Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Cihan HAYIRSEVENER

Toplumun Sırtına Yüklenen Kamburlar!

Cihan HAYIRSEVENER Yazar Cihan HAYIRSEVENER
15 Şubat 2008
Cihan HAYIRSEVENER
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Dünya üzerinde yaşayan ülke toplumları üzerinde bir araştırma yapılsa, sanırım en acılı, en sıkıntılı, en mutsuz toplumlardan biri de bizler çıkarız.

85 yıllık cumhuriyet tarihi geçmişimiz, 600 yıllık Osmanlı tarihimiz ve en az 5 bin yıllık Türk tarihi gözönüne alındığında, işgal ve savaş dönemlerini araştırmanın dışında tutarsak, belki de en mutsuz, en huzursuz bir yüzyılı yaşıyoruz, Türk toplumu olarak.

Nasıl ki, insanların sırtına yüklenen kamburlar varsa, toplumların da sırtına yüklenen kamburlar oluyor ne yazık ki bizim ülkemizde…

Çok gerilere gitmeyelim, son 50 yıllık tarihimize bakalım sadece ve neredeyse her 5 yılda, 10 yılda bu toplumun sırtına yüklenen kamburları bir kez daha hatırlayalım…

İlki sanırım 60 ihtilali olmalı!.. Herhangi mantığı, herhangi bir ilkesi olmayan, bir anlamda canımız, gözbebeğimiz olan ordumuzun en büyük handikaplarından birini oluşturan bir askeri darbe…

Ayakların baş, başların ayak olduğu, genelkurmay ve kuvvet komutanlarının dikkate dahi alınmadan, ordu içerisindeki yüzbaşıların, albayların oluşturduğu bir cuntanın ülke kaderini değiştirmek için iktidara el koydukları abuk bir durum…

Benzerleri, geri kalmış Afrika ülkelerinde görülebilen, çavuşların onbaşıların darbe yaptığı, genelkurmay başkanlarını tutukladığı benzer bir durumu Türkiye yaklaşık 50 yıl önce yaşamıştı…

İşte, o kambur halen Türk toplumunun sırtında taşınmaya devam ediyor.

Bir kamburun sırtındaki ağırlığını, beli doğrultamamanın ıstırabını yaşayan bu toplum, çok geçmeden 71 muhtırasını da yaşamak durumunda kaldı.

Yine aynı askeri açgözlülerin, kendi mantık pencerelerinden bakarak ülkeyi kurtarmak adı altında demokrasiyi rafa kaldırma operasyonlarından birinin daha gerçekleştirdiği bu yıllar da, toplum için çok büyük sıkıntılara yol açarken, kambur üstüne kambur da bindirilmiş oluyordu.

Haa, unutmadan şunu da belirtelim ki, bu ülkede darbelerle el koymak için sihirli sözcük ya “cumhuriyeti kurtarmak” ya da “vatanı korumak” adı altında gerçekleştirilmektedir. Bu iki tılsımlı sözcükten birini söylem olarak kullanıp da, üzerinizde üniforma varsa, canınızın çektiği an ülke yönetimine el koymakta herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.

Eğer, ortam ve şartlar müsaitse buna medyanın vereceği destekle, arkanıza halkın büyük çoğunluğunun desteğini de alıp, yeri gelir yıllarca keyfini bile çıkarıp, kendinizi diktatör bile pardon devlet başkanı bile ilan edebilirsiniz…

Netekim böyle kamburlardan biri de 80 darbesi olarak siyaset ve askeri literatürümüze girerken, demokrasi kültürümüzün yozlaşması da beraberinde gelmekte fazla gecikmedi.

Demokrasi kültürümüz yozlaşıyor derken, aslında biraz abartmış da olabiliriz. Olmayan bir şeyin yozlaşması ne kadar doğrudur ki?

Doğal olarak yozlaşabilmesi için demokrasi kültürünün bu toplum tarafından absorbe edilmesi gerekir. Umuyoruz, bir gün bizler görmesek de inşallah torunlarımızın torunlarının torunları böyle bir demokrasi ortamı içerisinde yaşama kısmetini elde edebilirler.

80 kamburunun ardından, bu kez ülke sırtına kambur yükleme görevini siyasetçiler devrelarak, kâh 28 Şubat süreçlerini, kâh 27 Nisan ültimatomlarını da bu toplumun sırtına yüklenen kamburlara ilave olarak yüklenmesinde hiçbir sakınca görmediler.

Maşallah bizim siyaset tarihimizde yer alan birbirinden üstün özelliklere sahip siyaset ulemalarının birbirinden ilginç atraksiyonları ile doludur.

Karaoğlanından, Çoban Sülüsüne kadar, Tırt Osmanından Zehir Hafiyesine kadar onlarca, hatta yüzlerce siyaset uleması, sırf kendi siyasi egolarını tatmin etmek amacıyla, bu toplumu birer kobay olarak kullanmaktan belki de gizli bir zevk alır hale gelmişler ve diledikleri uygulamaları bu toplum üzerinde denemişlerdir.

Bakın, onların yetiştirmeleri olan talebeleri de günümüzde bu siyaset kaosunu, ustalarını aratmayacak şekilde öylesine güzel sürdürüyor, öylesine güzel uyguluyorlar ki, artık sırtlarına yüklenen kamburları taşıyamaz hale gelen toplumun feryatlarını dahi duymazdan gelmeyi becerebiliyorlar.

En son bu toplumun sırtına yüklenmeye çalışılan Anayasa değişikliği ile ilintili türban-eşarp karışımı kambur, zaten ezelden beri birleşmekten çok ayrışmayı kendine ilke edinen toplumumuzda hemen karşılık görmekte gecikmedi.

Zaten görsel medya olarak nitelendirilen televizyonlar sayesinde son 10 yılını neredeyse “Ayşeciler-Fatmacılar… Ahmetciler-Mehmetciler…” aşamasına kadar getirilen toplum, şimdi de türbancılar-urgancılar ile türbana karşıcılar-urgansızlar olarak yeni bir bölünme stratejisi dener konumuna düştüler.

Elele, kolkola girerek okullarının yolunu tutup, okul anfilerinde yanyana oturan, kantinlerinde aynı masada çaylarını yudumlayan, yemekhanelerinde karşılıklı yemeklerini büyük bir keyifle birlikte yiyen örtülü ile örtüsüz kızlarımız, şu sıralar dindar-dinsiz olarak bölünme gayretleri içerisine sokulmaya çalışılıyor.

Ülkenin içinde can çekiştiği ekonomik istikrarsızlık dizboyundan çok yukarlara çıkıp, neredeyse boynu aşıp çene hizasına gelmeye başlayınca, gündemde de değişmelerin olması mevcut iktidarlar tarafından olmazsa olmazlardan biri olarak tabii ki kabul edilebilinir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın dikta ile en sert şekilde yönetilen ülkesi olan İspanya’da, General Franko toplumun dikkatini başka yönlere çekmek için sporu ön plana çıkartıp, özellikle de futbolu uyuşturucu etki olarak pompalarken, insanlar demokrasinin nimetlerinin farkına varamamanın ıstırabını yıllar sonra farkedebildiler.

Avrupa’nın göbeği denilebilen bir yerde böylesine bir ucube yönetim yıllarca hakimiyetini sürdürürken, bizim ülkemizde halen başörtüsünün belli amaçlar ve bölünmeye yönelik hedefler doğrultusunda gündeme konulmasının acısını aslında önümüzdeki yıllarda çok daha fazla bir şekilde hissedeceğiz.

Ne büyük bir talihsizliktir ki, ülkenin başbakanı ile muhalefetin başı, bugün bile idamlık gömlek üzerinden siyasi ikbal umut edip, birbirlerine hakaretin neredeyse diz boyu olduğu son derece pespaye bir siyaset edebiyatı ile hitap ederken, toplumun sırtına yükledikleri yeni yeni kamburları da farkedemiyorlar… Ya da farketmek istemiyorlar.

Ancak, bu kadar kamburu onlarca yıldır sırtında taşımaya alışan bu toplumun da hiç mi kabahati yok? Tabii ki var. Hani ne demişler, “Sen eşek olursan sırtına semer vuran çok olur!..”

Biz de öylesine alışmışız ki sırtımıza vurulan kamburları taşımaya, gıkımız dahi çıkmadan, yeni vurulacak kamburları da bekler hale gelmişiz.

Hiç düşünmemişiz ki, üst üste vurulan bu kamburların altında bir gün kalıp öleceğimizi!..

Paylaş
Etiketler: 85 yıllıkcumhuriyet tarihidemokrasiDemokrasi kültürümüzsırtına yüklenen kamburlar
Önceki Yazı

Turizm Sektörü Emitleye Emitleye!

Sonraki Yazı

Bunlar mı Topluma Yön Veren Siyasetçiler?

Cihan HAYIRSEVENER

Cihan HAYIRSEVENER

Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

İlişkili Yazılar

Cihan HAYIRSEVENER

Başkan Adaylarını Açıklayın

30 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

ATV’nin Nasıl Bir Ayrıcalığı Var?..

29 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Fırsatçılara Fırsat Tanıyanlar!..

28 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Kim Durduracak Bunları?

27 Ağustos 2008
5k
Sonraki Yazı

Bunlar mı Topluma Yön Veren Siyasetçiler?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap