Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Nurullah AYDIN

Yargı Siyasetin Emrinde mi?

Öğr.Gör. Nurullah AYDIN Yazar Öğr.Gör. Nurullah AYDIN
21 Aralık 2012
Nurullah AYDIN
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Türkiye’de demokrasicilik, cumhuriyetçilik oyunu oynanıyor.

Yandaş olana hukuksal zırh sağlayan aklatan paklatan zihniyet birilerince, cumhuriyet ve demokrasinin yerleşmesi olarak algılanıyor, yorumlanıyor. Gerçekten öyle mi?

Klasik cumhuriyet kavramında; insan hakları fikri bulunmamaktadır. Bu ilk defa 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'yle ortaya çıkmıştır. O da 1776 Amerikan Bildirisi'nden esinlenmiştir. Fakat Fransa'da Jakoben cumhuriyeti kendi bildirisini pek kolay benimsememiş, ancak yüz elli yıl sonra anayasasına koyabilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da insan hakları cumhuriyetin temel ilkeleri arasında yer almaz. Bireyin devlete karşı birtakım haklar öne sürmesi cumhuriyet geleneğinde pek görülmez. Bugün ise insan hakları konusunda yeterli bir duyarlılık olduğunu söylenebilir.

Cumhuriyetin kuruluş ortamında bir Haklar Bildirisi söz konusu olmadığı gibi, vatandaşlar için asıl vazifeler vurgulanmıştır. Yargı felsefesi de buna göre oluşmuştur.

Türkiye'deki hakimlerde bireyi değil, devleti değil daha çok iktidarı koruma içgüdüsü, Avrupa'dakilerde ise daha çok bireyin düşüncesini koruma anlayışı var. Yasalardan çok hakimlerin zihniyeti değişmelidir.

Böyle bir yargı felsefesine tarafsız denilebilir mi? Türkiye değişiyor; hem orta sınıflaşmanın, hem farkındalığın gelişmesiyle, artık insanlar liberal demokrasilerdeki hak ve hürriyetleri talep ediyor.

Yargının savrulmadan, tarafsızlığı felsefi olarak benimsemesi hem toplumsal huzur için hem cumhuriyetin daha kucaklayıcı yönde evrimleşmesi için bir zorunluluktur.

Yargı anlayışı hem bağımsızlığı, hem tarafsızlığı güçlendirecek nitelikte olmalıdır. İktidarın, ve muktedirlerin etkisinde kalmayan, geleneksel tarafsızlığını sürdürecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı gerekli ve zorunludur.

Siyasetçilere hâkim olan emir, kesinlik, güç kullanma gibi kavramlardır. Elinde de yetki vardır. Toplumsal hayatın akışkanlığıyla ve çeşitliliğiyle bağdaşmayan ve gerçekten sıkı disiplinli olması gereken matematiksel bürokratik düşünce, hukuk dışarı çıkarsa neler olabileceğinin örneklerini saymaya gerek var mı?

Bu örneklerin hepsinin temelinde, toplumu ve siyaseti cumhuriyet idealizasyonuna uydurmak için hukuku yetkiyi, görevi amacı dışında kullanma vardır.

Halbuki hak ve özgürlükleri talep etmeye başlamış bir toplumda bu mümkün olmadığı gibi, çekeceği tepkiler de devleti yıpratmaktadır.

Milli varlığın temel kurumlarından biri bürokrasidir, yıpranmamalıdır. Bürokratik ve siyasi oligarşisi, geleneksel müdahaleci ideolojisini gözden geçirilmeli ve vazifesini profesyonel alana odaklamalıdır. O zaman cumhuriyet de, demokrasi de, sağlıklı ve güçlü olur. Aşırılıklara savrulmadan, itidal kaybedilmemelidir.

Demokrasinin vazgeçilmez unsuru, muhalefettir ve dolayısıyla muhalefetin örgütlendiği siyasi partilerdir.

Siyasi Partiler Yasası seçilmiş krallar yaratıyor. Bir partinin genel başkanı, aday listelerini istediği gibi düzenliyor/düzenletiyor. Seçilenler onun ağzına bakıyor.

Lider kendisini seçecek olan örgüt mensuplarını da kendi iradesiyle düzenliyor. Lider çoğunluğa sahip iktidar partisi ile hem yasamada hem yürütmede tek adam rolünü üstleniyor.

Yandaş kişilerle adalet nasıl ne şekilde sağlanır?

O halde demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla işlemesi için bu seçilmiş krallar üreten siyasi partiler hukuku kesinlikle değişmelidir.

Meclis'te yüzlerce dokunulmazlık dosyası var. Biri bile işleme konmuyor. Dokunulmazlığın sadece kürsü ile sınırlı kalması adi suçların dokunulmazlık dışında bırakılması gerekir.

Demokrasi-Cumhuriyet; asker vesayetine son veriyoruz diyerek sivil oligarşik vesayeti haline gelmemelidir.

Günün Sözü: Mutlak ideale ulaşılmak amaçtır. Bunun için çaba göstermek gerekir.

Türkiye’de demokrasicilik, cumhuriyetçilik oyunu oynanıyor.

Yandaş olana hukuksal zırh sağlayan aklatan paklatan zihniyet birilerince, cumhuriyet ve demokrasinin yerleşmesi olarak algılanıyor, yorumlanıyor. Gerçekten öyle mi?

Klasik cumhuriyet kavramında; insan hakları fikri bulunmamaktadır. Bu ilk defa 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'yle ortaya çıkmıştır. O da 1776 Amerikan Bildirisi'nden esinlenmiştir. Fakat Fransa'da Jakoben cumhuriyeti kendi bildirisini pek kolay benimsememiş, ancak yüz elli yıl sonra anayasasına koyabilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da insan hakları cumhuriyetin temel ilkeleri arasında yer almaz. Bireyin devlete karşı birtakım haklar öne sürmesi cumhuriyet geleneğinde pek görülmez. Bugün ise insan hakları konusunda yeterli bir duyarlılık olduğunu söylenebilir.

Cumhuriyetin kuruluş ortamında bir Haklar Bildirisi söz konusu olmadığı gibi, vatandaşlar için asıl vazifeler vurgulanmıştır. Yargı felsefesi de buna göre oluşmuştur.

Türkiye'deki hakimlerde bireyi değil, devleti değil daha çok iktidarı koruma içgüdüsü, Avrupa'dakilerde ise daha çok bireyin düşüncesini koruma anlayışı var. Yasalardan çok hakimlerin zihniyeti değişmelidir.

Böyle bir yargı felsefesine tarafsız denilebilir mi? Türkiye değişiyor; hem orta sınıflaşmanın, hem farkındalığın gelişmesiyle, artık insanlar liberal demokrasilerdeki hak ve hürriyetleri talep ediyor.

Yargının savrulmadan, tarafsızlığı felsefi olarak benimsemesi hem toplumsal huzur için hem cumhuriyetin daha kucaklayıcı yönde evrimleşmesi için bir zorunluluktur.

Yargı anlayışı hem bağımsızlığı, hem tarafsızlığı güçlendirecek nitelikte olmalıdır. İktidarın, ve muktedirlerin etkisinde kalmayan, geleneksel tarafsızlığını sürdürecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı gerekli ve zorunludur.

Siyasetçilere hâkim olan emir, kesinlik, güç kullanma gibi kavramlardır. Elinde de yetki vardır. Toplumsal hayatın akışkanlığıyla ve çeşitliliğiyle bağdaşmayan ve gerçekten sıkı disiplinli olması gereken matematiksel bürokratik düşünce, hukuk dışarı çıkarsa neler olabileceğinin örneklerini saymaya gerek var mı?

Bu örneklerin hepsinin temelinde, toplumu ve siyaseti cumhuriyet idealizasyonuna uydurmak için hukuku yetkiyi, görevi amacı dışında kullanma vardır.

Halbuki hak ve özgürlükleri talep etmeye başlamış bir toplumda bu mümkün olmadığı gibi, çekeceği tepkiler de devleti yıpratmaktadır.

Milli varlığın temel kurumlarından biri bürokrasidir, yıpranmamalıdır. Bürokratik ve siyasi oligarşisi, geleneksel müdahaleci ideolojisini gözden geçirilmeli ve vazifesini profesyonel alana odaklamalıdır. O zaman cumhuriyet de, demokrasi de, sağlıklı ve güçlü olur. Aşırılıklara savrulmadan, itidal kaybedilmemelidir.

Demokrasinin vazgeçilmez unsuru, muhalefettir ve dolayısıyla muhalefetin örgütlendiği siyasi partilerdir.

Siyasi Partiler Yasası seçilmiş krallar yaratıyor. Bir partinin genel başkanı, aday listelerini istediği gibi düzenliyor/düzenletiyor. Seçilenler onun ağzına bakıyor.

Lider kendisini seçecek olan örgüt mensuplarını da kendi iradesiyle düzenliyor. Lider çoğunluğa sahip iktidar partisi ile hem yasamada hem yürütmede tek adam rolünü üstleniyor.

Yandaş kişilerle adalet nasıl ne şekilde sağlanır?

O halde demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla işlemesi için bu seçilmiş krallar üreten siyasi partiler hukuku kesinlikle değişmelidir.

Meclis'te yüzlerce dokunulmazlık dosyası var. Biri bile işleme konmuyor. Dokunulmazlığın sadece kürsü ile sınırlı kalması adi suçların dokunulmazlık dışında bırakılması gerekir.

Demokrasi-Cumhuriyet; asker vesayetine son veriyoruz diyerek sivil oligarşik vesayeti haline gelmemelidir.

Günün Sözü: Mutlak ideale ulaşılmak amaçtır. Bunun için çaba göstermek gerekir.

Türkiye’de demokrasicilik, cumhuriyetçilik oyunu oynanıyor.

Yandaş olana hukuksal zırh sağlayan aklatan paklatan zihniyet birilerince, cumhuriyet ve demokrasinin yerleşmesi olarak algılanıyor, yorumlanıyor. Gerçekten öyle mi?

Klasik cumhuriyet kavramında; insan hakları fikri bulunmamaktadır. Bu ilk defa 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'yle ortaya çıkmıştır. O da 1776 Amerikan Bildirisi'nden esinlenmiştir. Fakat Fransa'da Jakoben cumhuriyeti kendi bildirisini pek kolay benimsememiş, ancak yüz elli yıl sonra anayasasına koyabilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da insan hakları cumhuriyetin temel ilkeleri arasında yer almaz. Bireyin devlete karşı birtakım haklar öne sürmesi cumhuriyet geleneğinde pek görülmez. Bugün ise insan hakları konusunda yeterli bir duyarlılık olduğunu söylenebilir.

Cumhuriyetin kuruluş ortamında bir Haklar Bildirisi söz konusu olmadığı gibi, vatandaşlar için asıl vazifeler vurgulanmıştır. Yargı felsefesi de buna göre oluşmuştur.

Türkiye'deki hakimlerde bireyi değil, devleti değil daha çok iktidarı koruma içgüdüsü, Avrupa'dakilerde ise daha çok bireyin düşüncesini koruma anlayışı var. Yasalardan çok hakimlerin zihniyeti değişmelidir.

Böyle bir yargı felsefesine tarafsız denilebilir mi? Türkiye değişiyor; hem orta sınıflaşmanın, hem farkındalığın gelişmesiyle, artık insanlar liberal demokrasilerdeki hak ve hürriyetleri talep ediyor.

Yargının savrulmadan, tarafsızlığı felsefi olarak benimsemesi hem toplumsal huzur için hem cumhuriyetin daha kucaklayıcı yönde evrimleşmesi için bir zorunluluktur.

Yargı anlayışı hem bağımsızlığı, hem tarafsızlığı güçlendirecek nitelikte olmalıdır. İktidarın, ve muktedirlerin etkisinde kalmayan, geleneksel tarafsızlığını sürdürecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı gerekli ve zorunludur.

Siyasetçilere hâkim olan emir, kesinlik, güç kullanma gibi kavramlardır. Elinde de yetki vardır. Toplumsal hayatın akışkanlığıyla ve çeşitliliğiyle bağdaşmayan ve gerçekten sıkı disiplinli olması gereken matematiksel bürokratik düşünce, hukuk dışarı çıkarsa neler olabileceğinin örneklerini saymaya gerek var mı?

Bu örneklerin hepsinin temelinde, toplumu ve siyaseti cumhuriyet idealizasyonuna uydurmak için hukuku yetkiyi, görevi amacı dışında kullanma vardır.

Halbuki hak ve özgürlükleri talep etmeye başlamış bir toplumda bu mümkün olmadığı gibi, çekeceği tepkiler de devleti yıpratmaktadır.

Milli varlığın temel kurumlarından biri bürokrasidir, yıpranmamalıdır. Bürokratik ve siyasi oligarşisi, geleneksel müdahaleci ideolojisini gözden geçirilmeli ve vazifesini profesyonel alana odaklamalıdır. O zaman cumhuriyet de, demokrasi de, sağlıklı ve güçlü olur. Aşırılıklara savrulmadan, itidal kaybedilmemelidir.

Demokrasinin vazgeçilmez unsuru, muhalefettir ve dolayısıyla muhalefetin örgütlendiği siyasi partilerdir.

Siyasi Partiler Yasası seçilmiş krallar yaratıyor. Bir partinin genel başkanı, aday listelerini istediği gibi düzenliyor/düzenletiyor. Seçilenler onun ağzına bakıyor.

Lider kendisini seçecek olan örgüt mensuplarını da kendi iradesiyle düzenliyor. Lider çoğunluğa sahip iktidar partisi ile hem yasamada hem yürütmede tek adam rolünü üstleniyor.

Yandaş kişilerle adalet nasıl ne şekilde sağlanır?

O halde demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla işlemesi için bu seçilmiş krallar üreten siyasi partiler hukuku kesinlikle değişmelidir.

Meclis'te yüzlerce dokunulmazlık dosyası var. Biri bile işleme konmuyor. Dokunulmazlığın sadece kürsü ile sınırlı kalması adi suçların dokunulmazlık dışında bırakılması gerekir.

Demokrasi-Cumhuriyet; asker vesayetine son veriyoruz diyerek sivil oligarşik vesayeti haline gelmemelidir.

Günün Sözü: Mutlak ideale ulaşılmak amaçtır. Bunun için çaba göstermek gerekir.

Türkiye’de demokrasicilik, cumhuriyetçilik oyunu oynanıyor.

Yandaş olana hukuksal zırh sağlayan aklatan paklatan zihniyet birilerince, cumhuriyet ve demokrasinin yerleşmesi olarak algılanıyor, yorumlanıyor. Gerçekten öyle mi?

Klasik cumhuriyet kavramında; insan hakları fikri bulunmamaktadır. Bu ilk defa 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'yle ortaya çıkmıştır. O da 1776 Amerikan Bildirisi'nden esinlenmiştir. Fakat Fransa'da Jakoben cumhuriyeti kendi bildirisini pek kolay benimsememiş, ancak yüz elli yıl sonra anayasasına koyabilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda da insan hakları cumhuriyetin temel ilkeleri arasında yer almaz. Bireyin devlete karşı birtakım haklar öne sürmesi cumhuriyet geleneğinde pek görülmez. Bugün ise insan hakları konusunda yeterli bir duyarlılık olduğunu söylenebilir.

Cumhuriyetin kuruluş ortamında bir Haklar Bildirisi söz konusu olmadığı gibi, vatandaşlar için asıl vazifeler vurgulanmıştır. Yargı felsefesi de buna göre oluşmuştur.

Türkiye'deki hakimlerde bireyi değil, devleti değil daha çok iktidarı koruma içgüdüsü, Avrupa'dakilerde ise daha çok bireyin düşüncesini koruma anlayışı var. Yasalardan çok hakimlerin zihniyeti değişmelidir.

Böyle bir yargı felsefesine tarafsız denilebilir mi? Türkiye değişiyor; hem orta sınıflaşmanın, hem farkındalığın gelişmesiyle, artık insanlar liberal demokrasilerdeki hak ve hürriyetleri talep ediyor.

Yargının savrulmadan, tarafsızlığı felsefi olarak benimsemesi hem toplumsal huzur için hem cumhuriyetin daha kucaklayıcı yönde evrimleşmesi için bir zorunluluktur.

Yargı anlayışı hem bağımsızlığı, hem tarafsızlığı güçlendirecek nitelikte olmalıdır. İktidarın, ve muktedirlerin etkisinde kalmayan, geleneksel tarafsızlığını sürdürecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı gerekli ve zorunludur.

Siyasetçilere hâkim olan emir, kesinlik, güç kullanma gibi kavramlardır. Elinde de yetki vardır. Toplumsal hayatın akışkanlığıyla ve çeşitliliğiyle bağdaşmayan ve gerçekten sıkı disiplinli olması gereken matematiksel bürokratik düşünce, hukuk dışarı çıkarsa neler olabileceğinin örneklerini saymaya gerek var mı?

Bu örneklerin hepsinin temelinde, toplumu ve siyaseti cumhuriyet idealizasyonuna uydurmak için hukuku yetkiyi, görevi amacı dışında kullanma vardır.

Halbuki hak ve özgürlükleri talep etmeye başlamış bir toplumda bu mümkün olmadığı gibi, çekeceği tepkiler de devleti yıpratmaktadır.

Milli varlığın temel kurumlarından biri bürokrasidir, yıpranmamalıdır. Bürokratik ve siyasi oligarşisi, geleneksel müdahaleci ideolojisini gözden geçirilmeli ve vazifesini profesyonel alana odaklamalıdır. O zaman cumhuriyet de, demokrasi de, sağlıklı ve güçlü olur. Aşırılıklara savrulmadan, itidal kaybedilmemelidir.

Demokrasinin vazgeçilmez unsuru, muhalefettir ve dolayısıyla muhalefetin örgütlendiği siyasi partilerdir.

Siyasi Partiler Yasası seçilmiş krallar yaratıyor. Bir partinin genel başkanı, aday listelerini istediği gibi düzenliyor/düzenletiyor. Seçilenler onun ağzına bakıyor.

Lider kendisini seçecek olan örgüt mensuplarını da kendi iradesiyle düzenliyor. Lider çoğunluğa sahip iktidar partisi ile hem yasamada hem yürütmede tek adam rolünü üstleniyor.

Yandaş kişilerle adalet nasıl ne şekilde sağlanır?

O halde demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla işlemesi için bu seçilmiş krallar üreten siyasi partiler hukuku kesinlikle değişmelidir.

Meclis'te yüzlerce dokunulmazlık dosyası var. Biri bile işleme konmuyor. Dokunulmazlığın sadece kürsü ile sınırlı kalması adi suçların dokunulmazlık dışında bırakılması gerekir.

Demokrasi-Cumhuriyet; asker vesayetine son veriyoruz diyerek sivil oligarşik vesayeti haline gelmemelidir.

Günün Sözü: Mutlak ideale ulaşılmak amaçtır. Bunun için çaba göstermek gerekir.

Paylaş
Etiketler: bağımsızlıkiktidarı koruma içgüdüsüKlasik cumhuriyet kavramında;Siyasettaraftarsızlıkyargı
Önceki Yazı

Ruhlar Alemimize Hoş Geldiniz Şirinceliler !

Sonraki Yazı

Akkuş İçin Kim ne Yaptı?

Öğr.Gör. Nurullah AYDIN

Öğr.Gör. Nurullah AYDIN

İlişkili Yazılar

Nurullah AYDIN

İktidar Savaşı ve Propaganda

19 Kasım 2018
5.1k
Nurullah AYDIN

İktidar Savaşı ve Propaganda

19 Ekim 2018
5k
Nurullah AYDIN

Siyasal/Ekonomik Şekillendirme

10 Ekim 2018
5k
Nurullah AYDIN

ABD-NATO ve Türkiye

04 Ekim 2018
5k
Sonraki Yazı

Akkuş İçin Kim ne Yaptı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap