Yazımın başlığına, nükleer silahların kullanılabileceği endişesini ifade eden bir başlık koyacaktım. Amerikan basını, Suriye konusunda ne söylüyor diye baktığımda, endişelerin, ABD basınında da olduğunu gördüm.
Trump’ın, alaycı ve ne yapacağı belli olmayan karakterinden hareketle, “nükleer tavuk oyunu” benzetmesini yapmışlar. Güya, Putin ve Trump nükleer bir uyun oynuyorlar.
Amerika’nın her zaman söylediği kimyasal yalanından yola çıkılarak; ABD’nin Suriye’ye müdahale hazırlığı içinde olduğunu yazıp, söylüyorlar.
Amerika, geçtiğimiz 20 yılda, müdahale etmediği mazlum devlet kalmadı gibi…
Yugoslavya’ya müdahil oldu. Yediye böldü.
Libya’ya müdahil oldu. Üçe böldü.
Irak’a müdahil oldu. Şimdilik üçe böldü.
Afganistan’a girdi. Bizi de sürükledi. Hala 2000 askerimiz oradadır. Ne zaman biteceği de belli değildir. Hem NATO bize darbe yaptı diyoruz. Hem de hala güvenliğimizi NATO’da arıyoruz!
Amerika Rusya’dan ilk tokattı 2008 yılında, Gürcistan Güney Osetya’da yedi. İkinci tokat, Ukrayna ile oynamaya başladığında geldi.
Anlaşılan odur ki, bu kez tokadı bölgemiz halkları ve devletlerinden yiyecek. Elbette Rusya’nın nükleer desteğiyle…
Elbette taraflar nükleer savaşı göze almazlar. Gene kirli savaş devam edecek demektir.
Yeni dünya dengeleri oluşurken bir karakteristik durum daha belirginleşti. Rusya’nın kararlılığı ve stratejisi, ABD’nin irade ve stratejisinden üstün çıkmaya başladı.
Amerika’nın bölgede Türkiye’yi yanına almaksızın yapabileceği pek fazla bir şey olduğunu sanmıyorum. Yeter ki, siyasi iktidarımız bir o yana bir bu yana oynamasın.
Yeter ki, ABD’nin bir önceki Suriye’ye saldırılarında olduğu gibi sevinç çığlıkları atmasın.
Türkiye’nin içinde bulunduğu nesnel şartlar, Türkiye’nin yerinin Avrasya olduğunu, CIA bile hazırladığı raporlarda belirtiyorsa, Türkiye’yi yönetenlerin ve yönetecek olanların da, bu gerçeği görmesi ve halkını bu gerçeğe göre hazırlaması gerekir.
Amerika zaman zaman yaptığı hava ve füze saldırılarında, sadece Suriye’yi terörle mücadeleden engellemeye çalışmıyor. Aynı zamanda, bölge ülkelerinin kendisine karşı birlik olmasını da engellemeye çalışıyor.
Son saldırısını Suriye devletine yapmış sayamayız. Doğrudan Rusya’ya yapılmış bir saldırıdır.
Amerika’da ve Amerika dışında nükleer savaştan duyulan endişe, bir ABD propagandası mı, yoksa Rusya’yı korkutup Suriye’den çıkarma gayretleri midir?
Bunu ABD’nin bundan sonraki Suriye saldırısında göreceğiz.
Rakka’dan sonra da, ABD’nin, PKK’ya silah vermeye devam edeceğini açıklaması; bölge ülkelerinin birlikte hareket etmesinin, artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu herkesin görmesi gerekir.
Suriye’ye karşı ABD’den bir saldırı daha olursa, karşılık verileceğinin açıklanması, durumun ne derece ciddiyetini koruduğu gösteriyor.
Garantör devlet İran ve Rusya üzerine düşeni yapıyor. Lakin biz hala Katil Esad duruşumuzu bozmuyoruz. Biz de Suriye’deki barışın garantörü değil miydik?
Güvenliğimizi hala NATO’da mı acıyacağız?
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com


















