Doğruları söylemek, kimsenin kimsesi olmayı gerektirmez. Bu mantıktaki kişilere yolda izde rastlamak mümkündür. Böyle düşüncelerle, uyuşmasan da yaşanan hikâyelerle dertleşirsin.
Yolda izde kalmış kişi, bir kurum görevlisiyle, fikir alışverişi yapma şansına sahip olabilir. Kişi kendini bildiği için, karşısındakine ne söyleyeceğini ona göre kurar. Motor ustası gibi, kirlisini çıkarıp temiz elbiseleriyle, yetkililere gidebilir ve düşüncelerini paylaşabilir. Düzenin “ye kürküm ye” olduğunu kanıtlar. Yetkili de mantıklı düşünen kişiden, aklını kullanmanın önemini kavrar.
Kişiyle bir konuda, akıl yoluyla anlaşılabilir ve konuşursun. Hatta tartışırsın ama ruhum dinlendi ve acılarım dindi diyebilirsin. Demek ki insanlar, hukuk ve adalete güvenirse, mutlu olurlar. Yarınlara güven sağlanır ve sosyal refah, iyiye yönlenir.
Bilgiyi paylaşmak için basın kullanır. Böylece aydınların niteliğine katkı sağlanır. Halbuki kötülüğü bombalayanların yaptıkları kursağında kalır.
Hayaller iyiye yönelir ve doğruluğu rehber edinir. Dürüst olmakla, ahlakı egemen kılmak, bu noktada başlar. Toplum ahlâkın dışında gerçekleşen bir davranışı benimsemez.
Toplumda doğrular öne çıkarsa, iyiden yana olanlar değer bulacaktır. Aksine değer bulamayanlar, karanlık düzende savrulacaklardır. Bu göstericiler çocuklarını da düzene uyduracaktır.
Düzende kötülükten çıkamayanlar da görülecektir. Bu tür Ülkelerde iyilerle kötüleri çatıştırıp sömürüyü rahatlıkla sürdürürler. Sömürünün devamlılığını sağlayan bozguncular, yaşantıyı sorgulatmazlar ve negatif çizgiye getirirler. Sonra negatif çizgiyi, uzatıp yararlanırlar. Çizginin uzatılması, genelde dolandırıcılıktır. Dolandırıcılar toplumu soyan, ruhsuz, vicdansızlardır. Bunlar samimiyeti ve dürüstlüğü kötü niyetlerine alet etmişlerdir.
Böylece toplumda ahlaken çökmüş olmayı, öne sürüp kafaları allak bullak ederler. Gelecek için, birlik ve beraberliği, sarsmaya çalışırlar.l
Toplum her şeye rağmen, iyilik yolunda olacaktır.
Hasan TANRIVERDİ























