– Bu yazıyı okumadan önce Orhan Gencebay‘ın Ya Evde Yoksan adlı şarkısını dinlemenizi istirham ediyorum-
[youtube id=”VRtEf-JT1fc” width=”490″ height=”300″]
#EvdeKAL birlikteliğini destekliyorum… Birkaç sebepten ötürü destekliyorum.
Tabii ki sağlık için. Bu ayrı konu.
Bir de, insanların kendileriyle baş başa kalmalarının yararlı olacağına eminim.
Bana yararı oluyor elbette. Evvelce aldığım pek çok meslek kitabı vardı. Teknik kitaplar yani.
Teknik kitaplar; fakat baya bir ayrıntı içeren teknik kitaplar. Zaten ayrıntılarla uğraşmayı seven bir kişiyim.
Bu zamanlar fırsat oldu.
*
Dışarı çıkma kısıtlamalarının ne kadar süreceği tam belli değil. Aldığım birtakım esinler sebebiyle diyebilirim ki,
özellikle biz öğretmenler açısından önemli, dönemi kapattık diye bakıyorum. Eylül 2020.
Neyse… Konum bu değil. Dışarı çıkma kısıtlamaları pek çok insanda “şaft kayması” yaratacağı için…
Sayısı belirsiz bir sayıda akıl hastanesi de şimdiden yapılması gerekir, diye düşünüyorum.
Birkaç psikolog, evde kalmanın yan etkileri olabileceğine ilişkin birkaç bildirim yaptı. İlk zamanlar, insanlar eşyalarla da
konuşmaya başlayabilir; bu bir sorun değildir. Fakat eşyalar sizinle konuşmaya başlarsa bir psikologa veya bir psikiyatriste gidin, şeklinde
bir uyarıydı.
Evdeki çöpü atmak üzere ilkin giriş kapısının önüne koymuştum. Hâlâ salonda oturuyor, interneti karıştırıyordum… Poth! diye bir ses geldi.
Korktum. Acaba hangi eşya benimle konuşmak istiyor, diye arkamı döndüm…
Meğer dolu çöp poşeti yana devrilmiş…
Biraz çay posa suyu filan akmış marleye. Poşet acaba ne dedi? sorusu geçti aklımdan. Sanırım, niyet etti fakat diyemedi.
Yani çöpler biraz biriksin, bir daha deneyeceğim… Daha doğrusu, çöp poşeti cesaretini toplayıp bu sefer konuşur belki benimle… bilemiyorum.
*
İki tane kedi-köpek kovucu cihazı almıştım. Yan apartman sahibinin çok fazla kedisi var. Derdim kedilerle değil. Adam kedileri kullanıyor.
Kedi yediğine ilişkin hafif de olsa kuşkularım var ama tam emin değilim. Adam kediye de benziyor. Niyeyse ona fındık demek geçiyor içimden.
Neyse.. Hava biraz kararınca, saat 22:00 gibi balkona çıktım. Adamın her zaman oturduğu mutfak penceresine doğru tuttum kedi-köpek kovucuları.
Butonlarına bastım… İlginç bir şey oldu… Kediler tınlamadı. Adam oturduğu yerden aniden kalkıp salonuna kaçtı.
Meğer bu cihazlar kötü komşu kovucuymuş. Yarin bir de bir iki tane olan iyi komşular üzerinde de deneyeceğim ki geçekten kötü komşu mu
kovuyor yoksa komşu mu kovuyor.
*
Anlatsam inanmayacağınız şeyler var. O yüzden anlatmıyorum.
*
Bir adet Twitter paylaşımım:
Çinciler ve Çinci olmayanlar diye iki cephe oluşmaya başladı. Çin düşmanlığına gerek yok. Evvelkiler çok mu iyiydi?
Evvelkiler yayılmacı-yok ediciydi. Çin, yayılmacı olabilir fakat yok edici değil.
*
Kişisel Web Sitem:
Twitter:




















