Gün/aydın dostlarım… Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
VAZGEÇMEK Mİ/ VAZGEÇMEMEK Mİ?
Vazgeçmek ya da vazgeçmemek deyince aklınıza ne geliyor?
Bir ikilem kavramı gibi içimizde çoğalttığımız yanıtsız sorular silsilesinden birisi. Karanlık bir bilmece…
Çelişkili iki kavram… Var olmak ya da olmamak arasında gidip gelmek gibi…
Tıpkı dalganın kumsala gidip gelmesi gibi… Bu ikilem arasında gider gelirsin biteviye dalga gibi. Kavuşurken kumsala yürek aklın sevinçle parlar, giderken kumsaldan yürek aklın hüzünle derin suların karanlığında solar…
“Herkes cennete gitmek istiyor, ama kimse ölmek istemiyor!” duvar yazısı aklıma geliyor.
Herkes mutlu, zengin, başarılı, saygın, seven, sevilen olmak istiyor elde ettiklerinden de kolay kolay vazgeçmek istemiyor ama sıkıntısına da katlanmadan bunlar olsun diye bekleyenlerin çoğunlukta olduğunu düşünüyorum.
Hep bir umut vardır akıl yüreğinde ama umut istemek istekleri gerçekleştirmek için yeni yollar bulmak ve vazgeçmemektir diye düşünür durursun.
Filozof Gabriel Marcel: ”Umut insanda varoluş duygusunu oluşturur. Kişinin yabancılaşmasını engeller ve kendini gerçekleştirme yönünde kararlılığına yol açar” der.
Bu nedenle yaşamda karşılaşılan güçlüklerle baş etmede olumsuz koşulları iyileştirmede ve hayalleri gerçek kılmada umutlu olma önemlidir.
Hayatta başarıya sahip olmuş insanların tümü umudunu yitirmeyenlerdir. Umut azmin ilk basamağıdır önce umut ederiz sonra kararlı bir şekilde inandığımız yolda bütün engellere rağmen yürürüz. İnsanları hastalıkların pençesinden alan, uzaktaki sevgilileri kavuşturan, fakiri zengin eden duygu hep umuttur. Umut etme her türlü olumsuzluğa rağmen direnebilme gücüdür; çünkü biliriz ki her kışın bir baharı her gecenin bir sabahı vardır. Yaşamı yaşanılabilir kılan da umut değil midir? Hedefe ne kadar iyi odaklanmışsak yollardaki engeller o kadar görünmez olur.
Umut asırlar geçse de insanın içinde hiç sönmeyen mum gibidir. Bazen titrek bir ışık, bazen güçlü bir alevdir; ama yaşadığımız sürece o hep içimizdedir. İnsan umut edebildiği sürece vardır.
Bu yüzden umudu yitirmek neden? Tüm dünya vazgeç dediğinde umut fısıldamalı insana; “Bir kez daha dene “ diye…
Vazgeçebilmek, bir kişinin öteki hayatından gitse bile ondan beklentilerinin bitinceye kadar var olan sürecin bitişine kadar geçen zamandır. Terk edilmek vazgeçmek değil, vazgeçmeye zorlanmaktır. Bazen de bitmesi gerektiğine inandığımız bir ilişkinin sonlandırılması durumunda, kişinin kendisini vazgeçmeye zorlamasıdır. Vazgeçmek umutların tükenmesi değil tam tersine yeni durumların varlığına dair umudun yeşermesidir…
Bazen de geleceğimizi ilgilendiren çok önemli kararlar alırız. Bu kararları alırken de pek çok seçenekten vazgeçmeyi seçeriz de, nice yazlar geçeriz. Örneğin öğretmen olmayı tercih eden bir kişi, seçebileceği diğer yüzlerce meslekten vazgeçmiş olur. Aynı önemli karar eş seçiminde de geçerlidir. Kişi bir eş seçerken, vazgeçtiği onlarca eş adayı vardır…
Vazgeçmek deyince genelde olumsuz çağrışımlar akla gelir; pes etmek gibi, güçsüzlük gibi. Oysa vazgeçme her zaman güçsüzlük anlamına gelmez. Bazen bırakacak kadar güçlü olmak anlamına gelir. Özellikle herhangi bir madde, durum veya kişiye bağımlı olan veya olumsuz alışkanlıklara sahip olan kişiler için.
“VAZGEÇMEK Mİ?“ ve “VAZGEÇMEMEK Mİ?” arasındaki son derece ince, ancak bizi uyku halimizle uyanma halimiz arasında dans ettiren bir çizgi.
“Ve bilmelisin ki bu bir yenilgi değil, bu bir kabulleniş.”
Yaşam boyunca birçok kez duymuşsunuzdur. “Çok uğraştım ama olmadı, vazgeçtim!” Bunu söyleyen kişilerde aslen olan şudur: “Etrafımda olan biteni anlamaya çalıştım. Değiştirmek için mücadele ettim, hatta kavga ettim. Ama olmadı, olmadı. Ben de vazgeçtim!”
Vazgeçmek, günlük yaşantımızda o kadar hayatımızın içinde, o kadar sık karşılaştığımız bir durum ki çoğu zaman fark edemediğimiz sıradan bir durumda, bazen de geleceğimizi belirleyecek çok önemli bir karar aşamasında karşımıza çıkar. Örneğin, yemek yemek için bir lokantaya gittiğinizde garson size ne yemek istediğinizi sorar. Siz bir yemek ismi söylersiniz. Bu yemek sizin tercih ettiğiniz yemektir. Bu yemeği tercih ederken; tercih edebileceğiniz diğer beş altı çeşit yemekten vazgeçmiş olursunuz.
Bir kafeye gittiğinizde de yaşadığınız durum benzerdir. Bir içecek tercih ettiğinizde yedi sekiz içecekten vazgeçmiş olursunuz veya yazı yazmak için kalem kutusundan birini tercih ettiğinizde pek çok diğer kalemden vazgeçmek durumunda kalırsınız… Aslında yaptığımız her seçim aynı zamanda bir vazgeçiş anlamına da gelir.
Ötekinden beklentimiz, beklentilerimiz azaldıkça, onun yokluğuna alışır ve bu ayrılma/ayrışma süreci tamamlanma yoluna girer. Fakat ayrılma sürecinin tamamlanması her ne kadar ötekini unutmamızı sağlasa da aslında ne türde beklentilerimizin olduğu, hangi beklentilerimizin karşılanmadığını anlamadan sadece sonuca ulaşmış oluruz. Her sonuç sonuç olmadığı gibi sağlıklı bir zemini de içermeyebilir.
Vazgeçme süreci bir yas sürecidir, sorgulama, hesaplaşma, öfke, kendini ya da ötekini suçlama zaman zaman nefret fakat bunların yanında daha çok hafızamıza kazınmış güzel anılar, onu bir daha görememe ya da başka birine ait olma ihtimali bu süreci zorlaştırır.
Oysa ne kolay vazgeçmek ve kaçıp gitmek…
“Ne yapmayacağına karar vermek(vazgeçmek), ne yapacağına karar vermek kadar önemlidir.” Demiş Steve Jobs
“Kolay mıdır bir anda her şeyden vazgeçip gitmek, Yoksa her şeye rağmen gitmekten vazgeçip sevmek mi gerek?” Demiş Özdemir Asaf…
Vazgeçmek de mümkündü ama vazgeçmek ne mümkündü…
Velhasıl kelam ömür sonuna dek bu ikilem arasında denizin kumsala gidip geldiği gibi akıl yüreğin gider gelir iki arada bir derede. Artık yapacak bir şey kalmamıştır kaderine razı olur oturuşun bir kenara. Çünkü bir geç kalmışlığın içindesindir…
Dersin Vazgeçmeyeceğim. Bu kendine itiraftır…
Çünkü: Ailenden vazgeçmezsin. Evinden vazgeçmezsin, sevdandan vazgeçmezsin, sevmekten vazgeçemesin, ilkelerinden ise asla vazgeçmezsin ve en güzeli, en önemlisi vatanından vazgeçmezsin…
Evet karar verdim vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim. Vazgeçmeyeceğim! Bu sözüm adresini bilir… Üstüme kara topraklar dolsa asla vazgeçmem… Senden geçerim sevdamdan geçmem… Söz bir kez çıktı ağzımdan benim, bir kez evet dediysem ben, ‘ALLAH ŞAHİT VAZGEÇMEYECEĞİM…’
Sevin, sevilin, sevmek dünyadaki en büyük güzelliktir.
Hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun.
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
26 Haziran 2021
#öskurşun#