Yağmurun peşinden dağların suyu, dere yatağında, esintisi ise pencere camında gürültüye neden oluyordu. Pencereyi açtı, baharın çeşitli kokusunu, ciğerlerine çekti. Nefis bir haz aldı. Yüzü güldü ve neşelendi. Vadinin yamaçlarına ilişti gözü, çevreyi hafif bir sis kaplamıştı. Buna rağmen, büyük bir kayanın yan yattığına şahit oldu. “Koca bir kaya ayı gibi yatıyor.” Dedi.
Sisten rahatsız olsa da vadiden gözünü ayırmadı. Göz gezdirdi, su ile beraber olmak geçti aklından. Su ile yürümek, durulmasını gözlemek. Taşlardan atlamasını seyretmek istedi. Balıkları izlemek, yavruların yuvadan çıkışlarını takip etmeyi düşledi. Suyun yatağına yakın, bağ ve bahçesinde toprağını işleyen aileye hissederek baktı. Tırpan sallarken, kürek atarken ve kazmasıyla toprağı eşerken çalışan aileye hayran kaldı.
Suyun denize taşıdıklarını bırakması, ailenin ürettiğini evde depo yerine iletmesi, gibi geleceği hazırlayana saygı duymak, sevinç ve mutluluğu hissetmek gerekiyordu.
Pencereden, damlalara yenik düşmüş, yaprak ve çiçekleri gözlerken. Bahar, renkleriyle düşlerinde canlanıyor, gözünün önüne geliyordu, meyvenin olgunlaşması.
Kuşun cama çarpmasıyla kendine geldi. Kuş çimene düşmemek için, çırpıntı. Çırpıntı fakat kendini çimende buldu. Çimenden güçlü bir kanat hamlesiyle, ağaca doğru fırladı. Ağacın ince dal uçlarına takıldı. Bir süre de orada kanat salladı ve kendini düzeltti. Kanadı biraz sarktı. Gagasıyla vücudunu yağlar gibi kanadını da halletti. Belli ki kanadında problem vardı.
Hayat seni önemsemediğin bir etkene çarpar. Kaçsan da bir yerlere takılırsın. Çırpınsan da uzun süre acı duyarak kurtulursun. Bir süre soluk almada güçlük çekersin. Ağacın dibine gelen hayvanı gören kuşun hemen kalkması gibi, soluk almada zorlansan da kalkıp kaçarsın. Arkana bakmaz, bir an önce sise karışıp dere üstüne kadar ulaşmak istersin. Kurtulması umuduyla peşinden baktı.
Hayalini süsledi sahildeki ağaçlar. Boğaza nazır erguvanlar gibi. Erguvanları, lâlelerin Emirgan’da açtığı günlerde, görmek istedi. Yanında duran araba, köyün yolunu sordu. Bulutlar dağa çekildi. Rüzgâr ve su etkisini kaybetti. Pencerenin camı ve derenin suyu gürlemedi.
Düşünde sisin bulutlarla birlikte vadiyi terk ettiğini gördü. Ayı gibi yan yatmış büyük kaya dereye acı bir ses ile yuvarlanıyordu. Heyelan mı olmuştu, anlayamadı. Kendine geldiğinde hafif sise karanlık da eklenmiş, yan yatmış kaya görünmüyordu.
Sabahı beklemeliydi. Ayı gibi yatmış kaya yerinden oynamış mıydı?





















