Üzüm bağlarıyla acıklı dönemimiz, bir yıl önce başladı. Bundan önceki bağ bozumu yıllarında, tüm üreticiler bir araya gelir. Kurban kesilir, yemek yenir, eğlence yapılırdı. O gün adeta bir bayram şenliği yaşanırdı.
Şenlikten sonra, çoğu zaman imece usulü, üzüm bağlarına girilir ve toplama işlemine başlanırdı. Hasattan sonra üzümümüz, değerinin çok üstünde alıcı bulurdu. Böylece emek verenler olarak, geçimimizi sağlardık.
Geçen yıldan bu yana, neşemiz kaçtı. “Aşığın sazının akort tutmaması gibi ürünümüzün istikrarı bozuldu.”
Bir yıldan beri doğru dürüst alıcı bulamıyoruz. Bulsak da ederine satamıyoruz. İçimiz sıkıntıdan karıncalanıyor. Bu da mı başımıza gelecekti. Denecek kadar sıkıntılı birçok olayla, karşı karşıya bırakıldık. Yaşadıklarımıza bir de girdi maliyetlerinin yüksekliği eklenince, sonuçta neye satarsak satalım, yine de artık zarar ediyoruz.
Üreticiler olarak Muhtar ile bir araya geldik. Gelişmeleri değerlendirdik. Bazı kontrol elemanları bir anda ortaya çıktılar. Muhtar bu elemanları “Beyinleri pansuman ile sarılmış” diye görüş belirtti.
Muhtarla düşündüklerimiz, üreticiye de anlatılacaktı. Muhtar başımda bir tek tel saç kalmadı. Çile üzerine çile çekiyorum. Buna rağmen yöneticilerin yanlış kararlarına yem olamayız, dedi.
Temsilcilerimiz gerekli mercilere baş vurdu. Çıkacak sonuçlara göre tavrımızı belirleyeceğiz. Muhtar bu akşam üreticileri toplayalım ve olanları anlatalım, dedi. Çünkü bu sene ürettiğimizden bekleneni alamazsak, bağlarımızı bozmak zorunda kalırız, dedi.
Köyümüzde kurt ile koyun yan yanaydı. Şimdi bırak kurt ile koyunu, at ile arpa kavga eder hâle geldi. Yazık oluyor, insanımızı bedbaht etmeye kimsenin hakkı yoktu. Eş dost kayırma ve yandaş yaratma adına Ülke insanını ateşe atmanın ne alemi vardı.
Muhtar geçen yıl başımızın çaresine borç harç baktık. Bu yıl, bankalar da kredi vermez. Verseler de faizler çok yüksek. Bu durumda açlığa mahkûm olacağız, demektir.
Baş kahramanımız çavuş üzümünü bağ bozumundan önce dalında satardık. İhraç edilir, büyük şehirlerde alıcı bulurdu. Bu yıl alıcıyı bırak, soran yok. O halde başka ekim alanlarına döneceğiz. Yoksa köylü yolda isteyecektir. Duyduklarımıza inanmıyoruz ama ateş olmayan yerden duman tütmez, denir.
Böcekler gibi başkalaşım da geçiremiyoruz. Yüzyılların Anadolu köylüsü, üreticisi ve çalışanı olarak, emeğimizi heba edenlere soruyoruz. Ne kadar daha sürüneceğiz? Yalnız üzüm mü sürünüyor, tütün, fındık, şeker pancarı, narenciye, bakliyat, patates ve soğan da zor günler geçiriyor. Kendine yeten Ülke durumundan nerelere düştük.
Köylünün üretimi baykuşlara yem olurken, kısmetleri de ayaklarına gidiyor.
Üretimimiz daha teknik, kaliteli ve yüksek rekolteye amaçlanması gerekirken, bir yerlerde oyalanıyoruz.
İki arkadaşın aldığı teknik bilgilere göre, üretim yapıyor. Bu yıl ürün durumuna bakacağız. Bizim de ona göre hareket etmesi söz konusu olacaktır.
Akşam bir araya gelip bazı olayları değerlendireceğiz. Çıkacak duruma göre önlemimizi alacağız.
Hasan TANRIVERDİ





















