Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Çapar KANAT

TÖF-Gıda Güvenliği Raporu-2010

Çapar KANAT Yazar Çapar KANAT
22 Mart 2011
Çapar KANAT
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Tüketici Örgütleri federasyonu 01.01.2010-31.12.2010 Tüketici Sorunları Raporu’nda Gıda ve Gıda Güvenliğine yer verdi.  Geçtiğimiz yıllarda Tüketici Dernekleri Gıda ve Gıda Güvenliği’ni gündemlerine almaz iken TÖF’ün geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Gıda ve Gıda Güvenliğine 2010 yılı çalışmalarında yer vermesi ‘’Gerçek Gıda’’ ya hasret bilinçli tüketiciler  tarafından olumlu karşılandı.

İşte Tüketici Dernekleri Federasyonu’nun Gıda Güvenliği ile İlgili Raporu:

GIDA, GIDA GÜVENLİĞİ

Gıda Katkı Maddeleri.

Özellikle hazır gıdaların işlenmesi/üretilmesi sürecinde belirli bir işlevi yerine getirmesi için, bilinçli olarak kullanılan/katılan katkı maddeleri renklendirici, koruyucu, mineral tuz, kıvam artıcı, homojenleştirici, parlatıcı, tatlandırıcı, inceltici, aroma ve tat verici amaçlı olarak kullanılmaktadır.

Gıda katkı maddeleri, gıda kalitesinin artmasına neden olabilir mi? Tabi ki hayır! Sitrik asit (E 330), mono sodyum glutamat (MSG-E621), mono potasyum glutamat (E622), sodyum benzoat (E211), laktik asit (E270), nitrat+sodyum türevleri ve sayabileceğimiz birçok diğer katkı maddeleri, hiçbir besleyici değeri olmayan ve gıda maddelerine lezzet katmak, raf ömrünü uzatmak ve işlevsel kılmak için kullanılmaktadır.

Gıda kaynaklı tehlikeler, artık gıdaları üretenler tarafından da kabul edilmektedir. “Çok kullanmazsan zarar görmezsin” yaklaşımı da sadece aldatmacadan ibarettir.

Örnek verdiğimiz katkı maddeleri ile diğerlerinin, katkı olarak ister binde 1, ister yüzde 1 oranında kullanılsın, kısa vadede ya da uzun vadede tüketilmesinin, tüketenin yaşamına hiçbir katkısı olmadığı gibi zararları da yaşanan süreçte ortaya çıkacağı gerçeği ile karşı karşıyayız.

Sigara da olduğu gibi, katkı maddelerinin de, başta kanser olmak üzere ortaya çıkan birçok hastalığın nedenleri arasında olduğu bilim insanlarınca yapılan araştırmalarda saptanmıştır.

Diğer yandan başta pankreas olmak üzere kanser türlerine, kalp, damar, böbrek hastalıkları, Obezite, diyabet, karaciğer yetmezliğine ve bir çok hastalığa neden olduğu bilim insanlarınca belirlenen mısırdan üretilen nişasta bazlı şekerin birçok AB ülkesinde yasaklanmasına karşın ülkemizde giderek artan oranda kullanılması ve buna izin verilmesi kabul edilebilir bir durum değildir.                20 Avrupa Birliğinin ülkesine 2010 yılında tahsis edilen Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretim kota ortalaması yüzde 6,5 civarında olup, bu oran Türkiye’nin çok altındadır. Şeker yasasıyla, ülkemizde toplam şeker üretiminin yüzde 10’u Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretimine ayrılmış, Bakanlar Kurulu verilen yüzde 50 olan arttırma ve eksiltme yetkisini her yıl kotayı artırma yönünde kullanmış ve bugün ülkemizde Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretim kotası yüzde 15 olarak uygulanmaktadır.

Tüketicinin sağlık ve güvenliğini tehdit eden, ekonomik çıkarlarına zarar veren, bilgilenme hakkını yok sayan, çevresel tehlikeler yaratarak, yaşamı tehdit eden, sağlıksız gıda üreten, satan firmaların haksız ve hukuksuz tüm uygulamaları artarak devam ederken, gerekli denetimleri yeterince yapmayan kamu otoritesinin bu tavrı devam etmektedir.

Bilim insanlarının yaptığı çalışmalar sonucunda hastalıkların önlenmesinde gıdalarla ilgili olarak;

*Tuz Tüketimini azaltılması

*Trans yağ asitlerinin uzaklaştırılması

*Doymuş yağ tüketiminin azaltılması ve

*Şeker tüketiminin sınırlandırılması önerilmesine karşın konuyla ilgili önlem alınmasına yönelik ciddi girişimler bulunmamaktadır.

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. (GDO) “Kendi türünden ya da bir başka canlıdan gen aktarılarak bazı özellikleri değiştirilen  bitki, hayvan ya da mikro organizmalar “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar.” Olarak tanımladığımız ve biyoteknoloji şirketleri tarafından 1990 lı yıllardan başlayarak gıda maddesi ve yem olarak tüketiciler olarak yaşamımıza sokulan GDO ların ülkemizde 1998 yılından bu yana hammadde ve işlenmiş ürün olarak ithalatı yapılmaktadır. Avrupa Komisyonunun bir raporuna göre bugün 30 çeşit üretilen GDO lu ürün sayısının önümüzdeki 5 yıl içerisinde 120 çeşide yükseleceği öngörülmüştür.

Biyoteknoloji şirketleri insanlığı yanıltıyor.

Aktarılmış genlerin doğal bitki türüne atlayarak, bulundukları çevredeki doğal türlerde genetik çeşitliliğin kaybına neden olmaları ile yabani türlerin doğal yapılarında sapmalara neden olarak, ekosistemdeki tür dağılımını ve dengeleri bozmalarıdır.

Biyoçeşitliliği yok etmeyi amaçlayan GDO lu tohumlar kısırdır. Bu kısır tohumların ekiminin tarımda ilaç kullanımını azalttığı, verimi arttırdığı yaklaşımı ise doğru değildir.

Oysa, ABD de Transgenik (GDO’lu) tarımda 13 yılda, 143 milyon kg Herbisitlerin (yabani otlara karşı kullanılan tarım ilaçları) ek olarak kullanıldığı ortaya çıkmıştır.

Bilim insanlarının yaptığı araştırmalarda, GDO’lu ürünlerinin gıda olarak kullanımında insan ve hayvanda toksik (zehir), allerjik etkiler yapması, antibiyotiklere karşı direnç oluşturması, doğrudan alım durumunda ise insan ve hayvan bünyesindeki mikro organizmalarla birleşme ihtimali gibi önemli sağlık riskleri ortaya çıktığı ifade edilmektedir.

Dünyada farklı politikalar nedeniyle 1 milyarı aşan insanın açlıkla boğuştuğu gerçeğine karşın, bugün GDO ların iddia edildiği gibi açlığa çare olmadığı kanıtlanmıştır. Ülkemizde ekilen yerli mısır çeşitlerindeki verimliliğin ABD ve Arjantin ve diğer ülkelerde üretilen GDO lu mısırın verimliliğinden yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine (01.02.2011) göre, 2010 yılında, Birim alana verim GDO’lu tohumla mısır üreten Arjantin’de yüzde 24 artarken, GDO’suz tohumla üretim yapan Türkiye’de yüzde 95 artmıştır. Ayrıca, GDO’suz tohumla üretim yapan Türkiye’nin birim alanda mısır verimi, GDO’lu tohumla üretim yapan Arjantin’den yüzde 28 daha yüksek olmuştur.

GDO ların bir önemli tehlikesi ise, dünya gıda ve yem piyasasının Amerikan biyoteknoloji şirketlerinin eline geçmesi ve bunların insanlığa karşı silah olarak kullanılmasıdır.

Henry Kissingerin “Petrolü kontrol edersen, ulusları kontrol edersin, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin.” Sözü, Amerikan biyoteknoloji şirketlerinin amacını/hedefini çok net ifade etmektedir.

Yıllardır GDO ya hayır platformunun, TÖF üyesi tüketici örgütlerinin ve duyarlı kesimlerin yaptığı çalışmalarla GDO ların insan, hayvan ve çevreye olan olumsuz etkileri anlatılmış ve bugün de anlatılmaya devam edilmektedir.

Önce yönetmelikle, sonra Biyogüvenlik kanununa konulan hükümlerle GDO ların ülkemize girişi serbest bırakılmıştır. Tarım Bakanlığı tarafından öncelikle, “Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair” yönetmelikle GDO lu ürün, gıda maddeleri ve yemlerin girişine resmi bir dayanak oluşturulmuştur.

Yönetmelik, Danıştay’ın iptal etmesi ve Yoğun tepkiler nedeniyle, 9 aylık bir sürede 4 kez değiştirilmiştir.

Biyogüvenlik Kanununun 18.03.2010 tarihinde yasalaşması, ile, ilgili yönetmeliğin 26.09.2010 tarihinde yürürlüğe girmesiyle, GDO`lu ürünlerin ülkemize girişi kolaylaştırılmıştır.

Türkiye ye GDO lu ürün, gıda ve yemlerin serbestçe girmesiyle, 2010 yılında, yaklaşık 500,000 ton mısır, 850,000 ton civarında soya ithal edildiği bunların tamamına yakınının GDO lu olduğu bilinmektedir.

2010 yılında da, Türkiye de kullanılan hayvan yeminin önemli bir bölümünün (1.386,811 ton) GDO lu yemlerden oluştuğu, tüketicilerin GDO lu yemlerle yetiştirilen büyükbaş ve kümes hayvanları konusunda ve işlenmiş GDO lu ürünlerle ilgili tüketim sürecinde bilgilendirilmedikleri ve ülkemiz tüketicilerinin 1998 yılından bu yana GDO ları yaygın biçimde tükettikleri ortaya çıkmıştır.

GDO lu mısır ve soya 1000 çeşidin üzerinde işlenmiş gıda ürününde kullanılmaktadır. Çukurova üniversitesi Ziraat Mühendisliği Fakültesi öğretim üyesinin, “GDO lu ürünlerin olumsuz etkilerinin 20-30 yıl sonra ortaya çıkabileceğini, bu sürecin Çernobil’in etkilerinin ortaya çıkmasında da görüldüğünü hatırlatması” soruna dikkat çekilmesi açısından önemlidir.

GDO’lu olduğu kabul edilen ürünlerin tamamının etiketlenmesi ve üzerine 12 punto büyüklükte yazılmasının gerekli olduğu ortadadır. Etiketlemenin yönetmelikteki haliyle tüketici kanunuyla çeliştiğini ve Tüketiciyi korumadığını, görüyoruz. Bu nedenle GDO lu olduğu bilinen, risk taşıma potansiyeli olan tüm ürünler etiketlenmelidir. Ayrıca getirilen binde dokuzluk GDO eşik değeri de kabul edilemez bir durumdur. Bunun için bu oranın sıfıra çekilmesi gerekmektedir.

Yaşam Patentlenemez;

Genetik yapısı değiştirilen tohumlar/ürünler patentleniyor. Doğada bulunan genler için verilen diğer tüm patentler meşru değildir.  Bunun adı biyolojik korsanlıktır.

GDO’lu tarım kendi dışındaki tüm tarım yöntemlerini ve özellikle de geleneksel tarım ile ekolojik tarımı yok eden, biyoçeşitliliği ortadan kaldıran totaliter bir tekniktir.

Tüm bu nedenlerle de;

GDO ların, GDO’lu gıda maddeleri ile yemlerin ülkemize girişi yasaklanmalıdır.

GDO’lu tarımın önü açılmamalıdır.

Yerli gen kaynaklarımızın korunması, geliştirilmesi ve ıslah çalışmaları yapılmalı, yerli tohumculuk sektörünün oluşturulması için politikalar üretilmelidir.

Biyogüvenlik kanununda zaman geçirilmeden değişiklik yapılarak GDO ları kesinlikle reddeden, Biyoçeşitliliğimize sahip çıkan hükümlere yer verilmelidir.

Havası, suyu, toprağı kirletilmemiş bir ülkede yaşamak her canlının doğal hakkıdır!…

Tüketici Dernekleri Federasyon Başkanı Sayın Fuat Ergin’e teşekkür ederken Kolalı içecekleri, mısır şurubundan yapılan içecekleri, gıda katıkılı tüm içecekleri üreten fabrikaların oluşturduğu Derneğin Genel Başkana  Tarım Bakanlığı’na bağlı Ulusal Gıda Kodeks Komisyonunda üye olarak yer verilerken, söz sahibi kılınırken 75 milyon tüketicinin sivil toplum kuruluşunun Genel Başkanı’nın da artık UGKK’nunda yer alması için bir kampanya başlatmasını dileriz.

Gıda Yönetmeliklerinin hazırlanmasında artık tüketiciler de söz sahibi olmalıdır!

https://groups.google.com/group/cigsutureticileri

Paylaş
Etiketler: alerjik maddeleraroma ve tat vericigdogenetiği değiştirilmiş ürünlergıda güvenliğiHerbisitlerhomojenleştiriciincelticikıvam artıcıkoruyuculaktik asit (E270)mineral tuzmono potasyum glutamat (E622)mono sodyum glutamat (MSG-E621)nitrat+sodyumparlatıcırenklendiriciSitrik asit (E 330)sodyum benzoat (E211)TARIM BAKANLIĞItatlandırıcıtöftoksik maddelerUGKK
Önceki Yazı

Haçlı Emperyalizimin Değişim Dönüşüm Operasyonu!

Sonraki Yazı

Oyumu Açıklıyorum

Çapar KANAT

Çapar KANAT

İlişkili Yazılar

Çapar KANAT

Bakanlık Et Ve Süt Kurumuna Havada Su Dövdürüyor

13 Haziran 2017
5k
Çapar KANAT

Çiğ Sütün Perakende Satışına Düzenleme

19 Kasım 2015
5k
Çapar KANAT

Gerçekte Çiftçi Mazotta Destekleniyor mu?

07 Eylül 2015
5k
Çapar KANAT

1 Litre Çiğ Sütün Maliyeti – Mart -2015

31 Mart 2015
5k
Sonraki Yazı

Oyumu Açıklıyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap