Dış güçler bizi bizle kırdıramadılar.
Şimdi de Arabın yalellisini ülkemize saldılar. Vatanımızda asimile oluyoruz galiba.
Kilis’te Türklerden fazla nüfusu olan Suriyeli Araplar başkaldırmışlar:
“Hükümetiniz bu toprakları bize verdi. Asıl siz terkedin topraklarımızı!” Diye…
Acep ne iştir bu?!
Eskiler her Arap yoldan geçince 13,5 der, kola çimdik atarlardı. Hala bilmem anlamını ve o çimdik yemeyi ve 13,5’u.
Araştırmacı Antalyalı Yazar M.Aslan Aksungur’un Dantelli Kutu, adlı kitabında şöyle yazıyor:
“Ne Arabın zekeri ne Şamın şekeri.”
Belki de o ırk çok eşli, çok çocuklu olduklarından türemiştir bu söylem.
Belki de Peygamberimizin, “Ben Arabım, ama Arap benden değildir, sözlerindendir, bilemiyoruz.
Tabi bu atasözün nereden günümüze kadar gelmiştir?
Tam açıklık getirilmemiş.
Zeker sözcüğü, er, güçlü, dayanıklı anlamında kullanılmış olarak düşünürsek, Arapların Türkleri Yemen çöllerinde arkadan vurduklarını, yüzlerce Mehmetçiğimizin o sarı çöllerde aç, susuz kaldıklarını, şehit düştüklerini okuduk tarih kitaplarında.
Türküler yakılmıştır.
“Burası Huştur, Yolu yokuştur. Giden gelmiyor. Acep ne iştir,” diye.
Huş, Yemen’de Türk Kalesine verilen bir addır.
Peki ne değişti?
Neyzen’in dediğine geldik öyle mi?
“Saz aynı saz, sadece tel değişti.
Yumruk aynı yumruk, sadece el değişti.”
Sahi ne değişti?
Hala da aynı tas aynı hamam misali, devran dönüyor. Yine aynı bataklığa takıldık kaldık.
Her gün şehit veriyoruz, o Arap diyarlarında.
Yukarıdaki ata söyleminin geliş öyküsü ekşi sözlükte yazılıdır. Ben açtım okudum.
Sizler de 2 farklı anlatımını oradan okuyabilirsiniz.
Emine Pişirenı





















