Yıllardır Süren Arazi Sorunu, Davası ve Babama Yapılan Açık Haksızlık…
Bazen insan konuşmaz…
Bir fotoğrafa bakarsın; her şey gözlerden okunur.
Bir tebessümün içinde koca bir ömür saklıdır: emek, fedakârlık ve yarım kalmış hayaller…
Babam yıllarca gurbet ellerde çalıştı.
Konforu, rahat hayatı, Avrupa’yı elinin tersiyle itti.
İstanbul’u bile görmeden, koşar adım Artvin’e, köyüne döndü.
Çünkü onun gözünde cennet, baba ocağıydı.
Baca tütüyorsa mutluydu.
Bizler okuyalım, ekmeğimizi kazanalım diye kendi hayatını geri plana attı.
Macahel için yaşadı, Macahel için vazgeçti.
2012 yılında tapu ve kadastro müdürü bizzat köye geldi.
Keşifler yapıldı, araziler yerinde tespit edilerek herkese paylaştırıldı.
Bilirkişiler vardı, ölçümler yapıldı, tapular düzenlendi.
Herkes memnundu; ortada bir itiraz, bir huzursuzluk yoktu.
Ancak kanunen tanınan bir yıllık itiraz süresi,
babamın yakınları tarafından organize bir şekilde fırsata çevrildi.
Babamın adına kayıtlı yerler bu süre içinde hedef alındı;
itirazlarla, dilekçelerle, imzalarla
babamın toprağı sistemli biçimde silindirilmeye çalışıldı.
Bu bir toprak meselesi değildi.
Bu, doğduğu, büyüdüğü, yıllarca emek verdiği topraklarda
bir insanın geçmişini, izini ve emeğini yok sayma girişimiydi.
En ağır olanı ise şuydu:
Babam bu ihanetin tamamını öğrenemeden hayata gözlerini yumdu.
Ruhu huzursuzdu.
Biz sustukça, o susmadı.
Sanki öbür dünyadan fısıldar gibi dedi ki:
“Hakkımı yerde bırakmayın…”
Biz sessiz kalmak istedik.
“Konuyu kapatalım” dediler.
Ama yeni kuşaktan bazıları tehditkâr bir dile sarıldı.
Babamın ruhu buna razı olmadı.
Çünkü kul hakkı kapanmadan, hiçbir vicdan huzur bulmaz.
Büyükler yanlış yaptı; peki ya yeni nesil?
Onlar neden bu yanlışa ortak oldu?
Hangi çıkar uğruna sustular?
Neyi beklediler?
Gerçekler ortaya çıktığında hepsi bir adım geri çekildi.
Empati kuramadılar.
“Düzeltelim” dediğimizde, el uzatmak yerine köstek oldular.
Ve zaman gösterdi ki;
aynı düzen, aynı yöntem,
onları da aldatanlar tarafından onlara yaşatıldı.
Bugün sustukları her şey, vicdanlarında bir çığlık oldu.
Şunu kimse unutmasın:
Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner.
Kulun adaleti şaşabilir ama ilahi adalet asla şaşmaz.
O gün geldiğinde;
babamın tertemiz adı, hakkı ve emeği
yerini mutlaka bulacaktır.
Allah var.
Ve Allah, hakkı yenenin yanındadır.























