Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Asım SES

21 Yüzyılında İlk Çeyreğinde Genişleyen ve Genleşen Emekçi Kavramı

Asım SES Yazar Asım SES
04 Mayıs 2014
Asım SES
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Tüm gelişmiş ekonomilerle birlikte Türkiye’nin de hızla ekonomik altyapısının ve buna bağlı olarak sosyal yapısının hızla değişmeye başladığı 1980’lerin ortasından itibaren, aslında “emek ve emekçi” kavramı da, bilindik 19.yy emek kavramından farklılaşmaya başlamıştır.18.yy da zanaat üretiminde kitlesel üretim olan imalathanelere geçen Batı, maden ve imalathanelerin ihtiyacı olan işçiyi öncelikle köyden kente göçenlerden karşılamaya başlamışlardır. “Özgürleşen” köylü (self) kentte, yeme-içme, barınma ihtiyacını emeğini satarak karşılar olmuştu. Kente özgürlüğün bedeli diğer işçilerle rekabet ederek, patronla “kıran karana” pazarlıkla emeğini üretimin hizmetine sokmaktı. Yani artık emek üretim araçlarının mütemmim cüz bir parçasıydı artık…

Devlette artık, feodal beylerin konfederasyonundan milli devletlere doğru evriliyor; devletlerde güç, geniş topraklara hükmeden imparatorluklardan sanayileşen emperyal milli devletlere doğru kayıyordu. Ve devletlerin yönetimi ya “tam rekabet ortamında” güçlenen kapital sınıfının eline geçiyordu (cumhuriyetler) veya krallar ve imparatorlar feodal beyler yerine bu yeni sınıfla iktidar paylaşımını kabullenmek zorunda kalıyordu. Yerel ve uluslar arası ilişkiler de bu yeni yükselen sınıfların çıkarları doğrultusunda şekilleniyordu.

Buhar gücünden sonra mekanik üretim teknolojilerinin, elektrik ve petrole dayalı enerji ile daha pratik ve kullanışlı hale gelmesiyle teknolojik atılımların da hızlanması sonucu yeni teknolojilerde kaba kol gücünün yanında emeğin eğitilmesinin de önemi artmaya başlıyor 19.yy sonlarına doğru. Emeğin eğitiminin ise “patron”un üstlenmek istemediği bir maliyetti. Yeni rekabet şartlarında, sermayedar sınıfın tek başına çözemediği sorunlar (emeğin eğitimi, işçilerin örgütlenmeleri, çalışma saatlerinin ve koşullarının düzenlenmesi, sosyal (güvenlik) hakları) zamanla merkezi yönetimin sırtına yükleniyordu. Çünkü sermaye ve işçi sınıfının çatışması devletleri içeride zayıflatırken, silaha ve savaşa dayalı milli sınırlar dışındaki ekonomik hammadde ve kaynaklara ve pazarlara ulaşmadaki uluslar arası “sıcak savaşa” dayalı rekabeti de olumsuz etkiliyordu. 19.yy yılın son çeyreğinde çalışma yaşamını düzenleme ve işçiler lehine sosyal güvenlik sistemini oluşturmaya dönük yasal düzenlemeler yapılmaya başlıyor artık…

Sanayileşmiş ülkelerin rekabeti (özellikle Fransa ve İngiltere) Avrupa’da uzun savaş yıllarının yaşanmasına neden oluyor. Bu savaşlar özellikle I. Dünya Savaşında (1914-1918) kitleselleşmiş ve savaşlar, cephe savaşlarından sivilleri ve sanayi yatırımlarını da hedef alan satıh savaşlarına dönüşmüştür. I. Dünya Savaşının galibi devletler dışarıda klasik imparatorlukları parçalarken (Osmanlı ve Avusturya-Macaristan gibi) içeride de bu “satıh” savaşından etkilenen geniş kitlelerin (emekçi) savaş karşıtı eylemleri ile baş etmek zorunda kalmışlardır. Savaşın ardından gelen 1929 Ekonomik bunalımı ve hemen ardından yaşanan II. Dünya Savaşı merkezi devletleri, artık çalışma yaşamının “tarafsız aktörü” olmaktan çıkarmış, çalışma yaşamının üçüncü bir tarafı haline getirmiştir. Çünkü II. Dünya Savaşı artık sadece orduların imhası üzerine değil aynı zamanda ekonomilerin (sanayi tesislerinin) imhası üzerine de yürütülmüştür. Savaşı kazanan ülkeler de ekonomik olarak büyük kayıplara uğrayan ülkelerdi. Tek istisna ülkesinde savaş yaşamayan ABD’ idi.

İki dünya savaşının yarattığı savaş teknolojisi aynı zamanda ekonomik alanda yeni teknolojilerin de kullanılmasına da öncülük etmişti. Fizik ve kimya alanındaki teoriler (nükleer enerji, radyo dalgaları, elektrodinamik, bilgisayar) günlük yaşamda kullanılmaya başlamıştı. Kitlesel seri üretim, üretimin örgütlenmesi ve üretimden tüketime tüm aşamaların yönetimini artık 19.yy teknik ve bilgiden daha fazlasını gerektiriyordu.

İktisat yanında iktisat bilgisinin içinden doğan işletmecilik bilgisi de önem kazanmaya başlamıştı. Bazı ülkelerde ve sektörlerde biriken sermayenin ihtiyacı olana kiraya verilmesi veya işletmelerin dış kaynak ihtiyacı için doğrudan hisse satışları finans ve hisse senedi piyasalarını ve bu işlemlerin gerçekleştiği borsaların gelişmesini sağlamıştı.

Bu süreç kol gücünü kiralayan işçiler yanında beyin gücünü kiralayan yeni bir sınıfın da doğmasına (beyaz yakalılar, girişimciler) neden olmuştu. Bu dönemde sermaye, reel sektör (üretim) ve finans sektörü olarak ayrılmaya başlamıştır. Bu ayrım aynı zamanda yeni girişimci sınıfın doğmasına ve reel ve finans piyasalarına girmelerini kolaylaştırmıştır.

20.yy son çeyreğinden itibaren gelişen otomasyona dayalı üretim teknolojisi ve bilgi teknolojisindeki gelişmeler emek kavramını ve emekçinin niteliğini de değiştirmeye başlamıştı. Artık günümüzde takip etmekte bile zorlandığımız otomasyon ve bilgi teknolojisindeki gelişmeler ve teknolojinin, bilginin ve sermayenin ulusal sınırlar dışına taşması klasik emek-sermaye, işçi-patron çıkar çatışması da değiştirmişti. “Patron” artık elle tutulur, gözle görülür bir nesne olmaktan çıkmış, elektronik ve network ağlarının sarmallarında kaybolmuştu. Bu dönemde Ve fakat yeni yeni “milli devletler” oluşmaya devam etmiş son 50-60 yıl içinde milli devlet %50 artmıştı.

Milli devlet yöneticileri, nesnel emek (küreselleşemeyen emek) ile sanal patronlar (küreselleşen sermaye) arasında kalmış; yeni teknolojilerin dayattığı üretim-tüketim örgütlenmelerinin yarattığı işçi işveren sorunlarının direk tarafı olmuştur. Küreselleşen sermaye karşısında emek tabanı da genişlemiş, işçi, memur, esnaf, beyaz yakalı hizmetli, KOBİ sahip ve yöneticileri emekçi kavramının içine dâhil olmuşlardır, pek de fazla farkında olmadan… Küreselleşme sayesinde üretim, tüm dünya emekçilerinin tüketimine sunulurken, gelir dağılımını da küresel ölçekte daha da adaletsiz hale getirmiştir. Küresel tüketime yönlendirilen emekçi kesimler, bu tüketimi, göreceli artan gelirleri ile karşılayamadıklarından, kolay borçlanma teknikleri ile karşılamak zorunda kalmışlardır (Tüketici kredileri, kredi kartları vs).

Küresel sermaye ile yerel emekçi kitlesi arasında sıkışan gelişmiş, gelişmemiş, az gelişmiş “milli devletler”, üretimin bir faktörü olmanın yanında en büyük tüketici de olan emek kesiminin taleplerini (yeme-içme-barınma, çalışma koşulları, sosyal haklar ve en önemlisi adil gelir dağılımı), küresel piyasalardan elde ettikleri fonlamalarla (yabancı sermaye) ve yine küresel sermayenin dolaylı veya doğrudan kontrolünde olan kitlesel üretimin tüketilme sunulması ile yaratılan göreceli refah artışı ile karşılamaya çalışıyorlar. Bu sorun henüz ne gelişmiş ülkelerle ne de gelişmekte olan ülkelerde çözülebilmiş değildir.

03.05.2014

Paylaş
Etiketler: 21 YüzyılındaabdEmekçi KavramıFizik ve kimyaGenleşen Emekçiİki dünya savaşımilli devlet
Önceki Yazı

Kumpasın İçindeki Generaller!

Sonraki Yazı

Başbakanlık / Padişahlık

Asım SES

Asım SES

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Asım SES

Etnik Ve Cihatçı Terör Demokrasinin Yüreğini Hedefliyoır

24 Mart 2016
5k
Asım SES

Siyaset Konuşmaları Birinci Toplantısı Gerçekleşti

18 Mart 2016
5k
Asım SES

Oporotnist Demokrasi Lanetlesi Terör Üzerine

15 Mart 2016
5k
Asım SES

Dava Adamı-Devletin Adamı-Devlet Adamı-Davanın Adamı

04 Haziran 2015
5k
Sonraki Yazı

Başbakanlık / Padişahlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap