Gazetelerle tanışıklığım yarım asrın üzerinde. Onca yıl gazete okur, bazı yazarları özellikle takip ederim. Aynı anda birçok yazarın yazılarını beğenmişliğim nadirattandır. Özellikle günlük yazan yazarlar kesilip saklanacak yazıları nadirattan yazarlar.
Bazen olur ki anlaşmış gibi birden çok yazarlar birbirine nazire olacak yazılar yazarlar. Hepsi de hafızaya nakşolur. Üzerinden seneler geçse de hatırda kalır, gönülde kalır ve ebediyen satırda kalır. Yarınlara taşınır, yol olur, rehber olur, ışık olur…
Geçen hafta yani 23.08.2016 tarihli Terme Bilgi Gazetesinde yazarları sanki birbirlerine nazire olsun diye hepsi de farklı konulu yazıları farklı güzellikte yazmışlar. Şimdi sizlere o yazarların yazılarından kısaca bahsetmek istiyorum. Burada yazarları isimlerini alfabetik sıraya göre alacak olursam okuyucu nezdinde bir şaibeden sakınmış olurum. Yoksa hepsinin de ilk sırada yan yana yazılmış olması haklarıdır.;
İlk olarak Ahmet Sezgin´in yazısından bahsedelim. Ahmet Sezgin´in hem kalemine hem de fikirlerine önem verdiğim dostlarımdandır. Bunu belirttikten sonra yazısına geçelim. Yazısında “Samsunlu Şairler ve Yazarlar Ansiklopedisi” üzerine fikirlerini yazmışlar. Köşesine sığabildiğince öz bilgi vermiş. Yani hem Samsun, hem de ülke kültürüne katkıda bulunan bir eseri okuyucularına tanıtmış. Kitapta 414 isim ve 3255 eserin bulunduğunu söylemiş, birçok kişinin ismini zikretmiş kendince –ki mutlaka vardır- noksan olan yerleri belirtip çözüm yolunu da göstermiştir.
İkinci sıraya Mehmet Türkan´ı alıyor. Tek kelimelik “kocaman” bir başlık koymuş. Hani kitap yazılsa yeri. Siz “Söz” diye başlık atıp bir sayfaya sığdırılmış yazı okudunuz mu hiç? Öyleyse Mehmet Türkan´ın yazısını okuyun! Ünlü isimlerden mısralarla yazısını zenginleştirmiş bize de okuyup tefekkür etmek düşer.
Yazarlarımızdan üçüncü sırayı Nazmi Kılıç alıyor. Özel bir not olarak şunu belirteyim ki Nazmi Kılıç benim bu gazetede yazı yazma sebebim. Bir şekilde onun vesilesiyle yazıyorum. Tabii daha sonra diğer arkadaşlarım da bize fazlasıyla yardımcı oldu ve biz de bir aile olduk.
Nazmi Kılıç “Şems´in Kırk Kuralı” başlık yazısının devam eden bölümü. Bize bu kuralları aktarırken bazı küçük yorum ve izahatlarla altın değerindeki sözlerden nasıl faydalanacağımızı öğreniyoruz. Zaten her söz bir tez mahiyetinde. Olsun şimdilik bu haliyle bile bize fazla geliyor.
Sırada Selim Eroğlu var. Yazarların isim sırası onu “dördüncü” sıraya düşürdü ama o “birinci” tercihi konu almış. Burada adaylara verdiği mesaj şu: “ Birinci tercih kişilerin gönlünün de tercihidir, diğerleri biraz teferruattır” diyor. El hak doğru. Öyle ya madem en çok onu istemiş olmalısınız ki “birinci” tercihinize yazmışsınız. İyi de Selim hocam bazen her şey insanın istediği gibi olmuyor. Ve biz diğer tercihlerden birini yapıyoruz. Birinci tercihlerimi hep gerçekleşseydi “cızz!” diye bir kavram olur muydu hiç? Cızz, yani birinci tercih harici…
Listemizin beşinci sırası Seyfi Günaçtı hocamıza ait. O bize ülkenin muhtelif yerlerini, bilinmeyen adetlerini tanıtan kişi. Gerçekten çok ilginç bir yazıydı. “Bir Mahalle, Tek Kabile” yazısı okunmaya değer. Hem okunmaya hem de düşünmeye…
Hocam devam ediniz. Sizinle tanıyoruz bilemediğimiz yerlerimiz.
Eğer yazsaydı altıncı sırada Yılmaz İmanlık olacaktı. Onun bu hafta istirahat zamanı. Olsun biz “Sevdalı Yürekler”in sevdasını hala gönlümüzde taşıyoruz. Umarım bu hafta da yazsaydın bizim yazıların esamisi okunmazdı.
Listenin son sırası bize kaldı. Şu “Z” harfi yok mu? Nerede olursan ol seni son sıraya attırıyor. Zaten bütün alfabelerin son harfi.
Gelelim bizim yazıya. Benden kendi yazım için bir şeyle yazmamı beklemiyorsunuz değil mi? zaten yazsam da edebe mugayir bir şey olurdu. Zaten bir ehemmiyeti yok yazının. Hani eskilerin “İrabdan mahalli yok” dedikleri türden.
Bütün yazarlarımıza ve okurlarımıza en kalbi selamlarımı sunuyorum.
Gazeteye emeği geçen ustaların ustası Fatih Yüksel´e, Belma Aykül Yıldız ve Nazan Şentepe İşler kızımıza dahi Dilek Şentürk´e de emeklerinden dolayı teşekkür ederim.
