Biz seçime doğru giderken, dünya da keskin bir dönemece doğru hızla ilerliyor.
Dünyadaki değişimi, izlediğimiz ve bu değişime gereken cevapları hazırladığımızı söyleyemeyiz.
Ordumuzun elbet planları vardır. Lakin ordumuz NATO içinde olması sebebiyle, son kararı verecek konumda değildir.
Siyasilerimiz son kararı verecek bir politika hazırlığı içinde mi? Hayır.
Bunu nereden biliyoruz? Ne muhalefet ne iktidar tarafı; aşağıda anlatmaya çalışacağım konu hakkında görüş bildirmiyorlar.
Dünyada, çok çok hızlı gelimeler oluyor. Bu değişimler, her alanda hızlanmış durumdadır.
Askeri alanda yeni ittifaklar oluşuyor. Avrupa içinde siyasal ve sosyal yapı çatırdıyor.
Bir dünya savaşı çıkması durumunda, kendini konumlandırma durumunda olan devletler kafası kesilmiş tavuklar gibi.
Bir dünya savaşı olduğunda, Avrupa Birliğinin yaşaması pek mümkün görünmüyor. Bugünden çatlamalara şahitlik ediyoruz.
En Amerikancı bildiğimiz Fransa, Amerika ile birlikte hareket etmeyeceğini şimdiden ilan etmiş durumda. En azından halkının da bu yönde değişmesi ve düşünmesi gerektiğini biliyor.
Asıl ortaya konulması ve anlaşılması gereken, neden bir dünya savaşı kaçınılmaz bir noktaya doğru hızla ilerliyor, onu bilme gerek.
Eğer bir karar vermeye zorlanıyorsanız, zorlayan etmenleri şimdiden bilmeniz gerekir.
Önce Rusya ve Çin tarafına bakalım. Esas itibariyle Rusya da Çin’de bir dünya savaşından hiç yana değildir.
Amerika tarafı da bir dünya savaşını katiyen istemiyor.
Lakin gelişen koşullar, savaşı zorunlu hale getiriyor.
Rusya, Amerika tarafından kuşatıldığını, Finlandiya ve Ukrayna’nın (de facto) NATO üyesi olmasıyla, kuşatılmışlık duygusunun amansız etkisi altındadır.
Öte yandan tüm dünya kendi zararına işleyen Dolar egemenliğinden kurtulmak istiyor.
Amerika ise egemenliğini , Dolar üzerinden gerçekleştiriyor. Dolarda bir orta yol arayışı Ukrayna’dan sonra mümkün görünmüyor.
Çin ve Rusya’nın derin ortaklığı Amerika’nın altını hızla oyuyor.
Amerika bu cendereden çıkması için dünya savaşına en fazla ihtiyacı olan süper güç oluyor.
Rusya, Avrupa halklarının aşırı nefreti ve Amerika’nın doğrudan saldırısı altında.
Öte yandan, Amerika’nın asıl düşmanın Çin olması, Çin ile de hesaplaşmasını gerektiriyor.
Dünyadaki değişim hızlandıkça, dünya savaşı ihtimali de atıyor.
Ülkeler kendilerini bu duruma göre konumlandırıyor. Arjantin ve Meksika’nın BRİCS’e girme isteklerine baktığınızda bunu çok net görebiliyorsunuz.
Ekonomik iş birliği gibi görünen ilişkilerin esas itibariyle Amerikan emperyalizminden kurtulma etkinlikleri olduğunu kolayca görebiliriz.
Gelelim ülkemizin durumuna;
Dünya savaşı çıktı diyelim. NATO’dayız, gözümüz kapalı Amerika’nın yanında, Rusya ve Çin’e karşı mı savaşacağız?
Türk halkının, hep bir ağızdan, savaşa HAYIR diyeceğini biliyorum.
Neden siyasiler bu kadar hızla gelişen dünya durumu ile ilgili bir hazırlıkları yok.
Siyasetçilerimiz, yaklaşmakta olan, bu büyük felaket için bir SÖZCÜK bile etmiyorlar.
Dünyaya gözleri kapalı bakıyorlar.
bulentesinoglu@gmail.com
