Yıllar, yeni yıllar, duygusal, bilinçsiz ve yaşananlara rağmen kaygılıydı.
Eskiden de böyle miydim? Sorusuyla iç dünyasında anıların canlanması. Uyumsuz ve anılarla çatışan bir yaşantı. Hayat yolunun güzergâhı engelli. Engeldi taş, dal parçaları ve çukurlar.
Güzergâhta her adım, bir kuşku ve sancı. Yıllara göre engelleri aşmaya direnç ve direnmek gerek. Neşe içerisinde yaşamayı seçmeli ve engelleri aşmalı.
Yılların getirdiğini, sanatçı gözüyle görüp değerlendirmek ve sanata kendini hazırlamak. Böylece olumsuzlukları arkaya atıp başarılı olmak.
Yeni yıllarda gençliği değerlendirmek ve sevinçlerle mutluluğu sağlamak. Düşüncesiz hareket etmemek. İşte” gençlik” yılları aklına geldiği tesadüfe bağlı bir koşu, atlama tahtası ve farklı olma arzusu.
Duyularıyla aldığı etkeni, zekâ merkezlerine ulaştırmadan, geri dönüşümünü gerçekleştirmek. Yarınları bilmeden yeni yıla kavuşmak. Zamanı bilinçli değerlendirmemek. Gençliğin verdiği coşkuyla, olgunlaşma denilen davranışı dışlamak.
Yeni yılı aceleci ve hoyratça kullanmak. Hislerini öne çıkarıp hareket tarzı haline getirmek. Düşüncesizliğinin farkına varmamak. Olayı yaşam biçimi haline getirmekte ısrar etmek.
Çehresi acı hislerle bezeli, gözler yalan söylemez ve bedenen ayakta duramamak. Fakat kendine yardım edecek bir dostta karşılaşmamak. Her an bir çığlık atması kaçınılmaz. Gençlik sis içerisinde ve hayat yolunun, böyle olduğunu sanmak. Her adımda çukurun çamuruna bulanmak.
Yaşadıklarını durgunluk dönemine bağlıyor ve zamana küsüyor. İyi ve kötü gündemi bir araya getirip eleme yapamıyor.
Gençlik başımda duman yıllarını hayat yolunda aldığı risklerin etkisinden uzaklaşamıyor. Kolay değil, saçlar beyazlamış, bir kısmı ayazlamış ve soğuk vurmuş yeşillik kalmamış. Bahçeler boş, ağaçlar yapraksız ve meyvesiz, neye uzansan boş.
Yüzdeki ince çizgiler kabalaşmış ve aynaya bakmaya engel olmuş. Ayna sakıncalı demiş ve dönüp gitmiş. Kirlenmiş yakaya benzemiş güneşin yaktığı yüzler. Güneşe dikkat edin, yakmasın ikazlarına aldırmamış. Cildinin hücreleri yaşlanmış ve kendini korumanın derdine düşmüş. Adımlarını ölçülü atmaya çalışıyor.
Yeni yıllarda “bir şey olmaz” sözleri erozyonu tetiklemiş ve bahçenin arkları çehresinde oluşmuş. Erozyon yaşlı kavramını ilk boyuta almış. Yaşlı olmak; iyi kalpli, adil ve doğru kişiliğe sahip olmayı gerektiriyor. Her yaşlı için ne kadar doğrudur.
Gencin; kanı hızlı akmakta ve nabzın vuru sayısı da oldukça yüksekte seyretmekte. Delikanlı.
Vücudu yöneten hormonlar, tavan yapmış durumda. Aldığı kararlar iyi sonuç vermiyor. Bu tür farklılığın farkında değil. Bedenini aynı görüyor ama ruhen hayatın anlamından zevk almamayı bir sonuca bağlayamıyor.
Delikanlı davranışı her an tetikleyici pozisyonunda. Delikanlı çok görülmez anlayışının geçerli olduğunu sanıyor. Fakat bilmiyor ki, yeni yıllar da geçti. Hayat sarmalını attı geçiyor. Saçlar esintiye uğramış, kas demetleri bozulmuş ve kemikler sıkletini çekmiyor.
İç dünyan patlamalar yaşıyor ve yine ben diyorsun. Ceket omuzda ayakkabıların kırık taban.
Yıllar geçti olamadın farkında.
Hasan TANRIVERDİ























