Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Asım SES

Varlığı Paylaşabilmeyi Becerememek

Asım SES Yazar Asım SES
19 Ekim 2014
Asım SES
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

O zamanlar tüketim bu kadar yaygın değildi. Zaten dışarıdan alınıp tüketilecek pek fazlaca da bir şey yoktu. Her evin yakınında bir “çevriği” vardı; evin kadını bu çevrikte salatalığını, kabağını, bezelyesini, fasulyesini, karalâhanasını, maydanozunu,  kinzilisini (kişniş, gürcü otu), pırasasını, soğanını, sarımsağını, gostilini (patates) pezüğünü (pazı)  vs. kendi ev ihtiyaçları için yetiştirirdi. Ahırda en az bir sağılan ineği olurdu; yoğurt, süt, ayran, tereyağı, çökelek, keş karasığır cinsi yerli inekten sağlanırdı. Pekmez dut ağacından, nerdeğini üzüm veya elmadan kaynatırdı. Ihlamurunu kendi toplar kurutur, asma yapraklarını kendi salamura ederdi. Baharla birlikte yörenin endemik otları olan sakarca, galdirik, gabalak, hoşgıran, taze ısırgan, melocan ucu vs. de sofralarda değişik tatlar için yer edinebilirdi. Hem ekmek ihtiyacı için hem de kışın malların beslenmesi için mısır tarlaları vardı. Mısır unundan ekmek yapıldığı gibi mutlaka fasulye, pancar (karalahana) yemeklerine katılır ayrı bir lezzet elde edilirdi.

Yörede hava koşulları nedeniyle yetiştirilmeyen domates, biber, patlıcan gibi sebzeler Çarşamba veya Bafra ovasından pazara getirilen sebzecilerden alınır; şeker, sıvı yağ, bulgur, pirinç ender olarak buğday unu, sabun bakkallardan alınan en önemli yiyecek ve ihtiyaç maddeleriydi. Deterjan çok sonraları 1970’lerden sonra bir daha çıkmamak üzere girmiştir evlere…

Geniş pekmez tavası, kazan, leğen, tencere, ibrik, bakraç, güğüm, tas, sahan, sini, sitil gibi en çok kullanılan mutfak gereçleri mutlaka bakırdan olur, yemek yapılanlar ve yenen tencere, tas, sahanlar kalaylatılırdı. 1970’lerin ortalarında kalay istemeyen alüminyum tencere, tabak, tas vs. mutfaklara girse de pekmez tavası, güğüm, kazanlar uzun süre bakır olma özelliğini korumuştu. Plastiği bilen yoktu desek yeridir o tarihlerde. Tarlada bağ-bahçede kullanılan kürek, dirgen, bel, balta, orak, girebi, kirinte, tırpan, nacak gibi el aletleri sıcak demir işi yapanlardan alınırdı. Bu aletlerde kaynak kullanılmazdı. Demircilerden gelen çekiç sesleri, körüğün harladığı meşe kömürünün kokusu unutulmazlarım arasındadır.

Tırmık meşe ağacından yapılır, dibek karaağaçtan oyulur, mısır koçanı dövülen çit avu (mor ormangülü) dallarından örülürdü. Çalı süpürgesi dağ çileği (çalı çileği) çalılarından, ev süpürgesi zalıttan (süpürge darısı) sarılırdı. Şelek (hey de derdik), sepet ve gıdıklar (küçük sepet) ham fındık ağacından çıkarılan şeritlerden örülürdü. Tahta harman küreği kızılağaçtan yontulurdu. Kirman, tahta kaçık ve kepçe, darı çivisi, saplık hepsi ağaçtan yapılırdı.

Bizim köy kuş uçuşu Karadeniz’e en fazla 8-10 km olsa da, rakımı 550 civarındadır. Onun için her meyve sebze sahil kesimine göre 10-15 gün sonra olur. Köyün eskiden ormanı olup sonradan devletin el koyduğu Sayacabaşı’nın rakımı 700 civarına yükselmekte, orada sebze meyve ise bizden 8-10 gün sonra olgunlaşmaktadır. Yörede rençperlik genellikle Nisan sonu Mayıs başlardı. Çevriğe diklen ürünlerden önce, Haziran ortalarına doğru bezelyeler olur, ardından pırasa sökülürdü. Bezelyeler genellikle taze tüketilir, pırasalardan ise turşu kurulurdu. Havalar kurak gitmezse, dikilen diğer sebzeler Temmuz ortalarından sonra büyür veya ürün vermeye başlardı. Bahar endemikleri de kaybolduğundan veya kartlaştığından, arada bir 20-25 günlük zefillik dönemi olur. Allahtan bu dönem 2 yıllık bir bitki olup yaz kış yenebilen karalahana ve kıştan kalan kuruluk ve turşularla geçiştirilir, diğer sebze ihtiyaçları dışarıdan sağlanırdı. Köyün en bereketli dönemi Temmuz sonu ve Ağustos aylarıydı. Karalahanadan sonra en çok yetiştirilip tüketilen sebze fasulyeydi. O zamanlar fasulye çeşidi de çok fazlaydı; beyazı, yeşili, sarısı, kırmızı alacalısı, enlisi, uzunu çeşit çeşit mısır tarlalarında mısıra sarılır uzarlardı. Kış için fasulye yaş iken kurutulur (kıyma veya doğrama şeklinde) ve turşusu yapılırdı. Tarlada kalanlar ise tane olarak (genelde barbunya fasulye tanesi olurdu) mısırlar biçildikten sonra toplanırdı. Yetiştirilen ürünlerin hemen hemen hepsi aile öz tüketimi içindi. Her şey bilek gücüyle üretiliyordu ve verim dış pazara ürün sunamayacak kadar düşüktü.

Yaz kış tüketilmek üzere yetişen her şeyin turşusu kurulurdu. Karalahana, fasulye, kiraz, taflan, pırasa, galdirik en çok tüketilen turşulardı. Eskiden erişkin adam beline gelen küplere kurulurdu turşular. Küplerin ağız kısmı daha dayanıklı olsun diye olsa gerek karasakızla kaplanır, çatlayan veya sızdıran yerlerde karasakızla tamir edilirdi. Çünkü toprak küplerde dışarıdan alınırdı, dayanabildiği kadar kullanılırdı. Sonra plastikler köye girmeye başlayınca büyük plastik bidonlar küplerin yerini almaya başladı, eski turşu tatları bozuldu…

Yöre ikinci Dünya savaşından sonra yapılan Samsun-Trabzon karayolu ile Anadolu’ya bağlanabilmiştir. Bu döneme kadar ulaşım sadece deniz yoluyla yapılabiliyormuş; haliyle hem sosyal hem ticari olarak içine kapanık bir bölge olarak kalmış uzun yıllar. Bu coğrafi nedenlerle zorunlu içe kapanıklık nedeniyle yokluğu ve yoksulluğu birlikte yaşamış yöre insanı… Öyle zengin ile yoksul arasında günlük yaşamda pek bir fark göze çarpmıyordu 1970’lerin ortalarına kadar. Zenginin toprağı belki fazlaydı ama fındığını toplayabilmek için, mısır tarlasını ekip biçebilmek için fakirin emeğine muhtaçtı. Her fakirinde aslında kendini doyuracak, ele güne avuç açmayacağı bir fındıklığı ve tarlası vardı. Büyük arazi sahiplerinden de gündelik geliri odlumu fark bir nebze kapanıyordu. En önemli fark neydi biliyor musunuz? Varsıl ile yoksul arasındaki özgüven farkı ve at farkı idi… Fakir olan köylü yıl 12 ay, sadece yük taşıma gücünden faydalanacağı atı besleyemiyordu. At hayvanı nazlı, bakımı külfetli bir hayvandı.

Bir de zenginin kıyılığı, çarşılığı olurdu kasketinden ceketine, yeleğinden iskarpinine kadar, o kadar işte… Günlük yaşamda aralarında bir fark yoktu. Ve kadınlar arasında iyi yama yapmak maharet olarak görülürdü. Ahşap evlerinde kullanılan eşyalarda da göze batacak bir varsıllık farkı olmazdı, aşağı yukarı aynıydı. Belki bir iki ahşap sandalye olurdu zenginin evinde o kadar… Çoğu evde masa da yoktu, çünkü yemekler yer sofrasında, sini üzerinde ve aynı kaptan yenirdi. Tasa veya tabağa ilk kaşığı evin büyüğü daldırırdı. Sofrada konuşmak pek hoş görülmezdi; kalaylı bakır taslara veya derin sahanlara değen metal kaşıkların bir birini takip eden metal sesleri de unutamadıklarım arasındadır.

Çok fakirin evinde kandil, orta hallinin evinde gaz lambası, varsılın evinde de lüks lambası yanardı, ama o da her zaman değil, misafir geldiğinde… Düğün davetlerde bu lüks lambası ev ev dolaşırdı, köyün varsıllarında da öyle kibir, nekeslik, büyüklenme pek olmazdı… Köylük yerde, sonuçta herkes bir birine bir şekilde akrabaydı…

Her şey 1970’lerden sonra değişmeye başladı. Almanya’ya ve İstanbul’a göçler sonucu köyün caburları paralandı, parladı. Toprak sahibi olmak zenginlik değildi artık. Zengin şehrin nimetlerinden faydalanıp, şehirde tüketendi; asfalt yola ayak basandı… Henüz şehirli gibi tüketemese de görendi, bilendi, anlatandı farklılıkları…

Alüminyum kaplar girdi 1970’lerin sonlarında köylere, elektrik girdi, plastik girdi… Bakır kaplar satıldı hurda fiyatına, kalaycılar kapandı… Tüplü üç gözlü ocaklar girdi evlere, evlerdeki ocaklıklar yıkıldı, sacayakları senede üç beş kullanılır oldu… Fındık patozları için yollar açıldı her evin harmanına, atlar satıldı… Toprak da olsa köy yollarında minibüsler çalışmaya başladı, poşet çantalarla taşınır oldu sebze, çay-şeker, bulgur… Heybeleri güveler kesti… Televizyon girdi evler, Dallas dizisine yetişmek için en hızlı imamın arkasında saf tuttu köyün bir yarısı… Lakaplar kusurlardan veya yeteneklerden değil dizilerden esinlenir olmuştu artık. Ceyar, Kuliç, Gargamel vs…

Bir zamanlar yokluğu paylaşıyorlardı insanlarımız ve daha mutluydular… Daha sonra varlığı gördüler ama mutlu olamadılar… Çünkü varlığı nasıl paylaşacaklarını bilemiyorlardı… Şimdi torunlar var artık boylu poslu, evli barklı… Yokluğu bilmedikleri gibi varlığın da ne demek olduğunu bilmiyorlar… Tüketiyorlar tüketiyorlar, tükettikçe de mutsuzlaşıyorlar nedense… 18.10.2014

 

Paylaş
Etiketler: gıdaTarlada bağ-bahçedetüketimzamanlar
Önceki Yazı

Şeytanın Dostları Kan İstiyor…

Sonraki Yazı

İŞİD-DAİŞ, Kürdleri İslam’dan Soğutma Projesidir.

Asım SES

Asım SES

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Asım SES

Etnik Ve Cihatçı Terör Demokrasinin Yüreğini Hedefliyoır

24 Mart 2016
5k
Asım SES

Siyaset Konuşmaları Birinci Toplantısı Gerçekleşti

18 Mart 2016
5k
Asım SES

Oporotnist Demokrasi Lanetlesi Terör Üzerine

15 Mart 2016
5k
Asım SES

Dava Adamı-Devletin Adamı-Devlet Adamı-Davanın Adamı

04 Haziran 2015
5k
Sonraki Yazı

İŞİD-DAİŞ, Kürdleri İslam’dan Soğutma Projesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap