işte(!)”.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; 4+4+4 kanunu teknik değil, tamamen siyasal bir düzenlemedir. Ve zannedildiği gibi 28 Şubatın hesaplaşması değil, seksen küsur yıllık cumhuriyet devri ile hesaplaşmadır.
Her ne kadar cumhuriyetin yılmaz bekçileri(!) 28 Şubatta son bir hamle ile sekiz yıllık zorunlu eğitimi getirerek aslında imam hatiplerin önünü kesmek istemediler. Onlar SSCB’nin yıkılmasından sonra yükselen dini değerlerin ve dinin toplumdaki artan etkisinin önünü kesmek istemişlerdir. Bilindiği gibi din toplumun kültürünün oluşturulmasında ve manevi değerlerin korunmasında en büyük unsurdur. Aslında bu toplumun yani Anadolu’nun özüne dönüşünün önüne geçmekti. Amaç içi boş birtakım kavramları toplumun önüne tabu olarak koyup kimliğinden uzaklaştırmaktı. Rahmetli Kırgız Türkü yazar Cengiz Aytmatov’un dediği gibi Mankurtlaştırmaktı.
Nitekim bu kanuna ilk tepkiyi siyasi partilerden önce TÜSİAD verdi. Neden? Çünkü geçmişin, finansörü, el altından düzenleyeni, hatta aba altından sopa göstereni ve maşayı tutanı olan bu kesimler cumhuriyeti idare eden(özellikle bürokratik) kadroları artık istedikleri gibi yetiştiremeyeceklerinin farkına vardılar.
O zaman şu soruyu sorabilir-miyiz, “İstanbul dukalığı (TÜSİAD) Anadolu ile aynı sosyal yapı içinde değil idiyse nereye aittiler?” Düşünmeniz de fayda var.
Şimdi diyeceksiniz ki onlar Türkiye’nin laik, Atatürkçü, çağdaş bir ülke olmasının gayreti içinde idiler. Peki, o zaman size bir soru; Batı tarafından AKP hükümeti liderliğindeki Türkiye Arap ülkelerine neden model ülke olarak sunuluyor? Burada çelişki yok mu?
Bu yazım bilmece gibi oldu. Size son bir bilmece sorusu daha. Bu güne kadar “irticacı” dediğimiz, arkadan vuran “kalleş” olarak gördüğümüz Arapların birden bire “kardeş” olmaları ve neden Türkiye’nin sıcak para ihtiyacını karşıladıklarını biliyor-musunuz?
Benim rahmetli Ulu bir dedem vardı, derdi ki “her şey bir gün aslına rücu eder”.Anadolu belli, aslına rücu edecekte, merak ediyorum acaba TÜSİAD nereye rücu edecek?