Yaşanan olaylardan çeşitli deneyimlerin kazanılması kişilerin mutluluğu adına önemlidir. Çünkü, deneyim kazanılacak ve gelişen olaylara bakış açısı çok daha farklı olacaktır.
Bu açıdan doğa olayları, yıkımı ile dahi topluma çok şeyler kazandırır. Şöyle ki, insanlar olayların önüne geçmek için en iyi şekilde çalışırlar. Örnek doğal olayların etkili olduğu sahalara yerleşim yeri kurmazlar. Su yataklarına bina yapmazlar.
Ağaçlarda; kozalakların veya meyvenin çok olması, ayrıca karakuş sürülerinin erken gelmesi gibi olaylar da kışın ağır geçeceğine işarettir. Kışın ağır geçmesi, karın erimesi ve sel sularının kabarması sonucu vadiyi silip süpürmesi olayının yaşanması demektir.
Bu olaylar toplumda karşılık bulur ve yaşantının şekillenmesine etkir. Yaşantı şekillenirken çok şeyler de öğrenilir. Yaşanan büyük sel, yağmurun masum olmadığını gösterir. Yağmurun oluşturduğu sel suları vadinin dar olduğu yerlerde kaşların suyun gücüne dayanamadığına tanık olunur.
Kaşlar kopar, kayalar dereye iner, inen kayaların bir kısmı kaybolur ve büyükleri dere yatağına gömülür. İlgimizi çeken kaşlar ve büyük kayalardı. Çünkü kayaların üzerinde oturur ve vadiyi kuş bakışı gözlerdik. Hatta avcılar, yabani kuşları takip etme fırsatını kayalar sayesinde bulurlardı. Kaşlarla birlikte devasa çınar ağaçları da yıkıldı. Yıkılan ağaçlar, dereye köprü oldu. Dallar suya geçit vermeyecek şekilde suyun önünü kesti.
Selin; kaşı yıkması ve büyük çınar ağaçlarını devirmesini görmek için, arkadaşlarla dereye yukarı çıkardık. Selin hoyratlığı ve doğa kuralını eksiksiz olarak uygulaması karşısında şaşkındık. Derenin kenarında büyük ve üzeri düz kayamız dere yatağına gömülmüş, belki de sürüklenmiş ve zemine gömülmüştü.
Selin, dere yatağının kenarlarına yaptığı tahribatı gözleyerek, yürüyoruz. Sel suyu tarlada çalışan insan gibi yorulmuş taşlara uzanmış kendinden geçmişti. İki yüz metre sonra, beş metreye yakın olan kaş, dereye inmişti.
Kaşta ortaya çıkan zincir halkaları dikkatimizi çekti. Zincirin her bir halkası genişti. Zincirin en az üç metresi görülüyordu. Fakat kaşa yaklaşamadık, bu durumda aşağıya inmesi an meselesiydi.
Zincirin bağlı olmasını tartıştık. Tartışmamız hiçbir bilgiye dayanmıyordu. Karşı taraftan yorumlara devam ettik. Bir arkadaş, eskiden denizin buralara kadar geldiğini ve kayıkların zincirle bağlı olacağını söyledi. Kaşın altında çakıl taşlarının olmasını yorumunu doğruladığını söyledi.
Çoğumuz bu yoruma katıldık. Zincirin kaşın üstündeki bir avcı kulübesini bağladığını da söyleyen arkadaş oldu.
Yörenin tarihini araştırmayı düşündük. Kütüphaneye gidip soracaktık. Akşam olmak üzereydi, geri döndük. Zincirin olduğu kaş gürültüyle suyun önünü kesti. Su samurlarının yaptığı göletler gibi, su birikmeye başladı. Kopma devam eder diye oradan uzaklaştık.
Sel balık yuvalarını yıktı ve balıkları sürükledi ki, dışarı attıkları da oldu. Bir an önce dereden çıkmak için, değirmen anasının yanından mahalleye çıktık. Bu bölgede dere yatağında yerleşim yeri yoktu. Onun için, bu kadar sel olur. Fakat can kaybı yaşanmaz.
Dört yıl sonra, zincire bir hurdacıda rastlayan kardeşim, ona nasıl rastladığımızı anlatmış. Tarihini de açıklamış ve zincirin müzeye verilmesini, orada sergilenmesini söylemiş. Hatta müze müdürlüğünün zincire el koyması gerekir, demiş.
Arkadaşımız bu konuyu müzeye haber vermek için ile gideceğim, dedi. Biz de memnun olduk.
Selin ortaya çıkarttığı tarih, bir devirde denizin ne kadar iç kısımlara geldiğini gösteriyor. Ayrıca köyler deniz ulaşımından daha çok yararlanıyor.
Sel suları bir tarihi gün yüzüne çıkartması çok ilginçtir.
Hasan TANRIVERDİ





















