Sevgili okurlarım, üç gün önce şiir nasıl yazılır başlıklı yazımı paylaşmıştım. Bu yazılmada, sizlerle şiirin bir kültür sanat eserleri olduğuyla ilgili düşündüklerimi, paylaşmaktayım.
İnsanların dünya üzerinde ki varlığı meydana geldiği günden beri, günümüze kadar geçen zaman süresi içinde, istek ve arzularını bir biçimde sözlü ve yazılı olarak günümüze kadar gelmesini sağlamışlardır. Yazının icadından önce taşlara şekiller çizerek, yazı bulunduktan sonrada, çeşitli maddelere yazarak muhafaza etmişlerdir. Bizler bu eserlerin oluşturduğu belgelere baktığımızda, yapılan bu tür çalışmaların ve sanatsal yönüne ve değerine dikkat etmek durumundayız. Bu çalışmaların kayda değer olduğunu algılamak zorundayız.
Günümüze kadar tükenmeden gelen şiirlerin kültür sanat ilişkisi içinde düşünmek ve yorumlamak durumundayız. Bu sanatsal şiirlerin bizlere neyi anlatmak istediğini ve bizlerin de onu nasıl algılamamız gerektiğini apaçık ortaya çıkarmalıdır. Bilmemiz gerekir ki, sanatsal çalışmaların hiçbir zaman tükenmeden devam etmesi önem arz etmektedir. Bu açıdan baktığımız zaman şiir sanatının ne denli önemli olduğunu bilmek zorundayız. Yani şiir çalışması yapanlar, mutlaka bu temel kriterlere bu sanat dalıyla bakmaları gerekir.
Şiir sanatı dâhil, bütün sanat dalları içinde yer alan kimseler, yaptıkları sanata ait çeşitlilik içinde kalarak, kendilerine has beceri çalışmaları içinde, edindikleri kültürü kullanarak, bir takım kalıcı sanat eserleri meydana getirirler.
Sevgili okurlarım, bu açıdan baktığımız zaman, şiirinde sanatlar içinde önemli bir yer tutmakta olduğunu görürüz. Şair kalemi eline aldıktan sonra, uzun veya kısa birçok mısraları alt alta koyarak, ortaya bir yazım çıkarıyor. Çıkarmış olduğu yazımı tamamladıktan sonra, bana bu anda ilham geldi de bu şiiri yazabildim, diyor. Halbuki şair etkilenmiş olduğu olayı ele alıp yazmaktadır. Düşünceye düşen o andaki yaşanmışlığımızın etkilenmesidir. Bu duyarlılık içinde olanlar mutlaka eserlerinin bu şekilde yazılıp gerçekleştiğini bilmelidir. Bunun ilhamla ilgili hiç bir yanı yoktur.
Sevgili okurlarım, ben burada şiirin sanat yönünü irdeliyorum. O nedenle şiir yazan kişilerle ilgili bir eleştiri yapmıyorum. Ve de öyle bir derdim de yoktur. Düşünce olarak şiir sanatının içeriğine dikkati çekmek istiyorum. Her zaman yazdığımız şiirlerin kısa zaman içinde tükenip unutulmadan, sanatsal değerler taşısın istiyorum. Yani söylemek istediğim o dur ki, bu sorunun cevabını doğru bilip yanıtlamıyorsak, o zaman yaptığımız çalışmalar düzeninde, düzensizlikle birlikte bazı yanlışlıklarda yapmış oluruz.
Bu tür yanlışlıkların önüne geçmek için; şiir yazarken ne gibi materyallere ihtiyacı duymamız gerekir:
*Şiirde öncelikle ana fikir belirleyici olmalıdır.
*Şiirde giriş ve bitiş noktasına kadar ana fikir içinde kalınmalıdır.
*Şiirde ritim ve vurgu hâkimiyeti bir bütünlük içermelidir.
*Her şiirin bir hikâyesi vardır. O hikayenin hâkimiyetini şiir içinde ön plana çıkartılmasını sağlamalıyız.
*Şiirde kullanılan imgeler, mutlaka şiirin ruhuna uygun düşecek şekilde yerine göre kullanılmalıdır.
*Şiirin mayası aşk olmalıdır. Eğer o şiirde aşk yoksa, ne yazarsak yazalım şiir mayasız ekmek gibi olur.
*Aşk denilince akla çok yönlü içerik gelmelidir. Şiirde yer alan kelimenin anlam ve önemi bilinmelidir.
*Bu temel kurallar yazılan şiirlerin, serbest ve hece oluşunu düşünmeden, yazılım olarak şairi bağlar.
*Şiirini uyak ve ayak uygunluğuna mutlaka dikkat edilmelidir.
*Hece şiirinde, hece kuralları matematiksel ve felsefi düşünce unutulmamalıdır.*Hece şiiri başlı başına, Türk Halk Edebiyatında yer alan kültürümüzün mihenk taşı olduğunu akıldan çıkarmamaktır.
Sevgili okurlarım, bir dahaki yazımda şiir nasıl okunmalıdır üzerine düşüncemi paylaşmış olacağım..
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair























