Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Yusuf Özkan ÖZBURUN

Tohumken Ağaca Dönüşmek

Yusuf Özkan ÖZBURUN Yazar Yusuf Özkan ÖZBURUN
18 Temmuz 2012
Yusuf Özkan ÖZBURUN
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Yaptığın işin hakkını vermenin, bir çiviyi itinayla çakmanın, musluğu dörtdörtlük tamir etmenin, yemeği özenle yapmanın ahlaki bir ödev olduğunu

bilmek ve bunu günlük yaşamın her türlü eylemine yansıtmaktan geçiyor. Ahlak biraz da itina demektir, yaptığın işteki dürüstlüğündür, diyemez miyiz?

Tohum, kalbini şebneme açar, kalın kabuğundan vazgeçmeye, zırhının delinmesine razı olur ve çatlar… Bağrından yemyeşil bir filizin süzülüp çıkmasına yol verir, konforunun bozulmasına el verir, sahte güvenliğin bilindik sahilini terk eder ve özgürlüğe yelken açar, toprağı yara yara büyümenin sancısına katlanmaya söz verir… Tohumun başarısıdır bu, doğru, fakat tek başına elde etmemiştir bu başarıyı… Uzak galaksideki bir yalnız yıldızın bile payı vardır bu başarıda: gök, yer, su, toprak, hava, meyveyi gagalayıp tohumun toprağa düşmesine vesile olan ardıç kuşu, her şey ama her şey pay sahibidir bu başarıda… Kendi kendine övünen, böbürlenen bir tohum hayal edebilir misiniz? ‘Kabuğumu ben çatlattım, filizimi ben çıkardım, çok çalıştım, çok acı çektim ve bu uğurda uzun bir süreçten sonra bu sonuca ulaştım’ diyebilecek bir tohum düşünebilir misiniz? Hayal gücünün sonuna kadar zorlandığı postmodern çocuk öykü kitaplarında ya da bilim kurgu fantezilerinde rastlayabilir misiniz böyle bir ifadeye?

Hayat dediğimiz hakikatin içinde bizler de içinde sınırsız sayıda tohumlar taşıyan büyük bir tohumuz… Evet, insan bir tohumdur. Hayatın toprağına atılıp, kabuğundan ayrılmaya razı olduğunda, kendi hizmetine sunulmuş tüm diğer unsurların yardımıyla ahiretin göğünde kök salacak bir tuğba ağacının tohumudur insan… Dünya tarlasında bir tohum: İnsan… Hayat toprağının bağrına konulmuş karnı geniş bir tohum… Hayattaki her şey bu tohumun hizmetine sunulmuş, her şey içindeki pek çok yetenek tohumunu çatlatmasını ve ulu bir ağaç olmasını istiyor… Evren ağacının meyvesi insan, içinde bu ağacın çekirdeğini taşıyan insan… Çekirdeğin toprağın koynunda serpilip ağaca durması: Başarı…

İnsanın dünyaya ‘boş bir levha’ (tabula rasa) olarak geldiğini söyleyen filozof yanılıyor… Dünyaya sırtımızda bir çuval tohumla gönderiliyoruz adeta. Çuvalın içinde maddi ve manevi sayısız tohum var. Bu tohumları ömrümüzün içinde zamanın ve mekanın toprağına atıp yeşertmemiz dünyadaki ödevimiz. Nice yetenek, nice eğilim, nice ince duygular, nice hassas manevi cihazlar kuvve halinde insanlık özümüzde yeşermeyi bekliyor… Fıtrat, biraz da bu demek, bir çuval tohumla dünyaya gelmek… Elindeki tohumlara kıyamadığı için avucunda tutan, tavan arasında saklayan ama toprağa atmayan bir çiftçinin acınası halini göz önüne getirin. Tohumları korumak adına çürüttüğünün farkında değildir, bu yüzden ‘acınası’… Peki bir başka çiftçi düşünelim ki elindeki tohumları uygun toprağa atmak yerine verimsiz, kıraç, çöl toprağına savuruyor, yahut daha da vahimi beton üzerine atıyor… Sonra da mahsul bekliyor hevesle, ümitle… Ne beyhude bir bekleyiş: başarısızlığın daniskası…

İşte tohum ve meyve mecazından hareketle anlatmaya çalıştığımız bu ‘hayat ve başarı’ anlayışına karşılık, manevi boyutundan ve metafizik derinliğinden koparılmış bir ‘hayat ve başarı’ yaklaşımında, ilk elde çok para kazanmak, işinde yükselmek, yüklü bir satış yapmak, sınavı kazanmak, şöhret olmak gibi durumlar akla gelmektedir. Yani daha çok ekonomi odaklı bir ‘hayatta başarı’ anlayışıyla karşı karşıyayız… Hayatta başarı, bazı somut parametrelere indirgenince, bu başarıyı kendine maledip sahiplenmek kaçınılmaz hale geliyor. Anne-babası çocuğa, sınavdan yüksek puan alınca ‘başarılı’ deyip ‘eee benim çocuğum, tabii başarılı olacak’ demesini biliyor, fakat çocuk sokaktaki kimsesiz bir yavru kediyi içeri alıp da içindeki şefkat tohumunu çatlatan bir eylemde bulunduğunda yine aynı anne-baba aynı övüncü içinde duyamıyor… ‘Bu çocuk da çok duygusal olacak galiba, kediyle köpekle uğraşacağına, testlerini çözse de adam olsa ya’ diyebiliyor en çok…
İnsani özümüzün dile gelmesi, gelişmesi adına yapılanlar başarı hanesine kaydolmuyor günümüzde. İnsanın insan olma yolculuğunda insanca adımlar atması, içindeki manevi tohumları yeşertmesi, özüne yaklaşmak için atılımda bulunması başarıdan sayılmıyor. Her şeyi ölçüp biçen, rakamlara hapseden ‘hendesi zeka’ dört bir yana saltanat bayrağını dikmiş gözüküyor. Hendesi zeka’nın karşısında ‘ince zeka’nın tüm kaleleri zaptedilmiş, bütün orduları terhis edilmiş, cümle hazineleri yağma edilmiş… Esefler bin defa… Hem ‘hayat’ algısında, hem de ‘başarı’ anlayışında gökyüzünü yere çivilemek gibi bir anlam daralması ile içimiz ve dışımız kuşatılınca, bu kuşatılmışlık aşama aşama günlük hayatın bütün alanlarına da yansıyor… Çağın ‘akıl tutulması’ kanaatimce budur: Okyanusu bardağa sığdırmaya çalışmanın derin bunalımı…

Hayatta başarılı olmak istiyorsak (ki yaradılış itibarıyla isteriz) öncelikle ‘hayat’ ve ‘başarı’ algımızı f tipi cezaevindeki hücrelerinden kurtarıp okyanus yolculuklarına çıkarmalı, dağların zirvesine tırmandırmalıyız. Bakış açısının pencerelerini sonuna kadar açmayan, dünyaya bir iğnenin deliğinden bakan bir insan, hayatta ne kadar başarılı olacaktır? Ömründe hiç olgun kavun yememiş biri, ham kelekleri kemirmeye devam ederken, dünyanın en güzel kavunlarını yediğini sanıyorsa, bu ne yaman çelişkidir, sorarım size? Demem o ki, hayatta başarı hayata, olaylara, insanlara, fikirlere, yaradılışın düzenine karşı bakış açımızın tohumlarını çatlatmaktan geçiyor öncelikle… İçimizdeki istidat, kabiliyet, eğilim, sezgi, düşünme, hissetme, ince duyular (letaif) gibi ilahi tohumların kapısını aralamaktan geçiyor. Yaptığın işin hakkını vermenin, bir çiviyi itinayla çakmanın, musluğu dörtdörtlük tamir etmenin, yemeği özenle yapmanın ahlaki bir ödev olduğunu bilmek ve bunu günlük yaşamın her türlü eylemine yansıtmaktan geçiyor. Ahlak biraz da itina demektir, yaptığın işteki dürüstlüğündür, diyemez miyiz? Bu çabaların sonucunda bize apoletler takmayabilirler, makam, maddi kariyer, ün, servet vermeyebilirler. Fakat bizzat insan olma, kendinden kendine bir yolculuk yapma, içinin tohumlarını çatlatma, dünyadan düşünceli bir yolcu olarak geçip gitme bir başarı değil midir? Sonuca odaklanıp süreci ihmal etmek, önemsiz görmek başlı başına bir başarısızlık değil midir? ‘Yolun kendisi handan önemlidir’ diyordu düşünür, hatırlatırım…

Böylesi bir tefekkürle, bu türlü bir bakış açısıyla hayatımıza baksak, yaşadıklarımızı bu zaviyeden yaşasak, eşimize, çocuğumuza, insaniyet tohumumuzun dünyadaki en verimli toprağı olan ailemize böyle bir algı biçiminin yedeğinde yaklaşsak acaba neleri başarırdık, düşünebilir misiniz? Diyelim, çocuğun evde sakarlık etti ve o canım vazoyu kırdı, kızgınlıktan küplere bindin, ayağınla toprağı kazıyorsun, tam o esnada karşındaki bacak kadar yavru gözünde, 25 yaşlarında boylu boslu bir yetişkinin tohum hali gibi hayalen belirdi. İçindeki ‘insanı nesneye tercih etme, merhamet, öfkeye hakim olma’ gibi manevi tohumları çatlatmaya niyetlendin ve buna göre davrandın. Bu türden davranış manzumesini eşine, dostuna, arkadaşına, her yere ve her şeye tatbik ettin. Hayat nasıl olurdu?

Eh, diyeceksin ki ‘Ama bu söylenenler sonucunda elime somut olarak ne geçecek, bana madalya mı takacaklar, tüm bunlar laf ebeliği olmaktan öte ne işe yarar?’

Ben de derim ki, öncelikle bu güzel bir soru… Fakat tarihten bir fotograf karesi nakletmeme müsaade et ey benim güzel okurum: Uçağın atası olan balonu icat eden mucit kardeşlerin geliştirdikleri balonu büyük bir kalabalığın huzurunda tanıtmaları esnasında arka taraflardan biri yanındakinin bir düşünür olduğunu bilmeden sorar, ‘Hıh, balonmuş, ne gereksiz icat, bu havada uçan şey ne işe yarar ki bayım? Cevap çok geçmeden gelir: ‘Yeni doğan bir bebek ne işe yarar bayım?’

Paylaş
Etiketler: yaşam
Önceki Yazı

İran Teslim Olur mu? Savaşsız Zafer Var mı?

Sonraki Yazı

Hayvancılığımızda Kadınlarımız

Yusuf Özkan ÖZBURUN

Yusuf Özkan ÖZBURUN

İlişkili Yazılar

Yusuf Özkan ÖZBURUN

Modern Dünyada Aileyi Anlamak (II)

29 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

Modern Dünyada Aileyi Anlamak (I)

28 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

Seyyah ve Turist

26 Ekim 2013
5k
Yusuf Özkan ÖZBURUN

“Biz” Deyince ne Anlıyoruz?

11 Ekim 2013
5k
Sonraki Yazı

Hayvancılığımızda Kadınlarımız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap