Renkler hayatımızın bir parçasıdır. Her bir renk bizleri ayrı alemlere götürür. Kimi huzur verir, kimi mutlu eder, kimi hüznü anlatır, kimi saflığı temsil eder, kimide ölümü anlatır. Her bir rengin ayrı bir havası vardır. Tek tek anlamları olduğu gibi karıştırıldıklarında da anlamları büyür, gizemleri artar, zenginlikleri çoğalır, bizleri büyülerler.
Hayatımızın her anında yer alırlar. Aşkın ise vazgeçilmezidirler. Aşıklar her renkten bir anlam çıkartır. Tek bir renkten tek bir anlam çıkarabildikleri gibi renklerin karışımından da anlamlar çıkarabilirler, onlara farklı anlamlar da yükleye bilirler de.
Bende renklerden anlam çıkara bilirim. Mesela beyaz renk gerçek sevgidir. Siyah renk ise sevgisizliği temsil eder. Siyah ve beyazın karışımı gridir. Ama aşta gri renk yoktur. Yani aşk ya tam siyahtır, ya tam beyazdır. İnsan ya seviyordur, yada sevmiyordur. İkisinin ortası, ikisinin karışımı yoktur.
Çevremize baktığımızda ise bunun tam tersi bir durum sergilenir. Yani insanlar gri rengi aşk hayatlarına sokmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Mesela;
Seni seviyorum ama; onu da seviyorum (seni kaybetmek istemiyorum)
Seni seviyorum ama; kafam karışık (seni kaybetmek istemiyorum)
Seni seviyorum ama; ne istediğimi bilmiyorum( seni kaybetmek istemiyorum )
Seni seviyorum ama; biz dostuz (seni kaybetmek istemiyorum)
Seni seviyorum ama; sevgilim var (seni kaybetmek istemiyorum)
Seni seviyorum ama; nişanlıyım (seni kaybetmek istemiyorum)
Seni seviyorum ama; evliyim (seni kaybetmek istemiyorum)
gibi safsatalar vardır.
Özellikle eski aşklarda durum daha bir farklıdır. Mesela eski sevgiliden sıkı dost olmaz. İtiraz edenler mutlaka olacaktır. Nitekim zamanında bende böyle düşünenlere çok karşı çıktım. Zamanla karşı çıkmamın anlamsız olduğunu anlamış bulunuyorum. Bunu da şöyle açıklamaya çalışayım.
Üç tip eski sevgili vardır. İlki genellikle eski sevgiliyi unutamaz. Onu ne şekilde olursa olsun hayatında ister. Ama gizliden gizliye de içinde onu tekrar elde etme isteği yatar. Pişman etmek ister ayrıldığına. Sürekli kıskandırmaya çalışır. Aynı zamanda da sürekli yanında olmasını ister. Bazen ona acı çektirmek için çabalar durur. Tüm istediği karşı tarafında kendisi gibi acı çekmesini sağlamaktır. Bunun içinde büyük bir özveri ile çalışır. Fakat boş çabalardır bunlar. Başarılı olan nadir kişiler vardır.
İkincisi ise; ne unutur nede unutulmak ister. Kendisini sürekli karşı tarafın merkeziymiş zanneder. Öyle olmak içinde çok uğraşır. İster ki karşı taraf sürekli kendini sevsin, onsuz yapamasın, hayatına kim girerse girsin hep kendisini hatırlamasın ister. Karşı tarafın onsuz yaşayamayacağını bilmek ister. Bu da boş bir çabadır.
Üçüncü ise, eski sevgili ile sadece dost olmak ister. Dost olmamak için hiçbir neden görmez. Üzgün olduğu anlarda, yardıma ihtiyaç duyduğu anlarda onu yanında görmek ve hiç çekinmeden ondan yardım görmek ister. Yada mutluluğunu kayıtsız paylaşmak ister. Hep yanımda olsun der ama sadece dost olarak. Genelde de ilk iki tipin haksız tavırlarına maruz kalırlar. İlk tip dost görünüp onu elde etmek, ona acı çektirmek için uğraşır. İkinci tip kendisini onun hayatının merkezi yerine koyar. Üçüncü tip ne yaparsa ne söylerse hep aşka yorar. Ve kafasında bu bana aşık ve bensiz yapamıyor düşüncesi yatar. Üçüncü tip hiçbir zaman bunun böyle olmadığını anlatamaz. İkinci tip bunu artık bir saplantı haline getirmiştir. Birde kendisini ulaşılmaz havalarına sokmaya çalışır. Hatta Türk filmlerinden bir kareyi benimser. Ve üçüncü tipe ‘ ben aşağılık adamın tekiyim, ben pisliğin biriyim beni sevme benden nefret et’ rolünü oynamaya başlar. Bu rol kendisini gözden düşürür, saygınlığını kaybeder. Basit ve sıradan bir insan olur üçüncü tip için.
Şöyle özetlemek gerekirse; eski sevgiliden dost olmaz. Ve şunu da ayrıca belirtmek gerekiyor. Bir ilişkinin asla ikinci şansı yoktur. İkinci şans için iki insanında bir birlerini tamamen beyaz görmeleri üzerine verilmelidir. Yani iki insan bir birlerini gerçekten seviyorsa olur. Ama yok illa ki gri renk isteniyorsa, bunun için diretiliyorsa. Gerçek sevene arkasına bakmadan kaçmak düşer. Çünkü gri rengi isteyenler kalbinizi değil bedeninize severler. Şöyle ki;
Seni seviyorum ama; onu da seviyorum. (seni kaybetmek istemiyorum çünkü sana dokunmak, sana sarılmak, seni öpmek istiyorum. Benim olmanı istiyorum.)
Seni seviyorum ama; kafam karışık (seni kaybetmek istemiyorum çünkü sana dokunmak, sana sarılmak, seni öpmek istiyorum. Benim olmanı istiyorum.)
Seni seviyorum ama; ne istediğimi bilmiyorum (seni kaybetmek istemiyorum çünkü sana dokunmak, sana sarılmak, seni öpmek istiyorum. Benim olmanı istiyorum.)
Seni seviyorum ama; biz dostuz (seni kaybetmek istemiyorum çünkü sana dokunmak, sana sarılmak, seni öpmek istiyorum. Benim olmanı istiyorum.)
Seni seviyorum ama; sevgilim var (seni kaybetmek istemiyorum çünkü sana dokunmak, sana sarılmak, seni öpmek istiyorum. Benim olmanı istiyorum.)
Seni seviyorum ama; nişanlıyım (seni kaybetmek istemiyorum çünkü sana dokunmak, sana sarılmak, seni öpmek istiyorum. Benim olmanı istiyorum.)
Seni seviyorum ama; evliyim (seni kaybetmek istemiyorum çünkü sana dokunmak, sana sarılmak, seni öpmek istiyorum. Benim olmanı istiyorum.)
İşte tüm bu nedenlerden dolayı aşkın gri rengi yoktur. Ve ikinci bir şansıda…