Son bir haftadır dört yazımın üçünün konusu aynı grup oldu… 1 Mayıs'ta Unkapanı Köprüsü'nden Taksim Meydanı'na yürürken, “onları” gördüm… Etraflarında gazetecilerden bir halka… Kimi merkez medya organları, birer muhabirlerini onlara tahsis etmiş, özel olarak başlarında bekliyorlar…
“Antikapitalist Müslümanlar” müthiş bir medya pohpohu ile yürüdüler… Hemen arkalarında İbda-C'den bir grup, Salih Mirzabeyoğlu afişleriyle… Onların da arkasında çok kalabalık bir HAS Parti korteji…
Eski CIA Türkiye Masası Şefi Graham Fuller, geçtiğimiz ay bir röportajında, “Türkiye'ye sol lazım.” demişti… Bu cümleyi “daha fazla sol lazım” olarak da, “yeni bir sol lazım” olarak da yorumlamak mümkün…
Ne tesadüf ki, “Antikapitalist Müslümanlar” meydanlara yürümeden günler önce medyayı İhsan Eliaçık ve “çırakları” meşgul ederken, son gün HAS Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Bekaroğlu arz-ı endam eyledi… HAS Parti'nin 1 Mayıs'ta yürüyeceği dillendirilmezken, meydanda “Antikapitalist Müslümanlar” adeta HAS Parti kortejinin öncülüğünü, vitrinliğini yaptı…
Ne tesadüf ki, HAS Parti dağıttıkları el ilanları, taşıdıkları afişler ve sloganları ile, “Antikapitalist Müslümanlar” ile bire bir aynı söylemi paylaştı… Hatta ve hatta, 1 Mayıs sabahı Radikal gibi kimi gazetelerin gündeme getirdiği “İnsan için emeğinden başkası yoktur.” ayeti, birebir aynı şekliyle hem HAS Parti el ilanlarında, hem “Antikapitalist Müslümanlar” afişlerinde yer aldı… Üstelik, bu ayeti başta Diyanet olmak üzere çoğu Kuran çevirisi, bu haliyle vermez. Ayeti bu şekilde çevirmek, özel bir yorumdur… Yani sloganlar, aynı kalemden / aynı kalemden okuyanlardan çıkmıştı…
Ne tesadüf ki, sol söylemler paylaşan ve kendilerini Müslüman olarak ifade edenler, sadece İstanbul'da değildi. Yine Radikal'in haberinden öğreniyoruz ki, mesela Diyarbakır'daki kutlamalarda da “Otorite Allah'ındır!” diyen Müslüman Devrimci Gençlik üyeleri vardı…
Aynı gün öğleden sonra Aydınlık yazarı Eren Erdem ile görüştük… Erdem, sohbet esnasında yürüyüşün evvelini, bir gece öncesini, kimi merkez / yandaş medya kuruluşlarının “Antikapitalist Müslümanlar” yürüyüşünü gündeme getirirken çevirdiği dolapları, son gün yaptığı açıklamayla neden bu hareketten ayrıldığını tüm açıklığı ile anlattı…
Detayları kendisi yazacaktır ya da yazmıştır…
Sohbette özellikle merak ettiğim “Sosyalist İslamcılar” teriminin nereden çıktığı konusunu sordum.. Başta Eren olmak üzere, masada bulunanlar böyle bir tanımı kendilerinin kullanmadığını söylediler… Baştan beri “Antikapitalist” söylemini önplana çıkarmak istemişler… “Sosyalist” ifadesi ise, bir şekilde hareketin üzerine “yapıştırılmış”…
Ez cümle, kimsenin karşı koyamayacağı, saygı duyulacak, bin selam edilecek bir hareket, “Antikapitalist Müslümanlar”, Graham Füller'in özlemini çektiği “yeni sol” akımı haline getirilmiş, popülarizme kurban edilmiş, “İhsan Eliaçıkizm” olarak meydanlara sürülmüş…
****
Bu arada, Eren'le konuşurken bir konu daha gündeme geldi…
Geçtiğimiz yazılarımda da bahsettiğim, Aydınlık konusu…
Eren, kendi açısından doğru olanı yapıyor… İnandığını yazıyor, görüşlerini dile getiriyor… Kitabında ne yazıyorsa, köşesinde de onu yazıyor, televizyonda da onu söylüyor…
Eren'in görüşlerine katılıp katılmama konusunu, oturup saatlerce tartışırım… Dokuz fikrine “haklı” derim, bir tanesine “hayır yanılıyorsun” diye itiraz ederim… İşin teori kısmı müstesna… Eren'in yerinde olsam, ben de aynısını yaparım… Ben yazarım; adı üstünde, yazarım…
Ancak, Aydınlık inandırıcılıktan uzak, samimi olmayan bir portre çiziyor. Takiyeye düşüyor.
Aydınlıkçılar Turan Dursun'un, Muazzez İlmiye Çığ'ın aydın duyarlılığını, bilim adamı nesnelliğini yıllarca politik amaçla kullandı.. Şimdi Eren'in yansıttığı tarihsel gerçekleri aynı amaçla kullanıyor… “Din işini çok boşladık arkadaşlar, haydi hep beraber yüklenelim.” diyorlar, “Kitleleri etkilemek için dinin önemi büyük.” sözleri ediyorlar…
Ha dine diyanete köşe açmış Aydınlık, ha referandum zamanı sokaklarda “Hayırlı günler.” diye gezen CHP'liler… Hiçbir farkı yok…
Kaan Göktaş
twitter.com/kaangkts
