Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ümit SÖNMEZ

Terminal Kuşları

Ümit SÖNMEZ Yazar Ümit SÖNMEZ
04 Haziran 2012
Ümit SÖNMEZ
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Avatar filminde gerçekten etkileyici sahneler var. Özellikle, galiba
Pandora denen, uçan dağların bulunduğu bölge beni gerçekten
etkiledi. Sanırım etkisinden henüz kurtulamamış olmalıyım ki bu gün
gördüğüm manzaraları da o bölgeye benzetmeden edemedim.
Eğirdirlileri maviş maviş Navi ırkına benzetme abartmasına gitmeden,
yanımızdan gelip geçen bulutlarla birlikte ta uzak dağları tepeleri
de pandoraya benzeten oluşlar yaşadım. Halbuki niyetimiz Eğirdir
Sivrisi denen dağın yanında sayılabilecek bir yerde, bir Yörük
çadırında çökelekli yemekti.

Oldukça yüksekte, dolambaçlı ve
ağaçlıklı yollardan ilerleyerek vardığımız Akpınar köyünün yanında
seyredip durdum pandorayı. Uçan dağlar. Dağlar uçuyordu çünkü demin
bahsettiğim bize yakın seyreden bulutlar bu dağları-tepeleri
ortasından ikiye bölüyordu. Bulutların üstünde bir kısım, altında
başka bir kısmı alıyordu. Üstte kalan kısımlar uçan dağları
andırıyordu.

Tabii, ben de fırsatını buldum ya.Avatar filmini üç
boyutlu seyredememenin verdiği eksiklik hissiyle kendi imgelemimde
yeniden çektim ve vizyona soktum filmi. Lan, dedim Ümit, film gibi
adamsın mübarek, koy matineye izlesinler, dedim kendi kendime.Şaka
bir yana burada uçmamak elde değil. Hele de Eğirdir Sivrisi denen
ürküten dağ tarifi zor duygulara itti beni. Lan dedim Ümit gene
coştun sen, içinde kabaran bu hissiyat da nedir,seni şu dağlara
çeken nedir,dedim heybettir heybet.

Eğirdir Sivrisi denen
yükseltinin hemen arkasında dediklerine göre bir cehennem varmış.
Eğirdir komando okulu. Oraya ilk defa giden her askere, cehenneme
hoş geldin, derlermiş. Askerlik bir yana, şöylece yanında durup
kafanızı doruklarına doğru çevirdiğinizde ürkmemeniz pek mümkün
değil.

***

Terminaller önemli yerledir… Ankara'nın AŞTİ'si, İstanbul'un
Esenler'i, Harem'i. Ve daha niceleri… Serde biraz köylülük mayası
olduğundan mıdır nedir, her neredeki terminal olursa olsun
insanların, oradaki toplanmaları ,dağılmaları; kalabalıkları,
mevsimler döndüğünde, cemreler gittiğinde, başka bölgelere göç
etmeye hazırlanan kuşlara benzetirim. Sığırcık kuşları toplanırlar
tarlada. Cıvır cıvır konuşurlar.

Yanlış mı hatırlıyorum… bu
toplanmaları genelde akşamları olur, bilemiyorum.. Kuşlar
toplanırlar, cıvırtıları akşama neşelimsi bir tat verir, çocuklar
ilgiliyle izlerler… Sonra, havada değişik şekillerde balonumsu
hacimler oluşturarak birkaç manevra yaparlar ki bu dediğim gibi
hazırlıktır…Terminallerdeki insanlar gibi… Terminallerde de,
özellikle büyük şehirlerin terminallerinde bu çizmeye çalıştığım
manzara daha çok benzer göçecek kuşların hallerine.

Gideceğiniz yerler vardır… Saati beklemektesinizdir. Çoğu zaman
anlatamadığınız duygular içindesinizdir. Fakat bu, tarif
edemediğiniz duyguların girdabına düşmemek için gözünüzü diğer
insanlara çevirirsiniz. Sahipsiz gibi duran bir kafeteryada çay
içersiniz,otobüslerin arasında dolaşırsınız. O, tarifi edilmesi zor
duygular ve düşünce karmaşalarının en önemli sebebi: içinizde bir
yerlerde bir şey – yani size ait bir şey- gideceği yere hazırlık
yapmaya çalışmaktadır.

Ne amaçla giderseniz gidin, kime gidecek
olursanız olun..bu mekanizma her zaman işler. Hazırlığın
tamamlanması ise yolculuğun bitmesinden sonra bile sürebilir. Bir
gece yarısı varırsınız o yere. Yatar ve uyursunuz. Gecenin bir
yarısı, bir ara uyandığınızda nerde olduğunuzu şaşırma durumu bile
yaşayabilirisiniz. Fakat, dediğim gibi o hazırlık o uyum süreci hep
eder.

Ben, son yıllarda alışkanlığım olduğu üzere, genelde çok erken
gitmeye çalışırım terminallere. Öyle ki, bazen 2-3 saat önceden
gittiğim olur. Gideceğim terminal Ankara AŞTİ ise durum mutlaka
böyledir. En son 4 saat önceden gittim. Gezinmeyi severim. Özelikle,
yüz metrelerce uzunluktaki yazıhanelerin önlerinden en az yirmi
dakika da bir geçerim. Galiba sevdiğim bir şey var bu
davranışımda… Otobüs şirketlerinin yazıhane önlerindeki
personelleri yolcu kapma yarışına girmişlerdir ve elbette ki ben
önlerinden geçtiğim vakitlerde mutlak bana da sorarlar…Adana mı
abi? Antep mi? Maraş mı? Urfa mı?.. Kendimce bir istatistik
tuttum:

Beni en çok Adana'ya çağırıyorlar.."Adanalıyıg, Allah'ın
adamıyıg"da biz de Tokatlıyıh, biz kimin adamıyıg, hı! Biraz da merak
var. Acaba çok farklı bir yer adı söyleyecek olan olacak mı diye,
bir merak var. Bazen beni Uşak, Aydın' gönderme istekleri oluyor
fakat ben kabul etmiyorum. Bilindiği üzere, adamın yüzüne yapısına
bakıp yorum yapıyorlar. Lan bu olsa olsa Adanalı'dır, baksana ne
kadar kara bir adam… İki tür şey söylüyorlar aslında. Birincisi,
nereye abi, ikincisi Adana mı, Urfa mı, vs. mi …abi. Şehir ismi
söyleyerek beni yoklayanların daha akıllı olduklarını düşünüyorum.
Çünkü, adam bana bakıp düşünüyor, yorum yapıyor ve eğer ki tutturursa
gizli bir sempatik bir hava oluşacağından ve onların firmasına
gideceğim ihtimali yükselmiş oluyor.

Öyle yerlerde, insan biraz da
kendini yalnız hissedince hafiften bir memleket havası essin de
istiyor yani. Vay be! Beni tanıdı, demek ki hemşoyuz..

Bu karalığım beni bir gün Arap sandırmıştı. İstanbul'da,Esenler
otogarda lokantaların, kafelerin filan olduğu yerlerde dolaşıyordum.
Lokantanın birinin kapısının gerisinden bir adam bana el kol
hareketi yaptı, gel gel der gibi. Ona yöneldim. O da lokantanın
kapısına kadar geldi. Birkaç adım kalmıştı ki, üzerinde beyaz aşçı
önlüğü olan bu adam Arapça bir şeyler konuşmaya başladı… "habibi
mabibi şerulup vel gadde ya ayva hurulop.." gibi bir şeyler
söylemeye devam etti bir süre. Ne söylediğinden ziyade, bir Türk
lokantasında çalışan bir aşçı veya yardımcısının neden bana Arapça
konuştuğunu çözmeye çalışıyordum… Halbuki Ümit hoca! Sen hiç kendi
yüzüne baktın mı? sorusunu aklıma getiremiyordum…Hava zaten zibil
sıcak… Aklımdan bir ara, "dont speak arabik" demek filan geçti…
Sonunda dayanamayıp, klasik Türk tepkimi verdim:"Ne diyorsun sen
yau!" Aaa! dedi, Abi sen Türk müydün!.. dedi. Kusura bakma abi dedi
ben seni Arap zannettim, dedi. Olur böyle vakalar, pek de sıcak
havalar, diye bir manzumeyi sıkıştırdım araya… Güldüktü karşılıklı.

Şimdiye kadar hiçbiri benim Tokat'lı olduğumu bilemedi. Her yerli
oldum, bir Tokat'lı olamadım.

İlginç bir de espri vardır terminaller hakkında, diyalog şöyle:

– Ali'yi gördün mü?
– Hangi Ali?
– Şehirlerarası otobüs terminali

..

İnsanların biraz da zayıf oldukları yerlerdir bu terminaller. Yani,
psikolojik olarak zayıflık gösterebilecekleri yerledir buralar. Son
yıllarda, bilmiyorum yanlış mı yorumluyorum, şebekeler de çoğaldı
buralarda. En başta fuhuş şebekeleri, ayakçılar: yani mesela abi
bilmem nereye gidecek param yok,aney öldi, babey öldü…t üründen
acındırmalarla para söğüşleyen… ve daha nice şebekeler. Çünkü
buralarda insanlar zayıftır ve dikkatsizdir. Bu durumu fark etmezler
fakat böyledir.

Gariban insanlar da vardır. Terminalde yatıp kalkarlar. Kimisi,
sevdiğini kaybetmiştir ve sonra aklını yitirip oralarda
dolaşmaktadır. Kimisinin parası yoktur, bir hal çare aramaktadır ve
günlerce demir banklarda yatıp kalkmaktadır.

Ayaküstü spot-kısa anlık aşklar da yaşanabilmektedir o tür yerlerde.
Bilmem nerelerden bir kız, bilmem nerelerden bir delikanlı ile kısa
bir hayalde birlikte el ele tutuşabilmektedir. Halbuki birbirilerini
hiç tanımamaktadırlar. 3-4 dakika sonra biri biner otobüsüne ve
gider, aşk hayali de biter. Fakat bence en güzel aşklar o anlık
düşleyişlerde geçer, bütün yoğunluğuyla. Göz göze gelme vardır,
kurulan düş vardır iki sigara fırtı arasında ve duman fondur ve
sonra ayrılık vardır… işte aşk budur. Nettir. Belki de net
aşktır, brütünden fazla. Fakat temizdir. Zaman, pek kirletemez böyle
aşkları. Kısadır çünkü.

Yollar insana çok şey öğretmez. Bir şekle bir şamale sokar olup
biteni. Yollar pleyttir. Hizası şaşmaz. Şaşana ayar verir inceden.

Terminaller/otogarlar ilginç yerledir. Bir mahşer provasıdır
toplanmak. Mahşerden öte gidilecek yerler de vardır. Zamanınız
gelir, göçücü kuşlar gibi, kaptan kontağı çevirdiğinde yolculuk
başlar…

***
Bir alıntı:

"…
Sizler de bir buluttunuz
Gökyüzünü unuttunuz
Yağın karlar,siz de yağın
Benim gibi darmadağın

 

31 Ocak 2010,  Eğirdir

Paylaş
Etiketler: gelişgidişhislenimleriçlenimlerterminaller
Önceki Yazı

Özel Hastaneler de Sezaryane Karşı

Sonraki Yazı

Filistin, Feryat Oldu; Vurdu Bizi Katılaşan Kalbimizden

Ümit SÖNMEZ

Ümit SÖNMEZ

1976 Tokat doğumluyum. Bilim-Teknik konularına ve edebiyata karşı yoğun ilgim var. Öyle ki, taa çocukken alfabeden "A"yı öğrenir öğrenmez bulduğum her şeyi okurum. Bu dünyadan alabileceğimiz bir şey yoktur. Öyleyse, yazarak bir şeyler bırakalım.

İlişkili Yazılar

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”

14 Kasım 2025
5k
Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi

03 Ekim 2025
5.1k
Berlin, Leda
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (II) – Leda: Berlin’in En Ünlü Ressamı

15 Eylül 2025
5.1k
Berlin
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (I) -İncir Ağacı Kafe’de Bir Elf Kızı

27 Ağustos 2025
5.2k
Sonraki Yazı

Filistin, Feryat Oldu; Vurdu Bizi Katılaşan Kalbimizden

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap