Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Nazimi AÇIKGÖZ (Prof.Dr.)

Tübitak’tan Tohumculuğumuza Büyük Destek!

Prof.Dr. Nazimi AÇIKGÖZ Yazar Prof.Dr. Nazimi AÇIKGÖZ
26 Haziran 2012
Nazimi AÇIKGÖZ (Prof.Dr.)
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

2012 yılı ilk aylarında “http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim” de “Tohumculuğumuzu yarınlara hazırlamak!” başlıklı bir yazıda yeni özelleştirilmiş, henüz temel ArGe yatırımları için sermaye birikimi sağlayamamış ve yeterli maddi – manevi destek görmeyen tohumculuğumuzun büyük sorunları olduğuna değinmiştik. Ve ilave olarak en büyük dertlerinin yeni çeşitlere, yeni hatlara (genotip – yarıyol materyali) ulaşmada büyük sorunlar yaşandığını dile getirmiştik. Çünkü tohumculuğu gelişmiş ülkelerde tohum firmalarının yarıyol materyali genelde ya bitki ıslah firmaları veya üniversitelerce karşılanır. Hâlbuki ülkemizde henüz bir ıslah firması bulunmadığı gibi üniversiteler bu konuda gerektiği ölçüde motive olmamışlardır. 

 

Söz konusu makaleyi: “Türk tohumculuk firmalarının, özellikle çeşit geliştirme konularında yalnız bırakıldıkları bir gerçek. Sistemde Üniversiteler adeta “yok” sayılabilir. 4000’e yakın kayıtlı sebze çeşidinden yalnız ikisinde Üniversite katkısını görmek, olayın acilen ele alınmasını gerektirmektedir. Tohumculuk konusunda sektöre destek verme adına tüm paydaş, akademisyen, bürokrat ve politikacıların Türk tohumculuğunun geleceği için yeni stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir” dileği ile tamamlamıştık.

 

İşte bu dileğimizin yerine gelmekte olduğunu görmenin huzuru içinde siz okuyucularımla bir duyuruyu paylaşmak istiyorum:

“TÜBİTAK, 1003 – Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı kapsamında "GD-01 Gıda Öncelikli Alanı Tarla Bitkileri" çağrı programını başlatıyor.

 

(http://www.tubitak.gov.tr/sid/2533/pid/364/cid/28232/index.htm)

GD0101 – Çeşit Islahı ve Yerli Tohumluk Üretiminin Artırılması:

GD0102 – Enerji Bitkileri" çağrıları 15 Haziran’da açılıyor. Çağrıların ilk aşama başvurularının alımı 7 Eylül 2012’de sona erecek”

 

Çağrının tarım sektörünü sevindireceği bir gerçek. Tohumculuğumuz bu projelerden büyük yarar sağlayacaktır. Küçük (limit 500.000 TL, 24 ay süreli), orta (limit 1.000.000 TL, 36 ay süreli) ve büyük ölçekli (limit 2.500.000 TL, 36 ay süreli) bu öncelikli alan projelerinin tohumculuk sektörünün yurt dışından getirttiği uzman sorununu da çözeceği bir gerçek. Fakat çağrı detayı ile incelendiğinde, tohumculuğun ana sahibi TÜRKTED, zamanında çok büyük ümitler beslenerek kurulan TÜRKTOB ve TSÜAB gibi sivil toplum örgütlerinin görüşünün alınmadığı izlenimi vermektedir.  Çünkü Tarla Bitkileri ile ilgili bu çağrıya “konu” bitkilerde çeşit geliştirme öncelikleri büyük farklılıklar sergilemektedirler ve hatta bazı bitkilerde yeterli çeşit olduğu gibi (milli çeşit listesinde 139’u ekmeklik 190 buğday çeşidimiz var!) ıslah sistemleri kamu araştırma kuruluşlarınca sorunsuz olarak sürdürülmektedir. Son yıllardaki tohumluk ithalat kalemlerine bakıldığında adeta ithalatı karşılayan bir ihracatı da olan “serin iklim tahılları” gurubuna karşın yıllık 10 milyon TL üstünde ithalatı olan “çayır – mera ve yem bitkilerine” önceliğin verilmesi gerekirdi.

 

Çağrının maalesef bir konu uzmanı veya uzmanlar gurubunun raporuna dayanmadığı izlenimi hâkim. 15 yıl gibi zaman alacak klasik ıslah projesinin üniversitelerce üstlenilebilmesi hayalci bir yaklaşımdır. Onun yerine tohumcu firmaların beklentileri doğrultusunda ve onlarla ortaklaşa yürütülebilecek, morfolojik ve/veya moleküler karakterizasyonlarla ilgili çalışmalar öne çıkarılmalıydı. Hat – genotip tescili yeni tescil yasalarında yer almaktadır. Islahçı hakları konusundaki yasal düzenlemeler de tamamlandığına göre Türk araştırıcıların royalite konusunda ufukları açılmıştır. Dolayısıyla TÜBİTAK bu hamle ile Türk tarımına tahmin edilemeyecek katkı sağlamış oluyor.

 

Tohumculuk sektörü acil olarak yüzlerce genotipe (çeşit veya yarıyol materyali) gereksinim duymaktadır. Sınırlı olduğu bilinen proje kaynağının sektörün öncelikli gereksinimi olmayan konular yerine, özel sektörle görüş birliğine varılan,  potansiyel olarak ekonomik önemde projelerin desteklenmesi yerinde olacaktır. 

 

Proje desteklemede 6 yıldan yeni üniversitelere öncelik verilmesi TÜBİTAK’ın bir eğitim değil, bilimsel ve teknolojinin ekonomiye aktarılmasında bir birim olması ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Tohumculuk sektörünün nabzını tutmada eski üniversitelerin daha donanımlı olduğu bir gerçek.

 

Organik çeşitler[1], iklim değişikliği, artan sulama olanaklarında değişen ekolojiler göz önünde bulundurulursa her bir türde çok sayıda yarıyol materyaline gereksinim vardır ve bu sayı günden güne artacaktır. Bu nedenle TÜBİTAK’ın bu tür çağrıları çok daha süzgeçten geçirerek tekrarlaması yerinde olacaktır.

 

Tohumculuk sektörü dışında tohum konusunda söyleyecek sözü olan gıda, un ve yem sanayicileri olaydan alabildiğine haberdar edilmeli ve onların projede yer alması sağlanmalıdır.

 

Konuyu tam kucaklayabilmek için proje çağrılarının Biyoloji Bölümlerine de ulaşmasının sağlanmasında yarar görülmektedir. Özellikle moleküler karakterizasyonlarda onların devreye girmesi ile birçok biyoloğu tohumculuk camiasına katma şansı da doğacaktır.

 

Bu duyuru ile tarımsal biyoteknoloji konusunda “yaprak kımıldamayan” ülkemizde, konunun öncelikli alan projelerinde yer verilmiş olması büyük bir gelişmedir (http://nacikgoz.wordpress.com/: Bric ülkeleri ve biyoteknoloji; http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim: Biyoteknolojide Rusya’nın aklı başına yeni geldi!). 

 

Aynı çağrıların sebze ve özellikle meyve konusunda yapılacağı muhakkak. Söz konusu proje teklif davetinin,  konunun gerçek sahipleri tohumculuk sektörü, tarım bakanlığı ilgili birimleri ve üniversite uzmanlarının süzgecinden geçirdikten sonra yapılmasının daha etkili olacağı beklenir. 

 

Uluslar arası dev tohumculuk firmaları ile rekabet etmek durumundaki genç yerli firmalarımızın gereksinimi olan yarı yol materyallerini yani genlerin sağlanmasında bu proje çok işe yarayacaktır. İşte bitki bazlı tarımsal örgütleri (Bakanlık, Üniversite, TÜBİTAK, tohumculukla ilgili dernek, birlik ve alt birlikler ve diğerleri)  bu amaca yönelik olarak reorganizasyonundan, binlerce araştırmacıyı elinde tutan üniversitelerin araştırmalar açısından yeniden yapılanmasına kadar, konunun temelden ele alınmasını gerektirmektedir. Gelecekte ABD’nin özel sektörüne rakip gösterilebilen Brezilya’nın kamusal tarımsal araştırma kuruluşu (EMBRAPA) modeli bir tohumculuk organizasyonu Türk tohumculuğunu bölge lideri yapacaktır.

 

Nazimi Açıkgöz




[1] Acikgoz N., and Ilker E. 2006 Cereal breeding strategies for organic and low-external-input crop production systems. Paper presented at Joint Organic Congress, Odense, Denmark, May 30-31,2006

 

2012 yılı ilk aylarında “http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim” de “Tohumculuğumuzu yarınlara hazırlamak!” başlıklı bir yazıda yeni özelleştirilmiş, henüz temel ArGe yatırımları için sermaye birikimi sağlayamamış ve yeterli maddi – manevi destek görmeyen tohumculuğumuzun büyük sorunları olduğuna değinmiştik. Ve ilave olarak en büyük dertlerinin yeni çeşitlere, yeni hatlara (genotip – yarıyol materyali) ulaşmada büyük sorunlar yaşandığını dile getirmiştik. Çünkü tohumculuğu gelişmiş ülkelerde tohum firmalarının yarıyol materyali genelde ya bitki ıslah firmaları veya üniversitelerce karşılanır. Hâlbuki ülkemizde henüz bir ıslah firması bulunmadığı gibi üniversiteler bu konuda gerektiği ölçüde motive olmamışlardır. 

 

Söz konusu makaleyi: “Türk tohumculuk firmalarının, özellikle çeşit geliştirme konularında yalnız bırakıldıkları bir gerçek. Sistemde Üniversiteler adeta “yok” sayılabilir. 4000’e yakın kayıtlı sebze çeşidinden yalnız ikisinde Üniversite katkısını görmek, olayın acilen ele alınmasını gerektirmektedir. Tohumculuk konusunda sektöre destek verme adına tüm paydaş, akademisyen, bürokrat ve politikacıların Türk tohumculuğunun geleceği için yeni stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir” dileği ile tamamlamıştık.

 

İşte bu dileğimizin yerine gelmekte olduğunu görmenin huzuru içinde siz okuyucularımla bir duyuruyu paylaşmak istiyorum:

“TÜBİTAK, 1003 – Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı kapsamında "GD-01 Gıda Öncelikli Alanı Tarla Bitkileri" çağrı programını başlatıyor.

 

(http://www.tubitak.gov.tr/sid/2533/pid/364/cid/28232/index.htm)

GD0101 – Çeşit Islahı ve Yerli Tohumluk Üretiminin Artırılması:

GD0102 – Enerji Bitkileri" çağrıları 15 Haziran’da açılıyor. Çağrıların ilk aşama başvurularının alımı 7 Eylül 2012’de sona erecek”

 

Çağrının tarım sektörünü sevindireceği bir gerçek. Tohumculuğumuz bu projelerden büyük yarar sağlayacaktır. Küçük (limit 500.000 TL, 24 ay süreli), orta (limit 1.000.000 TL, 36 ay süreli) ve büyük ölçekli (limit 2.500.000 TL, 36 ay süreli) bu öncelikli alan projelerinin tohumculuk sektörünün yurt dışından getirttiği uzman sorununu da çözeceği bir gerçek. Fakat çağrı detayı ile incelendiğinde, tohumculuğun ana sahibi TÜRKTED, zamanında çok büyük ümitler beslenerek kurulan TÜRKTOB ve TSÜAB gibi sivil toplum örgütlerinin görüşünün alınmadığı izlenimi vermektedir.  Çünkü Tarla Bitkileri ile ilgili bu çağrıya “konu” bitkilerde çeşit geliştirme öncelikleri büyük farklılıklar sergilemektedirler ve hatta bazı bitkilerde yeterli çeşit olduğu gibi (milli çeşit listesinde 139’u ekmeklik 190 buğday çeşidimiz var!) ıslah sistemleri kamu araştırma kuruluşlarınca sorunsuz olarak sürdürülmektedir. Son yıllardaki tohumluk ithalat kalemlerine bakıldığında adeta ithalatı karşılayan bir ihracatı da olan “serin iklim tahılları” gurubuna karşın yıllık 10 milyon TL üstünde ithalatı olan “çayır – mera ve yem bitkilerine” önceliğin verilmesi gerekirdi.

 

Çağrının maalesef bir konu uzmanı veya uzmanlar gurubunun raporuna dayanmadığı izlenimi hâkim. 15 yıl gibi zaman alacak klasik ıslah projesinin üniversitelerce üstlenilebilmesi hayalci bir yaklaşımdır. Onun yerine tohumcu firmaların beklentileri doğrultusunda ve onlarla ortaklaşa yürütülebilecek, morfolojik ve/veya moleküler karakterizasyonlarla ilgili çalışmalar öne çıkarılmalıydı. Hat – genotip tescili yeni tescil yasalarında yer almaktadır. Islahçı hakları konusundaki yasal düzenlemeler de tamamlandığına göre Türk araştırıcıların royalite konusunda ufukları açılmıştır. Dolayısıyla TÜBİTAK bu hamle ile Türk tarımına tahmin edilemeyecek katkı sağlamış oluyor.

 

Tohumculuk sektörü acil olarak yüzlerce genotipe (çeşit veya yarıyol materyali) gereksinim duymaktadır. Sınırlı olduğu bilinen proje kaynağının sektörün öncelikli gereksinimi olmayan konular yerine, özel sektörle görüş birliğine varılan,  potansiyel olarak ekonomik önemde projelerin desteklenmesi yerinde olacaktır. 

 

Proje desteklemede 6 yıldan yeni üniversitelere öncelik verilmesi TÜBİTAK’ın bir eğitim değil, bilimsel ve teknolojinin ekonomiye aktarılmasında bir birim olması ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Tohumculuk sektörünün nabzını tutmada eski üniversitelerin daha donanımlı olduğu bir gerçek.

 

Organik çeşitler[1], iklim değişikliği, artan sulama olanaklarında değişen ekolojiler göz önünde bulundurulursa her bir türde çok sayıda yarıyol materyaline gereksinim vardır ve bu sayı günden güne artacaktır. Bu nedenle TÜBİTAK’ın bu tür çağrıları çok daha süzgeçten geçirerek tekrarlaması yerinde olacaktır.

 

Tohumculuk sektörü dışında tohum konusunda söyleyecek sözü olan gıda, un ve yem sanayicileri olaydan alabildiğine haberdar edilmeli ve onların projede yer alması sağlanmalıdır.

 

Konuyu tam kucaklayabilmek için proje çağrılarının Biyoloji Bölümlerine de ulaşmasının sağlanmasında yarar görülmektedir. Özellikle moleküler karakterizasyonlarda onların devreye girmesi ile birçok biyoloğu tohumculuk camiasına katma şansı da doğacaktır.

 

Bu duyuru ile tarımsal biyoteknoloji konusunda “yaprak kımıldamayan” ülkemizde, konunun öncelikli alan projelerinde yer verilmiş olması büyük bir gelişmedir (http://nacikgoz.wordpress.com/: Bric ülkeleri ve biyoteknoloji; http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim: Biyoteknolojide Rusya’nın aklı başına yeni geldi!). 

 

Aynı çağrıların sebze ve özellikle meyve konusunda yapılacağı muhakkak. Söz konusu proje teklif davetinin,  konunun gerçek sahipleri tohumculuk sektörü, tarım bakanlığı ilgili birimleri ve üniversite uzmanlarının süzgecinden geçirdikten sonra yapılmasının daha etkili olacağı beklenir. 

 

Uluslar arası dev tohumculuk firmaları ile rekabet etmek durumundaki genç yerli firmalarımızın gereksinimi olan yarı yol materyallerini yani genlerin sağlanmasında bu proje çok işe yarayacaktır. İşte bitki bazlı tarımsal örgütleri (Bakanlık, Üniversite, TÜBİTAK, tohumculukla ilgili dernek, birlik ve alt birlikler ve diğerleri)  bu amaca yönelik olarak reorganizasyonundan, binlerce araştırmacıyı elinde tutan üniversitelerin araştırmalar açısından yeniden yapılanmasına kadar, konunun temelden ele alınmasını gerektirmektedir. Gelecekte ABD’nin özel sektörüne rakip gösterilebilen Brezilya’nın kamusal tarımsal araştırma kuruluşu (EMBRAPA) modeli bir tohumculuk organizasyonu Türk tohumculuğunu bölge lideri yapacaktır.

 

Nazimi Açıkgöz




[1] Acikgoz N., and Ilker E. 2006 Cereal breeding strategies for organic and low-external-input crop production systems. Paper presented at Joint Organic Congress, Odense, Denmark, May 30-31,2006

 

2012 yılı ilk aylarında “http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim” de “Tohumculuğumuzu yarınlara hazırlamak!” başlıklı bir yazıda yeni özelleştirilmiş, henüz temel ArGe yatırımları için sermaye birikimi sağlayamamış ve yeterli maddi – manevi destek görmeyen tohumculuğumuzun büyük sorunları olduğuna değinmiştik. Ve ilave olarak en büyük dertlerinin yeni çeşitlere, yeni hatlara (genotip – yarıyol materyali) ulaşmada büyük sorunlar yaşandığını dile getirmiştik. Çünkü tohumculuğu gelişmiş ülkelerde tohum firmalarının yarıyol materyali genelde ya bitki ıslah firmaları veya üniversitelerce karşılanır. Hâlbuki ülkemizde henüz bir ıslah firması bulunmadığı gibi üniversiteler bu konuda gerektiği ölçüde motive olmamışlardır. 

 

Söz konusu makaleyi: “Türk tohumculuk firmalarının, özellikle çeşit geliştirme konularında yalnız bırakıldıkları bir gerçek. Sistemde Üniversiteler adeta “yok” sayılabilir. 4000’e yakın kayıtlı sebze çeşidinden yalnız ikisinde Üniversite katkısını görmek, olayın acilen ele alınmasını gerektirmektedir. Tohumculuk konusunda sektöre destek verme adına tüm paydaş, akademisyen, bürokrat ve politikacıların Türk tohumculuğunun geleceği için yeni stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir” dileği ile tamamlamıştık.

 

İşte bu dileğimizin yerine gelmekte olduğunu görmenin huzuru içinde siz okuyucularımla bir duyuruyu paylaşmak istiyorum:

“TÜBİTAK, 1003 – Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı kapsamında "GD-01 Gıda Öncelikli Alanı Tarla Bitkileri" çağrı programını başlatıyor.

 

(http://www.tubitak.gov.tr/sid/2533/pid/364/cid/28232/index.htm)

GD0101 – Çeşit Islahı ve Yerli Tohumluk Üretiminin Artırılması:

GD0102 – Enerji Bitkileri" çağrıları 15 Haziran’da açılıyor. Çağrıların ilk aşama başvurularının alımı 7 Eylül 2012’de sona erecek”

 

Çağrının tarım sektörünü sevindireceği bir gerçek. Tohumculuğumuz bu projelerden büyük yarar sağlayacaktır. Küçük (limit 500.000 TL, 24 ay süreli), orta (limit 1.000.000 TL, 36 ay süreli) ve büyük ölçekli (limit 2.500.000 TL, 36 ay süreli) bu öncelikli alan projelerinin tohumculuk sektörünün yurt dışından getirttiği uzman sorununu da çözeceği bir gerçek. Fakat çağrı detayı ile incelendiğinde, tohumculuğun ana sahibi TÜRKTED, zamanında çok büyük ümitler beslenerek kurulan TÜRKTOB ve TSÜAB gibi sivil toplum örgütlerinin görüşünün alınmadığı izlenimi vermektedir.  Çünkü Tarla Bitkileri ile ilgili bu çağrıya “konu” bitkilerde çeşit geliştirme öncelikleri büyük farklılıklar sergilemektedirler ve hatta bazı bitkilerde yeterli çeşit olduğu gibi (milli çeşit listesinde 139’u ekmeklik 190 buğday çeşidimiz var!) ıslah sistemleri kamu araştırma kuruluşlarınca sorunsuz olarak sürdürülmektedir. Son yıllardaki tohumluk ithalat kalemlerine bakıldığında adeta ithalatı karşılayan bir ihracatı da olan “serin iklim tahılları” gurubuna karşın yıllık 10 milyon TL üstünde ithalatı olan “çayır – mera ve yem bitkilerine” önceliğin verilmesi gerekirdi.

 

Çağrının maalesef bir konu uzmanı veya uzmanlar gurubunun raporuna dayanmadığı izlenimi hâkim. 15 yıl gibi zaman alacak klasik ıslah projesinin üniversitelerce üstlenilebilmesi hayalci bir yaklaşımdır. Onun yerine tohumcu firmaların beklentileri doğrultusunda ve onlarla ortaklaşa yürütülebilecek, morfolojik ve/veya moleküler karakterizasyonlarla ilgili çalışmalar öne çıkarılmalıydı. Hat – genotip tescili yeni tescil yasalarında yer almaktadır. Islahçı hakları konusundaki yasal düzenlemeler de tamamlandığına göre Türk araştırıcıların royalite konusunda ufukları açılmıştır. Dolayısıyla TÜBİTAK bu hamle ile Türk tarımına tahmin edilemeyecek katkı sağlamış oluyor.

 

Tohumculuk sektörü acil olarak yüzlerce genotipe (çeşit veya yarıyol materyali) gereksinim duymaktadır. Sınırlı olduğu bilinen proje kaynağının sektörün öncelikli gereksinimi olmayan konular yerine, özel sektörle görüş birliğine varılan,  potansiyel olarak ekonomik önemde projelerin desteklenmesi yerinde olacaktır. 

 

Proje desteklemede 6 yıldan yeni üniversitelere öncelik verilmesi TÜBİTAK’ın bir eğitim değil, bilimsel ve teknolojinin ekonomiye aktarılmasında bir birim olması ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Tohumculuk sektörünün nabzını tutmada eski üniversitelerin daha donanımlı olduğu bir gerçek.

 

Organik çeşitler[1], iklim değişikliği, artan sulama olanaklarında değişen ekolojiler göz önünde bulundurulursa her bir türde çok sayıda yarıyol materyaline gereksinim vardır ve bu sayı günden güne artacaktır. Bu nedenle TÜBİTAK’ın bu tür çağrıları çok daha süzgeçten geçirerek tekrarlaması yerinde olacaktır.

 

Tohumculuk sektörü dışında tohum konusunda söyleyecek sözü olan gıda, un ve yem sanayicileri olaydan alabildiğine haberdar edilmeli ve onların projede yer alması sağlanmalıdır.

 

Konuyu tam kucaklayabilmek için proje çağrılarının Biyoloji Bölümlerine de ulaşmasının sağlanmasında yarar görülmektedir. Özellikle moleküler karakterizasyonlarda onların devreye girmesi ile birçok biyoloğu tohumculuk camiasına katma şansı da doğacaktır.

 

Bu duyuru ile tarımsal biyoteknoloji konusunda “yaprak kımıldamayan” ülkemizde, konunun öncelikli alan projelerinde yer verilmiş olması büyük bir gelişmedir (http://nacikgoz.wordpress.com/: Bric ülkeleri ve biyoteknoloji; http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim: Biyoteknolojide Rusya’nın aklı başına yeni geldi!). 

 

Aynı çağrıların sebze ve özellikle meyve konusunda yapılacağı muhakkak. Söz konusu proje teklif davetinin,  konunun gerçek sahipleri tohumculuk sektörü, tarım bakanlığı ilgili birimleri ve üniversite uzmanlarının süzgecinden geçirdikten sonra yapılmasının daha etkili olacağı beklenir. 

 

Uluslar arası dev tohumculuk firmaları ile rekabet etmek durumundaki genç yerli firmalarımızın gereksinimi olan yarı yol materyallerini yani genlerin sağlanmasında bu proje çok işe yarayacaktır. İşte bitki bazlı tarımsal örgütleri (Bakanlık, Üniversite, TÜBİTAK, tohumculukla ilgili dernek, birlik ve alt birlikler ve diğerleri)  bu amaca yönelik olarak reorganizasyonundan, binlerce araştırmacıyı elinde tutan üniversitelerin araştırmalar açısından yeniden yapılanmasına kadar, konunun temelden ele alınmasını gerektirmektedir. Gelecekte ABD’nin özel sektörüne rakip gösterilebilen Brezilya’nın kamusal tarımsal araştırma kuruluşu (EMBRAPA) modeli bir tohumculuk organizasyonu Türk tohumculuğunu bölge lideri yapacaktır.

 

Nazimi Açıkgöz




[1] Acikgoz N., and Ilker E. 2006 Cereal breeding strategies for organic and low-external-input crop production systems. Paper presented at Joint Organic Congress, Odense, Denmark, May 30-31,2006

 

2012 yılı ilk aylarında “http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim” de “Tohumculuğumuzu yarınlara hazırlamak!” başlıklı bir yazıda yeni özelleştirilmiş, henüz temel ArGe yatırımları için sermaye birikimi sağlayamamış ve yeterli maddi – manevi destek görmeyen tohumculuğumuzun büyük sorunları olduğuna değinmiştik. Ve ilave olarak en büyük dertlerinin yeni çeşitlere, yeni hatlara (genotip – yarıyol materyali) ulaşmada büyük sorunlar yaşandığını dile getirmiştik. Çünkü tohumculuğu gelişmiş ülkelerde tohum firmalarının yarıyol materyali genelde ya bitki ıslah firmaları veya üniversitelerce karşılanır. Hâlbuki ülkemizde henüz bir ıslah firması bulunmadığı gibi üniversiteler bu konuda gerektiği ölçüde motive olmamışlardır. 

 

Söz konusu makaleyi: “Türk tohumculuk firmalarının, özellikle çeşit geliştirme konularında yalnız bırakıldıkları bir gerçek. Sistemde Üniversiteler adeta “yok” sayılabilir. 4000’e yakın kayıtlı sebze çeşidinden yalnız ikisinde Üniversite katkısını görmek, olayın acilen ele alınmasını gerektirmektedir. Tohumculuk konusunda sektöre destek verme adına tüm paydaş, akademisyen, bürokrat ve politikacıların Türk tohumculuğunun geleceği için yeni stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir” dileği ile tamamlamıştık.

 

İşte bu dileğimizin yerine gelmekte olduğunu görmenin huzuru içinde siz okuyucularımla bir duyuruyu paylaşmak istiyorum:

“TÜBİTAK, 1003 – Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı kapsamında "GD-01 Gıda Öncelikli Alanı Tarla Bitkileri" çağrı programını başlatıyor.

 

(http://www.tubitak.gov.tr/sid/2533/pid/364/cid/28232/index.htm)

GD0101 – Çeşit Islahı ve Yerli Tohumluk Üretiminin Artırılması:

GD0102 – Enerji Bitkileri" çağrıları 15 Haziran’da açılıyor. Çağrıların ilk aşama başvurularının alımı 7 Eylül 2012’de sona erecek”

 

Çağrının tarım sektörünü sevindireceği bir gerçek. Tohumculuğumuz bu projelerden büyük yarar sağlayacaktır. Küçük (limit 500.000 TL, 24 ay süreli), orta (limit 1.000.000 TL, 36 ay süreli) ve büyük ölçekli (limit 2.500.000 TL, 36 ay süreli) bu öncelikli alan projelerinin tohumculuk sektörünün yurt dışından getirttiği uzman sorununu da çözeceği bir gerçek. Fakat çağrı detayı ile incelendiğinde, tohumculuğun ana sahibi TÜRKTED, zamanında çok büyük ümitler beslenerek kurulan TÜRKTOB ve TSÜAB gibi sivil toplum örgütlerinin görüşünün alınmadığı izlenimi vermektedir.  Çünkü Tarla Bitkileri ile ilgili bu çağrıya “konu” bitkilerde çeşit geliştirme öncelikleri büyük farklılıklar sergilemektedirler ve hatta bazı bitkilerde yeterli çeşit olduğu gibi (milli çeşit listesinde 139’u ekmeklik 190 buğday çeşidimiz var!) ıslah sistemleri kamu araştırma kuruluşlarınca sorunsuz olarak sürdürülmektedir. Son yıllardaki tohumluk ithalat kalemlerine bakıldığında adeta ithalatı karşılayan bir ihracatı da olan “serin iklim tahılları” gurubuna karşın yıllık 10 milyon TL üstünde ithalatı olan “çayır – mera ve yem bitkilerine” önceliğin verilmesi gerekirdi.

 

Çağrının maalesef bir konu uzmanı veya uzmanlar gurubunun raporuna dayanmadığı izlenimi hâkim. 15 yıl gibi zaman alacak klasik ıslah projesinin üniversitelerce üstlenilebilmesi hayalci bir yaklaşımdır. Onun yerine tohumcu firmaların beklentileri doğrultusunda ve onlarla ortaklaşa yürütülebilecek, morfolojik ve/veya moleküler karakterizasyonlarla ilgili çalışmalar öne çıkarılmalıydı. Hat – genotip tescili yeni tescil yasalarında yer almaktadır. Islahçı hakları konusundaki yasal düzenlemeler de tamamlandığına göre Türk araştırıcıların royalite konusunda ufukları açılmıştır. Dolayısıyla TÜBİTAK bu hamle ile Türk tarımına tahmin edilemeyecek katkı sağlamış oluyor.

 

Tohumculuk sektörü acil olarak yüzlerce genotipe (çeşit veya yarıyol materyali) gereksinim duymaktadır. Sınırlı olduğu bilinen proje kaynağının sektörün öncelikli gereksinimi olmayan konular yerine, özel sektörle görüş birliğine varılan,  potansiyel olarak ekonomik önemde projelerin desteklenmesi yerinde olacaktır. 

 

Proje desteklemede 6 yıldan yeni üniversitelere öncelik verilmesi TÜBİTAK’ın bir eğitim değil, bilimsel ve teknolojinin ekonomiye aktarılmasında bir birim olması ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Tohumculuk sektörünün nabzını tutmada eski üniversitelerin daha donanımlı olduğu bir gerçek.

 

Organik çeşitler[1], iklim değişikliği, artan sulama olanaklarında değişen ekolojiler göz önünde bulundurulursa her bir türde çok sayıda yarıyol materyaline gereksinim vardır ve bu sayı günden güne artacaktır. Bu nedenle TÜBİTAK’ın bu tür çağrıları çok daha süzgeçten geçirerek tekrarlaması yerinde olacaktır.

 

Tohumculuk sektörü dışında tohum konusunda söyleyecek sözü olan gıda, un ve yem sanayicileri olaydan alabildiğine haberdar edilmeli ve onların projede yer alması sağlanmalıdır.

 

Konuyu tam kucaklayabilmek için proje çağrılarının Biyoloji Bölümlerine de ulaşmasının sağlanmasında yarar görülmektedir. Özellikle moleküler karakterizasyonlarda onların devreye girmesi ile birçok biyoloğu tohumculuk camiasına katma şansı da doğacaktır.

 

Bu duyuru ile tarımsal biyoteknoloji konusunda “yaprak kımıldamayan” ülkemizde, konunun öncelikli alan projelerinde yer verilmiş olması büyük bir gelişmedir (http://nacikgoz.wordpress.com/: Bric ülkeleri ve biyoteknoloji; http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim: Biyoteknolojide Rusya’nın aklı başına yeni geldi!). 

 

Aynı çağrıların sebze ve özellikle meyve konusunda yapılacağı muhakkak. Söz konusu proje teklif davetinin,  konunun gerçek sahipleri tohumculuk sektörü, tarım bakanlığı ilgili birimleri ve üniversite uzmanlarının süzgecinden geçirdikten sonra yapılmasının daha etkili olacağı beklenir. 

 

Uluslar arası dev tohumculuk firmaları ile rekabet etmek durumundaki genç yerli firmalarımızın gereksinimi olan yarı yol materyallerini yani genlerin sağlanmasında bu proje çok işe yarayacaktır. İşte bitki bazlı tarımsal örgütleri (Bakanlık, Üniversite, TÜBİTAK, tohumculukla ilgili dernek, birlik ve alt birlikler ve diğerleri)  bu amaca yönelik olarak reorganizasyonundan, binlerce araştırmacıyı elinde tutan üniversitelerin araştırmalar açısından yeniden yapılanmasına kadar, konunun temelden ele alınmasını gerektirmektedir. Gelecekte ABD’nin özel sektörüne rakip gösterilebilen Brezilya’nın kamusal tarımsal araştırma kuruluşu (EMBRAPA) modeli bir tohumculuk organizasyonu Türk tohumculuğunu bölge lideri yapacaktır.

 

Nazimi Açıkgöz




[1] Acikgoz N., and Ilker E. 2006 Cereal breeding strategies for organic and low-external-input crop production systems. Paper presented at Joint Organic Congress, Odense, Denmark, May 30-31,2006

 

Paylaş
Etiketler: tohumculukTohumculuk firmalarıtubitak
Önceki Yazı

Şükrü Öksüz duygularından iki şiir

Sonraki Yazı

Mükemmel Fırtınadan Önce

Prof.Dr. Nazimi AÇIKGÖZ

Prof.Dr. Nazimi AÇIKGÖZ

1964 yılında Ankara Üniversitesi'nden mezun olan Nazimi Açıkgöz, 1972 yılında Münih Teknik Üniversitesi'nde doktora derecesini aldı. 1972-1973 yılları arasında TÜBİTAK'ta çalıştıktan sonra Ege Üniversitesi'ne katıldı ve 2009 yılında emekli oluncaya kadar orada çalıştı. Çeltik ıslah çalışmaları CENTO, NATO, IAEA ve TÜBİTAK tarafından desteklendi ve sonunda bir çeltik çeşidi “TOAG92” tescil edildi. Tarımda bilgisayar kullanımı üzerine çalışmaları tohum veritabanı yönetim sistemi ile biyoistatistik üzerine yoğunlaşmış ve TARIST (Agrostatistics) paketi geliştirilmiştir. Bu uygulama hala bu alandaki tek Türk yazılımıdır. 1996-2016 yılları arasında, aylık elektronik haber dergisi “agbiyotek” in de (http://agbiyotek.com/) yöneticiliğini yapmıştır. 1998-2004 yılları arasında yöneticiliğini yaptığı Ege Üniversitesi'nde “Tohum Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi”nin kurucularından biridir. Düzenlediği bilimsel etkinliklerden bazıları:  CENTO'nun desteğiyle Güncel Pirinç Yetiştirme Tekniği ve Yeni Çeşitlerin Yetiştirilmesi (1978 - İZMİR)  Tarımda Bilgisayar Uygulamaları Sempozyumu 1994-İZMİR,  ITAFE'03 - Uluslararası Tarım, Gıda ve Çevre Bilişim Teknolojileri Kongresi 7-10 Ekim 2003, İzmir  Enerji Bitkileri ve Yeşil Yakıtlar sempozyumu 14-15 / 12/06 İzmir (www.enerjibitkileri06.ege.edu.tr) 2005-2007 yılları arasında FAO, GEF, UNDP, UNEP, UNESCO, Dünya Bankası ve DSÖ tarafından yürütülen "Uluslararası Tarımda Bilim ve Teknolojik Gelişmeler" projesinde yazar olarak yer aldı. (http://www.agassessment.org/) Serbest yazar olarak tohum ve tohum teknolojisi, tohum stratejisi, agrobiyoteknoloji, iklim değişikliği ve tarım ile ilgili pek çok portalda yayın yapıyor:  http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim  https://nazimiacikgoz.wordpress.com  https://geneticliteracyproject.org/  https://nacikgoz.blogactiv.eu/ Ayrıca IPCC İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporunda (2019) İnceleme Editörü olarak görev almıştır (https://www.ipcc.ch/srccl/). Halen haftalık bir e-dergi yayınlamaktadır: "Haftalık Bitki Islahı" (https://paper.li/e-1578347400#/)

İlişkili Yazılar

Transgenik Buğday da Çiftçinin Hizmetine Sunuluyor
Bilim & Teknoloji

Transgenik Buğday da Çiftçinin Hizmetine Sunuluyor

25 Haziran 2021
5k
Ekonomi & Finans

AB Tarımının Geleceği İçin Nasıl Hazırlanıyor

27 Mayıs 2021
5.3k
Tıbbi ve ve Tarımsal Biyoteknoloji Yönergelerinde AB’nin Çifte Standartı
Ekonomi & Finans

Tıbbi ve ve Tarımsal Biyoteknoloji Yönergelerinde AB’nin Çifte Standartı

22 Nisan 2021
5k
Gelecekte Gıda Tüketimleri Ne Yönde Değişecek
Ekonomi & Finans

Gelecekte Gıda Tüketimleri Ne Yönde Değişecek

13 Nisan 2021
5k
Sonraki Yazı

Mükemmel Fırtınadan Önce

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap