Amerika ve Avrupa Türkiye’deki çıkarlarını sürdürmek ve geliştirmek için çeşitli araçlar kullanmaktadır. Bu araçlar içerisinde operasyonlarda vardır. Belki de, onların temel aracı operasyonlardır.
Farkındasınızdır. Günlük hayatımızın içine operasyon sözcüğü öyle nüfuz etti ki, operasyonsuz hiçbir cümle kuramaz hale geldik.
CHP’yi milli çizgiden çıkarmak, ulusu savunur öğelerden temizlemek için Baykal’a bir operasyon yapmışlardı.
Bu operasyon sonucunda, CHP’yi daha liberal, daha Batıcı, daha kökten piyasacı, daha küreselci bir konuma çekmeyi planladılar.
İlk operasyon başarılı oldu. Birkaç ay içinde, CHP daha çok AKP’lileşti, daha çok Batılılaştı.
“Batı kendi solunu yaratmak, Amerika’ya muhalefet etmeyen, muhalefet yapıyormuş gibi muhalefet yapan bir parti oluşturmaya çalışıyordu. Bunda önemli ölçüde de yol almıştı.”
Ama geride yarım bıraktıkları bir operasyon var. Emperyalizmin Baykal’a uyguladığı operasyon, bence yarım kalmış bir operasyondur. Baykal istifa edince Baykal için hazırladıkları operasyonun geri kalan kısmını uygulamaktan vazgeçmişlerdi.
Baykal’ın izlediği siyasetleri benimsemediğimi de belirterek devam edeyim.
Baykal kendisine yapılan operasyonu ve arkasından geleceklerin hepsini gördü. Baykal’ın zamana ihtiyacı vardı. Kendisini beklemeye aldı. Kılıçdaroğlu’nu da destekler bir profil çizerek, zamanı iyi değerlendirdi.
Süreç, parti içinde tabanı olmayan, Amerika tarafından kolay kullanılan, en azından dış politika üzerinden muhalefet yapmayan bir kadroya kaldı.
Şimdi zurnanın zırt dediği yere gelindi. Seçimler çok yakın. Listeler yeni yönetime yakın liberallerden oluşacak. Doğan medyası ve Cumhuriyet Gazetesi bu listeyi sonuna kadar destekleyecek. Teşkilatın eskileri şimdiye kadar hiç iktidar olmadık, ne yapalım bunlar Altı Okçu falan değil, ama gene de destekleyelim mi diyecek?
Hayır.
CHP bu seçimlere medyanın desteği olan bir liste ve onunla savaşan karşı görüş ile birlikte seçime gidecek.
Böyle bir durum, zaten umudu epeyce törpülenmiş CHP seçmenini sandık küskünü yapacaktır.
Uluslararası tekellerin istediği de budur. AKP’nin yenilenmiş Meclisteki milletvekili sayısını artırması CHP ve MHP’nin daha az sayıda meclise gelmesine bağlıdır.
Çünkü emperyalizme gerek olan, üniter yapıyı değiştirecek derecede güçlü bir AKP’dir.
Bu durumda, Baykal, partiyi yeniden ele geçirmek için, milli çizgi takip eden bir süreç izlerse, emperyalist odaklar Baykal’a yarım bıraktıkları operasyonu tamamlarlar.
Füze Kalkanı projesine CHP’nin sessiz kalması, Gül ve AKP’nin işini ne derece kolaylaştırdığına bakılınca, söylediklerimin ne kadar gerçeğe uygun olduğu anlaşılabilir.
Milli çizgiyi terk eden bir CHP’nin, ucuz fakirlik edebiyatı ile bir secim kazanamayacağı açıktır.
Boşalan muhalefet alanını, Silivri mahkumlarının yurtsever siyasetlerinin dolduracağı muhtemeldir.
Ülkenin ihtiyacı da, milli siyasetlerdir. NATO değil, milli savunma, Batı değil Batı Asya, Amerika’ya bağımlılık değil, bağımsız Türkiye’dir.
