Genç doktor, hastasının önüne koyduğu yazıyı okumasını istedi.
“Okumasam olmaz mı? Yorgunum da” dedi.
“Yorgun isen, dinlen sonra okursun,” dedi.
“Gidemez miyim?”
Gidebilirsin ama hatırımız için iki satır yazıyı okumanı istiyoruz.
“Okuyacağım da harf ve kelimeler yerinde durmuyor, adeta dans ediyorlar,” dedi.
Genç doktor tansiyonunu ölçtü. Hasta “Doktor, dansın tansiyonla ne ilgisi var,” dedi.
“İlgisini kanına bakalım da öyle söyleyeceğim. Şimdilik korkulacak bir durum yok. Yalnız tedaviye uyacaksın. İtiraz kabul etmem, ilaçlardan sonra dans edenlere cevabımız olacaktır.”
“Doktor beynim ile mi? sorunum var. Yoksa beynim kontrolünü mü kaybetti.”
“Kaybetmedi de tembellik yapıyor.” Dedi.
Tembelliği şimdi değil, çocukluktan beri var. Az mı büyüklerden dayak yedim. Bana bir kelimeyi bile okutamazlardı.
“Bugüne kadar nasıl geldin,” dedi.
Gelmedim, onlar getirdiler. Şimdi de doktorların eline düştüm.
Doktor “Seni bir hastaneye götüreceğim ve bir ay içinde iyileşeceksin,” dedi.
Ayaklarım kalbimle anlaşıyor da beynimi takmıyor, dedi.
“Okul ve okumakla hiç ilgim olmadı. Alışılmayacak ne kadar kötülük varsa benimle buluşturdular.”
Geniş bir salona alınan hasta “Her kafadan bir ses çıkıyor, bunların yanında duramam. Biri Darvin, diğerleri Sokrat, Eflatun ve Sezar diyorlardı. Ben de “Padişah alkolüm. Bir bardak padişah beni kendime getirir,” dedim.
Orta boylu, beyaz önlüklü doktor, elinde çantasıyla yaklaştı ve “Gidelim, seni otele yerleştireceğim, yarın da eve bırakırım,” dedi.
Çok hoşuma gitti, otele kadar meyve suyumu içtim. Kapalı bir salona girdik ve uyudum. Uyandığımda yanımda beyaz önlüklü yoktu. Şişe ve bardak masadaydı. Kalkmakta zorlandım ama şişeyi ağzıma taktım ve bitirdim. Hiçbir değişme olmadı.
Doktor geldi ve gidelim dedi. Ayağa kalkamadım. Uyumak istiyorum, dedim. Masanın üstündeki suyu içtim ve uyumaya devam ettim. Beni odaya kaldırdılar, otel odası, dediler. Uyandığımda sesler duyuyordum. Konuşan Eflatun ve Sezar’dı. Darvin dediler onu da duymadım ve ne kadar uyudum bilemiyorum.
Yemek yemeyi unuttum, çünkü bir şeyler yediğimi hatırlamıyorum. Bazen beyaz önlüklü birinin iğne yaptığını görüyor sesleyemiyordum.
Yaprak dökümünde getirmişlerdi, yine bir yaprak dökümünde gidiyordum.
Beynim, kalbim ve ayaklarımdan haberim vardı.
Herkese teşekkür üzerine teşekkür ettim. Çünkü ellerim titremiyordu.
Hasan TANRIVERDİ























