Vahiyle hayatı inşa etmek istiyorsanız kum tepelerinden inin!
“Allah rızık bakımından kiminizi kiminizden zengin kıldı. Oysa zenginler mallarını “arada fark kalmaz, eşit hale geliriz” diye yanındakilerle paylaşmıyorlar. Allahın nimeti nim’i inkâr ediyor bunlar.” (Nahl 71)Allah böyle diyerek bu üstünlüğün kendilerine verilmesinin ve gerçek manada amacının, insani erdem vesilesiyle ortaya bir örneklik koyarak, kendi içinden gelerek, rızkını yoksullarla paylaşarak Allah katında eşit hale gelmelerini sağlamaktır. Ama siz nedense Musa (s) kavmi gibi size söylemek isteneni karikatürize ederek, inek hikâyesine döndürmenin mücadelesini veriyorsunuz. Ama ayetlerle aşikâr olan tüm mesajlara rağmen bizim ağabeyler her nedense bu ayetlerin kimini Yahudilere, kimini Hıristiyanlara diyerek, hiç üzerlerine almazlar. Kur’ani olan mesajların hayati öneme sahip kritik ayetleri her nedense Müslümanlar için değil de bu kesimler için indiğini iddia eden İslamcı ağabeyler yoksullarla eşit hale gelmeyi gururlarına yediremiyorlar… Aslında bu Allah’tan gelen bir üstünlük değildir. İnsanların benciliklerinden kaynaklanan adaletsizce mal/mülk edinme ve onunla övünmek hastalığıdır. Ama Allah bile bu mesajı o kadar incelikle gönderirken insanların onun adına kabalaşmaları hayret vericidir…
Son olarak; eğer gerçekten hayatınızı vahiyle inşa etmek istiyorsanız içinde bulunduğunuz hayat standartlarınızı terk etmelisiniz. Masa başlarında Kürt sorununu, İslam kardeşliğini, vahiyle inşayı yazmak yerine, bizzat bu söylemin örnekliğini ortaya koyarak ve toplumun içinde bulunduğu sorunlara, toplumun içine girerek doğru bir analiz yapabilir ve gerçek İslami kimlik ortaya koyabilirsiniz. Masa başlarında, dernek odalarında, konferans salonlarında, kitap sayfalarında hayat vahiyle inşa edilmiyor beyler. Artık bu gerçekleri görseniz iyi olur yoksa yok olanlar gibi sizde gün gelir yok olursunuz
iSLAMCI ENTELEKTÜEL AĞABEYLERE SORULAR:
1- Siz hiç tinerci bir çocuğun dünyasına indiniz mi? Onların niçin tinerci oldukları noktasında kafa konforunuzu bozup araştırdınız mı? Onlarla köprü altlarında iftarlarınızı açtınız mı?
2- Siz hiç Abdestsiz ve Abdestli kapitalistler tarafından kaderci anlayışınızın getirdiği sonuç itibari ile yoksulluğa mahkûm edilen yoksulların dünyasına indiniz mi? Onların niçin yoksul bırakıldıklarını kafa konforunuzu bozup araştırdınız mı?
3- Siz hiç borç altında inleyen, borçlarından dolayı evine, iş yerine icra gelen ve bu sebeple ailesi param parça olan insanların dünyasına indiniz mi? Onların sorunlarını çözmek için hayat standartlarınızdan ödün verdiniz mi?
4- Siz hiç yetimleri olan dul kadınların dünyasına indiniz mi? Onların çektikleri acıları, sıkıntıları hiç paylaştınız mı?
5- Siz hiç çocukları haksızca öldürülen Kürt anneler ve babaların dünyasına indiniz mi? Onların acılarını kendi acılarınız olarak gördünüz mü?
6- Siz hiç faili meçhulleri olan ailelerin dünyasına indiniz mi? Onlarla empati kurdunuz mu?
7- Siz hiç dağa çıkan Kürt gençlerinin dünyasına indiniz mi? Onların neden dağa çıkarak gençliklerini dağlarda, bayırlarda yok ettiklerini düşündünüz mü?
8- Sahi Siz hiç Ceylan Önkol’un, Şerzan Kurt’un ailesine gittiniz mi? Onlara sol örgütler tarafından cezaevlerinden yüzlerce mektup gönderilmiş ama sizde teselli adına bir cümlelik bir mektup bile yok bunu hiç düşündünüz mü?
Bırakın artık TV ekranlarında, kitap sayfalarında vahiyle hayatı inşa etmeyi. Bulunduğunuz Kafdağı’ndan aşağı inin, kum zerrelerine karışın. halkla eşitlenin, bir olun. Lafla peynir gemisi yürümüyor artık ağabeyler. Kafa konforunuz bozuldu ve çok yakın tarihte de hayat konforunuz bozulacak. Siz bunu beklemeden sokağa, caddeye inseniz sizin için çok erdemli bir davranış olacaktır…
Selam ve dua ile…
