Sorgulama kültürü gelişmemiş ülkelerde liderler, söylemlerinde özenli ve seçici olma ihtiyacı duymazlar. Çünkü, “Hafız-ı beşer nisyan ile malûldur – insan unutma özürlüdür” deyiminin ne işe yaradığını en iyi onlar bilirler., Nasıl olsa, üç beş zaman sonra, o sözlerin hatırlayanı bile olmaz diye düşünürler.
Haksız da değiller. Yaşamımızın içine girmiş günlük onlarca örnek. Kirlenmiş Türk siyasetinin son yıllardaki en güvenceli sığınağı olmuştur bu beşer hafızasının arazı. “Salla gitsin, gerisini merak etme sen!”
Üç para ucuza, iki baş soğan, yarım okka ıspanak kapmak için kuyrukta saatlerdir bekleyen vatandaşa bu durumu “Bolluk kuyruğu” diye yutturabiliyorsan, kıtlığı ve nedenini ayrıca anlatmaya ne hacet!… Ayrıca Damat Bey’in düşündüğü “Ay’a dört şeritli yol yaptık desek, seçmenimiz inanır” tevatürüne ne hacet!…
Söyleyen dil pervasız, dinleyen beyin prangalı adeta!… Cennet beratı seçim nutukları iine girmişken, bir tek izanlı beyin, bunun ortaçağ artığı olduğunu bile söyleyemiyor dinleyenler arasında.
Bir efsunlu gizli güç esir alınmış ki beyinler, izanlar, akıllar, vicdanlar… Ayni paragraf içindeki çelişkiler bile sorgulanmıyor… “Hiç birşey olmasa bile, kesinlikle bir şeyler oldu!” sözü Türk siyasetinin bu dönemini anlatmak için kötü bir örnek olarak geçmiştir tarihe.
Akıl ve irade prangalıdır ama “ileri demokrasi adına” alkış için eller özgürdür.
*
Beşer hafızası unutma özürlüyse de; arada bir geçmişi hatırlayan bozguncular(?) da çıkmıyor değil… Üstelik hatırlamakla kalmayıp sorguluyorlar da… Bu da “cahil halkın ferasetine güvenip” alkış bekleyenleri çileden çıkarıyor. Örnek mi?
Partili Cumhurbaşk. Erdoğan’ın 11 Ocak 2018 tarihinde 43. mutad muhtarlar toplantısına uzanıp hayalindeki düşmanlara ne söylediklerine bakalım bir:
“Karşınızda ne Osmanlı’nın hasta adamı, ne Cumhuriyetin çömez devleti, ne 1970’lerin, 1990’ların güçsüz ülkesi var.”
Sözün, geçmişi küçümseyerek kendi dönemine güçlülük vurgusu yapmak adına söylendiği ortada… Buna dair itirazlarımızı alt satırlara erteleyerek devam edelim:
Yani’si şu Partili Cumhurbaşkanı. Erdoğan’ın: Kendi dönemi olmasaymış… “Vah ki vah’mış” ülkenin hali. İyi ki kendi dönemi olmuş da ülke, içerde ilerleme, kalkınma, adalet demokrasi, refah dışarıda saygınlık görmüş…
Osmanlı’nın Hasta Adam’ı değiliz, Cumhuriyetin Çömezi de değiliz, 70’lerin güçsüz ülkesi de değiliz… Bu söyleme göre, bu gücümüzle kimse bize yan bakamaz!… Öyle değil mi?
Peki öyleyse, sormazlar mı be adam!.. İçerde ve dışarıda bunca güçlü ülkede “Beka” sorunu neyin nesi?. Aradan; kaç zaman geçti de, ne oldu da – üstelik dönem hala senin dönemin- ülkede birden bire beka sorunu hortlayıverdi? Soru basit:
Güçlü devletin beka sorunu olur mu?..
*
Ey akıl!… Bari şimdi sorgula!… De ki;
Oy karşılığı Cennet beratı ile beka sorunu ayni ana denk gelmişse; bir başka bir iş var bu beka sorununun altında!… (Devamı gelecek)
21 Nisan 2019
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ