Son günlerde etraftakiler sık sormaya başladı; ‘Yok mu iyi bir haber’ diye.
İç karartan gelişmelerle canlar artık nasıl sıkılıyorsa, insanlar moral peşinde.
Ama maalesef Türkiye, aynı anda onlarca iç ve dış politika başlığıyla boğuşuyor.
Biri bitiyor gibi gözükürken, bir diğeri başlıyor.
Ateş çemberinin alevleri, iş dünyasının gözünü öylesine almaya başladı ki; yatırımlara devam etmek, yeni projelere soyunmak noktasında artan tereddüt söz konusu.
Tüm bu ortamda iyi haber ancak şu olabilir; İzmir’de yeni yatırım çıtası zorlu koşullara rağmen 2015 yılında aşıldı.
MANİSA TAKİPTE
Geçen yıl 2 milyar 728 milyon liralık yeni yatırım alan İzmir, 12’si yabancı, 114’ü yerli olmak üzere 126 büyük yatırıma kavuştu.
Yanı başımızda neredeyse İzmir kadar yatırım alan bir başka il daha var; Manisa.
Sanayinin başkentlerinden bu il, geçen yıl teşvik desteğiyle kente 2 milyar 599 milyon lira yatırım çekmeyi başardı.
Bir yılda 7’si yabancı, 96’sı yerli olmak üzere teşvikle desteklenen 103 yatırım yapıldı, Manisa’da 2 milyar 508 milyon liralık yatırım gerçekleşti.
Manisa’nın yatırımlarda İzmir’le yarışır hale gelmesinin öncelikli nedeni elbete teşvik sistemi.
Türkiye’yi gelişmişlik açısından 6 bölgeye ayıran sistemde; Ege Bölgesi illeri İzmir ve Muğla birinci bölge, Aydın ve Denizli ikinci bölge, Manisa ve Uşak üçüncü bölge, Afyonkarahisar ve Kütahya ise dördüncü bölgede yer alıyor.
YÖN GÖSTEREN YOK
Ya 2016?
Şüphesiz durum vahim. Özellikle 2015’in ikinci yarısında alınan teşvik belgelerinde şok düşüş yaşanıyor.
Şimdilerde zor görünen Türkiye’nin 2023 hedefleri çerçevesinde yatırım ve ihracat hamlelerini şekillendirmiş çok sayıda firma frene bastı.
İhracat pazarlarında yaşanan daralma ve zorlukları aşmak için yön gösterme ve tavsiyelere ihtiyaç duyulmakta.
Türk ekonomisinin günlük nakit yönetimi, firmaların borç-alacak ilişkilerinde gözlenen tıkanmanın gerekçeleri, piyasadaki genel keyifsizliğin dinamikleri, demir-çelikten tekstile, kırtasiyeden yaş sebze-meyveye, toptan-perakende ticaretten gıda sektörüne, genel bir tablo analizi yapmak yararlı olacaktır.
Özetle şu günlerde, yaşanan sıkıntılara çözüm yaratacak bir mekanizma oluşturulmalı.
İstikrarsızlık ürküntüsüyle yapılamayan her sanayi yatırımını, ekonominin geleceğine ve işsizlik kör düğümüne atılan bir düğüm olarak görebiliriz.
