Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Selami Saygın

TÜSİAD Cumhuriyeti

Selami SAYGIN Yazar Selami SAYGIN
20 Ocak 2011
Selami Saygın
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Bazı kimseler nedense Türkiye ile Avrupa Tarihinde olup bitenleri karşılaştırmayı çokça yapıyor. Avrupa’da Coğrafya Keşiflerinden sonra güçlenen Burjuva Sınıfı bütün siyasi ve sosyal gelişmelere öncülük ettiğinden, Türkiye’de de aynı durumun olacağını, Burjuva sınıfının karşılığı saydıkları ve orta sınıf dedikleri girişimcilerin eliyle siyasi ve sosyal değişimlerin olacağı görüşündedirler.

Sosyal olaylar sadece ülkeden ülkeye değil, bir ülkede bir zaman içinde olup bitenler ile başka bir zaman içinde olup bitenler arasında bile ciddi farklılıklar gözlenirken Avrupa’da Burjuva sınıfı öncülüğünde 16. ve 17. yüzyıllardaki gelişmelerin Türkiye’de de tekrarlanabileceğini beklemek için her şeyden önce Avrupa tarihinde ki o gelişmeleri hazırlayan nedenleri dikkate almamak olacaktır.

Avrupa toplumları sınıflı birer topluluktu. Sınıflar arasında ciddi sorunlar ve çatışmalar vardı. Bir sınıfın hakları ancak diğerinin elindekilerinin ya tümüyle ya da kısmen alınması ile mümkün olabilmişti. Bu yüzden Avrupa Tarihi aynı zamanda bir sınıflar arası mücadeleler tarihidir. Zaten Karl Marks’ta görüşlerini bu çatışma üzerine bina etmiş değil miydi?
Türkiye’de zengin-yoksul, şehirli-köylü ayırımı olmuş ise de hatta çok eski devirlerde göçebe olanlar ile yerleşik olanların ciddi sorunları olmuş ise de bütün bunlar Avrupa’da görüldüğü türden bir sınıf çatışmasına yol açmamıştır. Çünkü Avrupa’da sosyal sınıf farklılığına göre oluşan sınıf hukuku ve buna göre düzenlenmiş bir siyasi idari yapıda vardı. Oysa benzeri durum Türkiye tarihinde gözlenmemiştir.

Ortaçağdan başlayarak en nemli mülkiyet aracı sayılan toprak zaten devletin (miri arazi) idi. Toprağın devlete ait olması o dönemde toprak mülkiyetine dayalı ciddi bir sermaye oluşumunu da engellemişti. Üstelik Coğrafya keşifleri sonrasında Avrupalı aç göz burjuva sınıfının öncülük ettiği bir sömürgeleştirme faaliyeti yoluyla da bir sermaye birikimi yaşanmamıştı. Ortaçağ Türkiye’sinde Burjuva sınıfının karşılığı sayılabilecek esnaf ve sanatkar grubu nihayet küçük üretici sınıfı idi. Ahi Ocağı örgütlenmesi içinde gözlenen esnaf grubu bir üretici sınıfı durumundaydı.
Kapitülasyonlarla birlikte bu esnaf düzeni bozuldu. Elle üretilen, daha pahalıya daha uzun sürede imal edilen mallar,

Avrupa’dan gelen daha ucuz ve daha kaliteli mallar karşısında tutunamadı. Esnaf sınıfı giderek yok oldu. Buna karşılık Avrupalı fabrikaların bayileri yerli Rum ve Ermeni gibi Hıristiyanlardan seçildi. Kapitülasyonlarla her türlü hukuki ve siyasi korunma zırhına sahip oldular. Müslüman halk fakirleştikçe gayrimüslimler inanılmaz sermaye biriktirdiler. Müslüman çoğunluğun aç ve naçarlığı onların zenginleşmesini daha da arttırmıştı.

Böyle bir hengamede Osmanlılar tasfiye oldu. Gayrimüslim azınlık ta neredeyse tümüyle Türkiye’den gitti, gönderildi. Türkiye halkı tek dilli değil ama tek dinli bir toplum halini aldı. Girişimci sınıf çok az ve etkisizdi. İTC döneminden başlayarak Ermeni ve Rum tüccarların yerini Müslümanların alması devletçe desteklendi. Yine de Müslümanların bu alanda başarılı olabilmesi için Avrupa ülkeleri ile ticari ve sosyal bağları olan Yahudiler ön plana çıkarıldı. İTC döneminden itibaren Yahudi tüccarlar Türkiye’de her zaman destek, teşvik ve koruma gördüler. Onların yanında devletçe Türk asıllı bir tüccar sınıfı geliştirilmeye çalışıldı.

Koç ailesi bu bakımdan devlet eliyle zenginleştirilen ailelerin çarpıcı bir örneğidir. Uzun yıllar Türkiye’de kapalı ekonomi adı verilen bir model uygulandı. İşçi ücretleri çok ucuzdu. Girişimci için gerekli olan krediler, devlet bankalarından oldukça düşük bir faiz oranıyla veriliyordu. Yüksek gümrük tarifeleri nedeniyle dışardan rakip ürünlerin içeriye girmesi engelleniyordu. Devlet bütün bu kalemlerdeki uygulamaları ile, Koç, Sabancı, Eczacıbaşı vb. aileleri korudu kolladı, büyük sermaye sahibi olmalarını sağladı.

Avrupa’da ticaret erbabı siyasi iktidarla mücadele ederek büyümüş ve ona rağmen kendini güçlendirmiştir. Zaten bu yüzden Avrupa’da girişimci sınıfı değişimden yana olmuştur. Değişime öncülük etmiştir. Türkiye’de ise girişimci sınıfı varlığını rejime rağmen değil rejim sayesinde elde etmiştir. Bu yüzden olmalı sermayedar çevreler, Türkiye’de siyasi alanlarda son derece tutucudurlar. Büyük çoğunluğu Kemalist’tir, CHP’lidir. CHP’nin görüşlerine son derece sadıktırlar. Tek parti dönemini bir asrı saadet gibi yad ederler.

Koç ailesi özellikle Rahmi Koç dikkat çeken bir misaldir. Siyasi anlamda çok tutucudur. İslam’ın muhalifi olarak bilinir. Patrik Bartelemous’un çok yakın dostudur. Türkiye için “irtica” dediği gelişmenin bir tehdit olduğu iddiasınadır. Kapitülasyon düzeniyle büyütülen gayrimüslim sermayedarların örnek bir mirasçısıdır. Halka yabancı ve halkın değerlerini kerih gördüğünü belli etmekten kaçınmaz.

Ancak zamanın ilerlemesi, şartların değişmeye başlaması Türkiye’de büyük sermaye çevresini yeni arayışlara itmiştir. Bu arayışların sonunda 1970’lerde TÜSİAD kurulmuştur. Kırk yıllık geçmişine rağmen üye sayısı hala 500’ü geçmemiştir. TÜSİAD sayısı 400 civarındaki üyeden oluşan bir dernektir. Ancak kamuoyunda işgal ettiği yer itibarı ile halkın çoğunluğu gibidirler. Sahip oldukları medya organları, bankaları aracılığı ile büyük bir güç haline gelmişlerdir. Bu güçlerini de demokratik gelişmelere öncülük etmek için değil daha çok o gelişmeleri engellemek için kullanmaktadırlar.

Son kırk yıllık Türkiye tarihinde halk giderek yoksullaşmıştır. Gelen bütün hükümetler halka yeni kemer sıkma müjdeleri ile gelmiştir. Ama TÜSİAD çevresi son kırk yılda inanılmaz oranda varlığını milyon kere katlayarak büyütmüştür. Normalde bir ülkede ekonomi iyi değilse bundan en çok sermaye sahiplerinin zarar görmesi kaçınılmaz iken Türkiye’de tersi olmuş, ekonomi bozuldukça, halkın fakirlik oranı arttıkça büyük sermaye mal varlığını büyütmüştür. Bu yüzden olmalı ki, TÜSİAD çevresi kendisini büyüten şartların değişmesini istemez ve bu manada son derece tutucudur.

Oysa aynı çevrenin bir kutsala bağlı olduğu görülmüş duyulmuş değildir. Tek kutsalı kendi sermayesini arttırmaktır.
Ancak son kırk yıldır gelen bütün hükümetler döneminde, bütün krizlerde adına reform dedikleri bütün paketlerin ilk önceliği TÜSİAD’ın isteklerine göre ayarlanmaktadır. Artık TÜSİAD giderek Türkiye’nin bir çeşit jürisi durumuna gelmiştir. Seçim öncesinde siyasi parti liderleri gidip önce onlara kendilerini beğendirmeye çalışırlar. Onlardan aldıkları icazet, AB ve ABD’deki icazetlerin de kapısını aralamaktadır. Osmanlı döneminde Avrupa sömürgeciliğinin uzantısı durumundaki Galata Bankerlerinin yerini günümüzde TÜSİAD almıştır. Türkiye giderek, TÜSİAD’ın özel bir mülkü haline dönüşmektedir. Hemen her alanda hazırladıkları raporlar ile, ellerindeki medya ile hükümetleri baskı altına alarak kendi görüşlerini dikte etmeye çalışmaktadırlar. Türkiye giderek daha çok bir TÜSİAD Cumhuriyeti halini almaktadır.

Bütün bunlara rağmen TÜSİAD çevresinin, Türkiye’yi ne kadar önemsediği de kuşkuludur. Neredeyse özel mülkleri haline dönüştürdükleri Türkiye’ye karşı asla bir minnette duymazlar. Aksine Türkiye’nin, bütün halkın kendilerine minnet duymasını beklerler. Bu manada beğenilmek alkışlanmak en büyük zaaflarıdır. TÜSİAD Başkanı Bayanın gittiği Diyarbakır’da PKK’lılarla halay çekmesi yalnızca bir oyun merakı ile açıklanamaz. Türkiye’ye karşı bir bağlılık duygusunun yokluğu olayı daha çok açıklayıcı özelliktedir.

TÜSİAD karşı olduğu AKP döneminden en büyük karını elde etmiştir. AKP, halkın neredeyse tamamına ekonomik bakımdan sabır tavsiye eder, yerinde saydırırken, TÜSİAD’ın mal varlığını milyon kere katlayacağı bir ortamı devam ettirmiştir. Bu yüzden Türkiye bu gün daha çok TÜSİAD Cumhuriyeti özelliğine sahiptir.

Türkiye’de sermaye sınıfından, sosyal ve siyasi değişimlere öncülü etmesini beklemek boş bir hayaldir. Varlığını mevcut duruma (Statükoya) borçlu olanlar niçin bu durumu değiştirsin? Türkiye’nin geleceğini bu yüzden orta sınıfın güçlenmesinde görenler, Avrupa tarihi ile karşılaştırma yapanlar yersiz iyimserlik içindedirler.

Paylaş
Etiketler: akpsosyal ve siyasi değişimlereTürkiye’nin geleceğiTÜSİAD Cumhuriyeti
Önceki Yazı

Seçime Kadar “Milliyetçi”, Sonra Yine Eşbaşkan

Sonraki Yazı

Ben Sana Aşık Oldum Bahar

Selami SAYGIN

Selami SAYGIN

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Selami Saygın

Kadının Yeri Ne Oldu?

24 Aralık 2012
5k
Selami Saygın

Kerbela Faciası

10 Aralık 2012
5k
Selami Saygın

İç Savaşın Başlaması

26 Kasım 2012
5k
Selami Saygın

Kalpak

08 Kasım 2012
5k
Sonraki Yazı

Ben Sana Aşık Oldum Bahar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap