1/2
Memleketimden İnsan Manzaraları: 511
VAR MI BİZDEN
DAHA İYİ YAPAN BU İŞİ?
Başımız ağrıyor, doktora gidiyoruz; karnımız ağrıyor, doktora… Burnumuz kanadı doktora, parmağımız incindi, doktora… Sonra da, “Hastanelerden randevu alamıyoruz. Gidince her yer ana baba günü… Doktoru görmek için çoğu zaman üç ay bekliyoruz; görmek kısmet olunca üç dakika…” diye yakınıyoruz.
Çocukluğumuz ve gençliğimiz bugünlerdeki kadar sıkıntılı değildi. Başımız ağrıyınca Arapça dua okuyup üfleyen “Hoca”ya gittik; karnımız ağrıyınca nane ve kekik suyu içtik.
Tamam, tamam da sözgelişi sıtma gibi önemli hastalıklara yakalanınca mı ne yaptık?
Bu sorunun yanıtını Zor Olanı Başarmak(*) adlı kitabın yazarı Dicle İlköğretmen Okulu mezunu öğretmen Süleyman Demirkol veriyor; bu eserinde:
Diyarbakır’ın Çermik ilçesinin Tilender köyünde henüz beş, altı yaşlarındadır Süleyman. Aylardan mayıs… Kuzularını otlatırken kırlarda, hava da gayet güzel ve sıcacıkken üşümeye başlamasın mı birden! Biraz sonra da ter basar vücudunu tümden. Canı çekilmiş gibi olup ayakta duracak hali kalmaz. Zor atar kendini eve.
Bir titreme, bir üşüme… İki yorgan atarlar da üstüne, zangır zangır titrer yine. Derken ninesi gelir bahçeden. Sevgili torununun halini görünce, “Eyvah! Oğlan sıtmaya yakalanmış.” deyip koyar teşhisini hemen.
Hiç vakit geçirmeden doktora, hastaneye götürecek sanırız; değil mi?
Hangi doktora, hangi hastaneye!.. “Sıtma Çeşmesi” durup dururken köyün yakınında, doktora ne gerek var, hastaneye ne gerek!.. En iyisi özetleyivereyim; ben size:
Nine bindirdiği gibi eşeğe torununu, yaklaşık 15 dakika uzaklıktaki çeşmeye götürür hemen. Varınca oraya eşekten indirip çıkarır giysilerini çocuğun. Üşüdüğü için titremektedir torun ama aldırmaz nine ona. Bir taşa oturtup başlar buz gibi suları başından aşağı dökmeye. Süleyman ağladıkça o döker. Israrla döker. Bir süre sonra yeter diye düşünüp kurulayarak giydirir torununu. Biraz dinlenirler orada. Bir de bakar ki Süleyman, üşümesi de geçer; titremesi, terlemesi de… Torununun iyileştiğini gören nine, memnun olarak koynundan bir yumurta çıkarıp yalaktaki suya bırakır.
“Neden oraya bıraktın yumurtayı?” diye sorunca torun, “Birileri gelip yumurtayı görünce alsın, o da memnun olsun; dua etsin diye.” der. Ninenin teşekkürüdür bu. Çam sakızı çoban armağanı… Doktora, hastaneye, reçeteye, eczaneye, ilaca ne gerek varmış!
Bir daha sıtmaya yakalanmaz Süleyman. Yakalansa ne olacak ki, çeşme akıp duruyor orada. Üzerinde durup düşünülmesi, araştırma yapılması gereken bir konu değil mi bu?
2/2
Çok kırgın, dahası kızgın ve dargınım şu gâvurlara! Onca yıllar geçmiş aradan, “Sıtma Çeşmesi”ni bile keşfedememişler hâlâ! Yazık, çok yazık onlara!
Yazarımız Süleyman Demirkol, birçok gerçeği dile getirmiş; Zor Olanı Başarmak adlı yapıtında. İşte onlardan biri daha:
Sakızburnu köyünün yakınlarından Hamok çayı akarmış. Yaz gelince suyu azaldığı için irili ufaklı göletler oluşurmuş; çay yatağında. Ve bu göletlerden çok lezzetli alabalık avlanırmış; 1960’lı yıllarda. “Bugün ne durumdadır?” diye merak ederseniz, yazarı dinleyelim:
“Bugün Hamok çayında balık nâmına bir şey yok. Çünkü bilinçsizce avlanıldı. Her önüne gelen birkaç balık alacağım diye göletlerin içinde rastgele dinamit patlattı. Ne kadar küçük büyük balık varsa hepsi öldü. Bu yetmiyormuş gibi suyun akış kısmına sütü zehirli olan şirtahlık otunu kırıp karıştırdılar. Su zehirlendiği için balıklar da tümden zehirlenip yok oldu. Böylece balık katliamı sonucu çayda balık kalmadı.
Şimdi millet balık yemeye hasret!..”
Nasrettin Hoca’mız gülüp geçelim diye değil, düşünelim de bindiğimiz dalı kesip yanlış işler yaparak kendi kendimize zarar vermeyelim diye anlatmış; o güzel öyküyü ama nerde bizde o kafa!
Yalnızca balık konusunda değil eğitimde, hukukta, sağlıkta, ekonomide, ticarette, turizimde, kentleşmede bindiğimiz dalları kesmeye devam ediyoruz hâlâ.
Var mı bizden daha iyi yapan bu işi?
—————————————————————————
(*) Zor Olanı Başarmak (Anılar-Kültür-Hikâyeler), Süleyman Demirkol,
Kent Işıkları Park Ajans Yay. Fatih/İstanbul, 2. Baskı, 2023, info@nubihar.com
Hüseyin Erkan
0535 371 74 84
huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr























