Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlanğıcım ben…
Denizli’den Merhaba dostlar__
Denizli nasıl bir şehrimizdir?…
Batı ucunda Aydın – Manisa, kuzeyde Uşak, güneyde Muğla ve doğuda da Afyon ve Burdur ile sınırı bulunan Denizli Ege Bölgesinin tam kalbindedir denebilir. Ilıman iklimi, bol yeşil alanları, tarihi ve kültürel dokusu ile ülkemize değer katan aynı zamanda ticaret ve sanayide de önemli bir şehrimizdir. Fakat Denizli’yi ve özellikle Denizli’de sevginin edebi gücünü gezerken görmek için, Denizli’ye gönlü güzel insan, yaratılanı Yaratandan ötürü seven sevgi insanı kardeşim/hocam Şerif Kutludag ile gitmeli, girmelisiniz.
Biz buna dün bizzati Ünal Çınar kardeşimle şahit olanlardanız…
Dün geceki 12 kişilik edebi toplantıda, öğretim görevlisi kariyer sahibi hocalarla Şerif hocamızın açılış konuşmasından sonra yapılan bir kaç saatlik edebi sohbet ve okunan şiirlerden, Mustafa Kütükçü hocanın yeni çıkarttığı şiir kitabını imzalayıp bizlere takdiminde sevginin gücünün nelere kadir olduğunu, insanın ruhunun nasıl huzur bulduğunu gözledik, buna bir kez daha şahit olduk… Sevgi Rabbimiz tarafından insana bahşedilen en yüce duygu…
SOHBET ETMEK, KONUŞMAK…
Sohbet etmek nedir? Öncelikle ona bir bakalım; Neymiş Türkçe’mize nereden gelmiş…
Sohbet kelimesi, Arapça’ dan Türkçe’ ye geçmiş bir kelimeymiş dostlarım.
TDK. na (Türk Dil Kurumu) göre ise sözlük anlamı şöyledir dostlarım…
“Dostça, arkadaşça konuşarak hoş bir vakit geçirmek, söyleşide bulunmak, yârenlik etmek, hasbihâl etmek.”
Ve sohbet bir tartışma aracı olarak kullanılmaz. Aynı zamanda karşı tarafa fikrini kabul ettirme zorunluluğu ya da amacı da yoktur…
Sohbet, insan hayatında önemlidir. İyisi yapıldığında muazzam bir keyif verir, insanı gülümsetir, düşündürür, adeta ruhunu besler. Ama bazen de biriyle konuşurken, bahsettiğimiz şeylerin ne kadar “boş”, “anlamsız”, “yüzeysel” olduğunu düşünebiliriz.
Sohbetler sırasında hepimizin başına gelmiştir… Bir saniyelik bir zaman boşluğunun bize bir saat gibi geldiği, uygun kelimeleri arayıp da bir türlü bulamadığımız anlar. Bazen zor bir durum karşısında, bazen heyecandan, bazense sırf bir övgü karşısında ne diyeceğimizi bilemediğimizden ortaya çıkar bu bize bir ömür gibi gelen sessizlikler. Genellikle de sorun, ne diyeceğimizi bilememekten çok, söylenecek en doğru sözü bulmaya çalışmamızdır.
Anlamlı sohbetlerde dinleyicinin rolü çok önemlidir. Bu nedenle anlamlı bir sohbet, düşüncelerimizi yazmaktan veya evde yalnızken kendi kendimize konuşmaktan çok daha faydalı olabilir. Etkili bir dinleyici, kim olduğumuz hakkında bize geri bildirim verir.
İyi sohbetin merkezinde karşılıklılık vardır.ki Siz ve karşı taraf basit bir kurala uyduğunuzda gerçekleşir: Sana konuşman için zaman vereceğim ve söyleyeceklerini düzgün bir şekilde dinleyeceğim.
Verip almanın önemini hatırlar ve çaba göstermeye hazır olursak, daha anlamlı sohbetlerin zevkini çıkarmamak için hiçbir neden de yoktur.
Sohbet için bir araya geldiğinizde birileriyle, konuşurken söze başladığınız sırada karşınızdakinin kaşlarını çatığını, asık bir suratla sizi dinlediğini görürseniz konuşmak hevesiniz kırılır. Lafı kısa kesip bu tatsız sohbeti bir an önce bitirmeye bakarsınız. Bir de karşınızdakinin sizi güler yüzle dinlediğini, hata araya biraz da tatlı söz karıştırarak sohbete renk verdiğini görecek olsanız konuştukça konuşacağınız gelir.
Güler yüz her şeyden önce insana cesaret verir. Çünkü güler yüzlü insanlar her kusuru hoş gören, affeden insanlardır. Dünyada ilk adımlarını yeni atmaya başlamış bir çocuğa herkes güler yüzle bakar. Onun her kusuru yapabileceğini ve bütün kusurların affedilmeye layık olduğunu önceden kabul ettiğimiz için çocuk karşısında gülümser bir yüz takınırız. Olgun insanlar yalnız çocuklara değil, herkese affedici, kusura pek aldırmayıcı bir yüzle bakarlar.
“Güleriz ağlanacak hâlimize.” diyen şair, bence hata etmiş. Ağlanacak bir hâl karşısında ağlamaya kalkan adamdan hiçbir fayda gelmez. Fakat gülümseyen adamda, ümit vardır: Bu hâlin bir çaresini bulacak demektir.
Güler yüzün çözemeyeceği hiçbir mesele yoktur. Buzlar güneş karşısında nasıl erirse çetin meseleler de işe güler yüzle başlayan ve öylece devam eden insanların elinde çözülür. Asık surata kapanan kapılar güler yüze açılır…
Şafağı sabaha bağlayan, sabahı öğlene bağlayan gün aralığını, Hazreti Mevlana’nın konuyla ilgili şu güzel, anlamlı sözleriyle ile kapatalım dostlar…
Gel Gönülden konuşalım…
Gözyaşı kadar sıcak olsun sözlerimiz… Gözyaşı kadar içten, gözyaşı kadar berrak… Usulca süzülsün ruhlarımızdan; teker teker, tane tane; coşkun ırmaklar kadar pâk…
Yetmezse bildiklerimiz, bilemediklerimiz için ağlaşalım…
Gözyaşı Rahmettir, gözyaşı berekettir, gözyaşı rağbettir… Gözyaşıyla tanışalım, gözyaşıyla tutuşalım… Hz. Mevlana
Haydi dostlar: güne güzel başlayın ve yarınına daha da iyi başlayın diliyorum… Bugüne ise oldukça umutla, gülümseyerek, sevgiyle bakın, sevgiyle başlayın Umut urbanızın yakasından mutluluk hiç ama hiç bırakmasın…
Ve sevin ki, sevilin…
Sevmek en güzel duygudur. İnsanın kalp atışları ve bakışları değişir. Sevmek güzeldir, her derdin ilacı sevmektir.
Yaşamayı sevin, işinizi sevin, hayvanları sevin, eşinizi sevin, doğayı sevin ama en çok kendinizi sevin. Kısacası Yaradandan dolayı Yaratılanları sevin… Sevmek nefes almaktır!..
Hayat sevince güzel sevelim, sevilelim ve diyelim ki cümle âleme: Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#






















