Yaşantıya ait farklı roller, sosyal değişimin gereğidir. Böyle bir toplum düzeninin değişimi, yarınlara daha güvenli olarak yansıtılmalıdır.
Sosyal değişimin görünür yanı, geleneksel köy evlerimizin modern evlere direnememesidir. Modern binalar mutlaka daha düzenli yapıldı. Ahırdı, merekti ayrı tarafa geçti. Böylece evlerimiz iki katlı ve çok odalı hâle geldi. Aile bireyleri sosyal yönüyle rahat bir yaşantı sürmeye başladı. Modern işlerde kolaylığı sağlayacak, el aletlerinin kullanıma girmesi de sosyal yaşantıyı etkiledi. Buz dolabının yanında, mutfak gereçlerinin mevcut olması da bu etkilerdendir.
Babam “Çocukluğumda ağaçlarda dallanma daha az ve yapraklar, erken sararıyordu. Otlar boy atmıyor, fındık yaprakları zamansız kuruyup dökülüyordu. Şimdi ise yapraklar, gelişmiş ve yeşilliğini devam ettiriyor, diyordu.
Böyle bir değişimin nedenleri arasında atılan gübre ve toprağın sulanmasını da göz ardı edemeyiz.
Yaylaya göçlerin arabalarla taşınması değişim rüzgârının önemli belirtilerindendir. Ayrıca gaz lambasının obalara çıkması yine değişime ait bir göstergedir.
Babam yeniliklerin, yaşantımıza girmesinde, gerçekleşen değişime karşı dikkatli olmalıyız. Çünkü hep bizden gidiyor. Üretim tüketimimizi karşılamıyor. Yani yalnız tüketime yönelik bir davranışı kabullendik. Masraflarımız arttı, karşılayamayacak duruma düştük. Maaşı olmayan aileler ne yapıyor. Yapılanlar görünürde güzel ama çalışan olmayınca, hazıra dağlar dayanmıyor, diyordu.
Babam ailenin yaşantısını böyle değerlendirirdi. Ayrıca şunları da eklerdi, herkesi aylığa bağlayacaklar. Fakat ölmeyecek kadar, para verecekler, böylece aylıkla yetinmeyi umut hâline getireceksin. Topraktan haberin olmadığı için, şehir köşelerinde dizlerinin üzerine yürüyeceksin yani bir çeşit sürüneceksin.
Babam tüketim ekonomisini böyle algılar ve değerlendirirdi. Bugün bakıyorum da uluslararası şirketlerin, serbest piyasa ekonomisi adı altında, küreselleşme diye söylem geliştirip köylerde ailelerin kendine yeterlilik anlayışını yıkmasıyla ülke genelinde, ekonomik problem uç vermeye başladı.
Babam “ahır zamanda dere eşeğin ağzına akacak da eşek yine su diye bağıracak,” derdi.
Küreselleşme adı altında serbest piyasa ekonomisini uluslararası şirketlerin soygun düzenini, “Paramız var ki satın alıyoruz,” diyerek, insanımızı soyduran anlayış, maalesef ülkeyi yerlerde sürünür hâle getirdi. Paramız pul oldu, dün ki vilayetlerimizin parasının yanında diplerde soluk alıyoruz. Ayrıca sorumlu bakan; paramızı o kadar düşürdük ki gidecek yeri de kalmadı, diyor.
Babam ile bu yorumları yaparken yaşayarak öğrendiklerimizin bugünlere yansımasıyla sürüneceğimizi tahmin etsek de elimizden bir şey gelmiyordu. Çünkü başarmak istiyorsan çalışacaksın.
Ailelerin geliri yeterli değil, fakat herkesin elinde cep telefonu ve tablet. Hiçbirini üretmiyorsun ama kullanıyorsun. Bugün çocuğunun elinden hangi ana baba bunlardan birini alabilir.
Toplumun sosyal değişimi bu kadarla da kalmayacak, farklı boyutlara evrileceğiz ve evrildikçe de büyük acılar çekeceğiz. Fakat alıştırıldığımız için dünya işi böyle deyip geçeceğiz. Önümüzdeki günler farklı anlayışlara gebe. Anlaşılır olarak şöyle diyebiliriz, elin haçlısına hizmet edeceğiz.
Toplumları istedikleri gibi değişime zorluyorlar. Yavaşça kaşındırıp derini kopartmadan yırtınmaya devam ettiriyorlar. Böylece bir çeşit Man kurtlaşıyoruz.
Değişimin öncüleri rolü verilen yöneticiler, çeşitli algı yöntemleriyle insanları aldatıyorlar. Böylece onlar hedeflerine ulaşırken, insanlar batmanın eşiğine getiriliyor.
Toplumu yönlendiren kurumları, işlevsel hatlarda yeniden tasarlamak gerekir. Çünkü kurumların ileriye dönük potansiyelini güçlendiren, insan unsurudur. Yalnız insanlar işinin ehli yani liyakat sahibi olmalıdır.
Bireyler sosyal değişimin yansımasını değerlendirmelidir. Böylece aklı başında, güvenilir ve ahlaklı bir topluma yönelme kaçınılmaz olabilir.
Yenilikçi düşünce karma ekonomiyi mantıklı bir yapılanmaya sevk edecek ve toplum adaletli karar verecektir.
Toplumun sosyal değişimi temel değerlerin, yerleşmesiyle büyüyecek ve fırtınalardan etkilenmeyecektir.
Hasan TANRIVERDİ























