İmamoğlu’nun şahsında, Millet İttifakı, muhteşem bir zafer kazandı. Tarihi bir farkla (806.426), Cumhur İttifakı’nı hezimete uğrattı. Ve hak yerini buldu. İstanbul halkı, en doğru kararı verdi, mağdurun yanında yer aldı, zulme karşı çıktı.
1– Şahsen, çok sevindim. Niçin? CHP’li miyim? Hayır. İYİ Parti’li miyim? Hayır. Ancak; İmamoğlu’nun şahsında, dürüst, mütevazi, kapasiteli, güzel vasıflara sahip, iyi bir ailede yetişmiş bir lider gördüm. Bu arada, yapılan haksızlıklara çok kızdım.
a) Yüce Rabbim (cc); kendisine, sağlık, huzur ve başarı dolu bir dönem lütfetsin. Sinsi çıkarcılardan ve dalkavuklardan korusun. Kul hakkına el uzattırmasın. Adaletten ayırmasın, gurur ve kibir gibi hastalıklardan korusun. İstişareye ve liyakata önem vermekten vazgeçirmesin. Feraset, fazilet ve basiret versin. Dürüst ve ehliyetli kadrolarla çalışmayı nasip etsin.
b) Bu başarıda Kılıçdaroğlu’nun, Akşener’in, Karamollaoğlu’nun ve (medyada hak ettiği yeri bulmasa da) Gültekin Uysal’ın katkıları büyüktür. Ekipleri ile birlikte çok doğru işler yapmışlardır.
c) Hezimetin gerekçeleri ortadadır:
İnanılmaz haksızlıklar yapılmış, devamlı olarak yalanlar, iftiralar, (sisi, Bizans, Pontus vb.) hareketler, baskılar, engellemeler, tehditler, cezalandırılmayan saldırılar, provokasyonlar, davalar, tutuklanmalar, kin, nefret ve ayrımcılık söylemleri, terör suçlamaları, tüm kamu kaynaklarının ve kurumlarının istismarı illet, zillet vb. yaklaştırmalar, yakışıksız davranışlar sergilenmiştir. AKP ve MHP genel başkanları, İçişleri ve Adalet bakanları, TRT, AA, YSK vb. kurumların yöneticileri, (devamlı iğrenç yalan ve iftiralar üreten, seviyesiz) yandaş medya (yandaş müteahhitler yönetiminde), halkımızı bıktırmış ve kızdırmıştır.
Özellikle, Kürt kardeşlerimizin oylarını devşirmek için, İmralı’daki caniden, Osman Öcalan’dan ve (TV ekranlarında, seri katile, “Kürt isyanının lideri” diyen ve takibata uğramayan) tipsiz doçent bozuntusundan medet umulması, 31 Mart’a kadar her türlü suçlama ve hakareti yaptıkları HDP’ye yağ çekilmesi, Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’da Kürtçe konuşması ve “Pekeke” demesi, devamlı hainlik yapan Barzani’nin davet edilmesi, Dışişleri Bakanı’nın teröristler için saygı duruşuna katılması, özellikle de Bahçeli’nin inanılmaz bir keskin dönüşle, bebek katiline destek çıkması, vatanını sevenleri, gerçek dindarları ve milliyetçileri çok kızdırmıştır. 23 Haziran günü AKP, MHP, SP tabanı ya İmamoğlu’na oy vermiş, ya sandığa gitmemiş, ya da oyunu geçersiz kılmıştır. Bitmeyen Türk ve TC düşmanlığı ile din taciri cemaat ve vakıfların ön plana çıkarılması da işin tuzu, biberi olmuştur.
Elbette genel kapsamda ekonomideki çöküş, işsizlik, baskılar, mazlum iken, zalim olmak, mücahid edebiyatı yaparak, müteahhit olmak, din elden gidiyor edebiyatı ile dinimize ve dindarlara en büyük zararı vermek, halktan kopmak, gurur ve kibir abidesi olmak, saltanat, lüks, israf, haram, girdabında boğulmak, emaneti ehline vermemek, kul hakkı, şirk vb. günahları hiçe saymak ve de Suriyeli istilasına geçit vermek de çöküşün asli sebepleridir.
2– Bu tablo, saltanatın güç kaybettiğini, AKP’de çöküş ve kaçış döneminin başlayacağını, yeni partilerin kurulacağını, işaret etmektedir. Kendi ayaklarına kurşun sıkmışlar. Ettiklerini biçmişlerdir.
Şimdi, AKP Genel Başkanı’nın gerçeği görmesi, başarısız olduğunu ve ülkeyi uçuruma götürdüğünü anlaması, dalkavuklara, çıkarcılara, kamu kaynaklarından beslenen danışman ordusuna değil, mantığına ve vicdanına başvurması, güç ve itibar kaybettiğini kabul etmesi, daha fazla yıpranmadan çekilmesi, demokrasinin ve hukuk düzeninin önünü açması, en uygun davranış biçimi olacaktır.
Basiret ve feraset sahibi politikacılar, çekileceği zamanı bilmeli hırslarına esir düşmemelidir.