Taşı toprağı burcu burcu uygarlık kokan ülkemizin güzel insanlarının yüreğinin dilidir türkülerimiz.Yüz yıllardan bu yana gönülden gönüle, dilden dile söylenerek gelen;
“Gurbet elde bir hal geldi başıma”, “Bülbül havalanmış yüksekten uçar”, “Seyyah olup şu alemi gezerim”, “Keklik gibi kanadımı süzmedim”, “Gönül gel seninle muhabbet edelim”. “İncecikten bir kar yağar tozar elif diye diye”, “Ela gözlüm ben bu ilden gidersem/ Zülfü perişanım kal melül melül/Kerem et aklından çıkarma beni/ Akan göz yaşımı sil melül, melül..”Vs…
Gönül kapısı “birlik, beraberlik, dostluk ve dayanışma” adına, “ırk, renk, din, dil” demeden herkese açık olan, herklesin, herkesimin yakından tanıdığı “Ünlü Halk Ozanı Hilmi Şahballı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Etkinlikleri” çerçevesinde “Kozan”ımızda Yüce halkımızla birlikte “TÜRKÜ” söylemeye geliyor.
Biz yinede Hilmi Beyi genç nesiller açısından bir kez daha tanıyalım.
1953 tarihinde Kahramanmaraş’ın Türkoğlu kazasında dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Kahramanmaraş’ta tamamladı. Şiir yazmaya 1972 yılında başladı. 1973 yılında Dengin Plak şirketinin düzenlemiş olduğu Aşıklar Yarışması’nda 1.nci seçilerek kendisine “ŞAH” unvanı verilir ve o günden sonra “Hilmi Şahballı” olarak tanınır.
Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a Danışmanlık da yapmış olan Şahballı, sırayla Ankara radyosu, Kanal 6 “Türkü Pınarı” programı, TGRT’de “Ozanların Dilinden” programının yanında 2001 yılında T.B. M.. Meclisi tarafından “Yılın Altın Adamları” unvanına layık görülmüştür.
Özellikle kendi eserlerini okuyarak Türk kültürünün yayılmasına yardımcı olan Şahballı’nın sayısı belirsiz eser ve şiiri bulunmaktadır. Kendine has üslubu, tarzı ve karizması olan ozanımızın eserlerinden bazıları: “Aman Dokunmayın çok fenayım”, “Bahar gelmiş bizim ele”, “Yürüyorum”, “Kızılırmak”, “Volkan gibiyim”, “Doğ güneş”, “Takatım mı var”, “Bir yudum su”, “Mahkumların Türküsü”, “Neden bana gönül verdin”, “Oda yandı bende yandım”, “Ay Kızım Kınalı kuzum”, “Belki gelirim Ana”, “Bebeğim” vs…
“İbrahim Hakkı Hazretleri” rolüyle gönüllerde unutulmaz “iz” bırakan Şahballı’nın yaklaşık ona yakın filmi bulunmaktadır.
Dünyayı ekranda bir site gibi küçülten, geleneklerimizi ve törelerimizi un-ufak etmeye çalışan küresel anlayışa inat; “TÜRKÜ” ve “TÜRKÜLERİMİZİ” unutmamak için, “29 Ekim gecesi Çukurovamızın Gözbebeği KOZAN” da Ozanımız Şahball ile birlikte: “Karlı dağların ardından/Yare doğru yürüyorum/Yunus’un feyiz aldığı/Yere doğru yürüyorum.” Türküsünü hep beraber söyleyelim mi?
Türkü güzelliğinde sevgi ve saygılarımla….
ATATÜRK KÖŞESİ
Ey Türk Yüksel senin için yükselmenin hududu yoktur…
DÜŞÜN-TAŞIN
Türkiye Türksüz ve Türküsüz olmaz…
GÖNDERMELER
-Adana Sevdalılarının “AAKM”Adana Atatürk Kültür Merkezi isimli Facebook grubundan haberiniz var mı?
-Adana Şehremini Vekili Zihni Aldırmaz’ın Sofulu Çöplüğü Katı Atık Bertaraf Tesislerinin Aralık ayında devreye gireceği müjdesine kimlerin sevindiğini biliyor musunuz?
-Adana Adliye ve Barosunun tarihi gelişimini anlatan, profesyonel belgeselden haberiniz var mı?
-“Kur’an’da Gladio” isimli kitabımı ilk olarak Vali İlhan ATIŞ Bey’e makamında imzalayarak takdim ettiğimi biliyor musunuz?
-Her taşın arkasında cemaat ya da mason parmağı arayan evhamlı tiplerin hangi psikolojik hastalığa duçar olduklarını biliyor musunuz?
-“Biz Türkan Şoray yorgunu bir ulusun çocuklarıyız” diyen sivri dilli gazeteciyi merak ediyor musunuz?
-Ak Parti iletişim merkezindeki “Türkiye’yi dinliyoruz Akim’i sizde arayın.”sloganındaki R. Tayip ERDOĞAN resmine takılan, Kılınçdaroğlunun kılıncı kimleri korkutup kimleri güldürdü?!..
-Ergenekonun 162. duruşmasında Sanık Osman yıldırım’ın İşçi Partisi Genel Başkanına Jandarmaların arasından yumruk sallamasını nasıl okuyacağımızı bilen var mı?
-Alman Cumhurbaşkanı ve güzel eşine Adana kebabı ikram eden Vali İlhan Atış’ ın Çukurova sıcaklığındaki konukseverliğini kıskanan Başkan Obama’nın yakında Adana’ya geleceği dedikoduları doğru mu?
-“Hayatta tek gerçek KARİYER’dir, sen çalışırsın KARI-YER!..”cümlesiyle mesaj vermeye çalışan ünlüyü merak ediyor musunuz?
-Çağdaş bir Cumhuriyet kadını olan (merhum) Prf. Dr. Türkan Saylan’ın “DİRİ”sinden korkanların, şimdi de “DİZİ” sinden korktuklarını biliyor musunuz?
