Ahmet Duran: Her şair kendine göre şiirin bir tanımını yapmış, şiir hakkında bir şeyler söylemiştir. Cemal Safi’ye göre şiir nedir?
Cemal Safi: Şiir bir romanın özetidir. Bir senaryodur. Yani benim tarzım öyledir. Bir olayı anlatmaktan başlar. En vurucu şekilde, en çarpıcı şekilde, orijinal temalarla, orijinal imgelerle… Düz yazıdan ayrılacak tarafı da melodisidir. Melodiyi oluşturan da kafiyedir, uyaktır. Ritmi oluşturan, darbukayı oluşturan da vezindir.
Şiiri, düz yazıdan ayıran kafiyesi ve veznidir. Onlar olmadığı zaman nesir olur.
Geleneği yaşatmak görevim kadar arzum
Aruz sünneti arzım hece vezniyse tarzım
Zordan vazgeçemedim kolaya kaçamadım
Ecdadıma saygımdır şiirde nazım tarzım
Ahmet Duran: Bir şiiri Cemal Safi hocamız nasıl yazar bir şiir nasıl ortaya çıkar? Bir şiirin gelişi nasıldır, bir şiir ne kadar sürede tamamlanır?
Cemal Safi: Şiir süresini kendi bilir. “Sekiz Ay On Günde Bitti” diye bir şiirim var. Neden öyle bitti? Ben duygum olmadan şiir yazmam. Duygum bitince dururum. Neden öyle bitti biliyor musunuz? Sevgilimle tartışıyorum, şiire başlıyorum. Sabah kız kardeşi telefon açıyor. Sabaha kadar uyumadı, getireyim de barışın ne olur diyor, getiriyor, barışıyoruz. Şiir bitti. Şiir kalıyor öyle. Barışıyoruz kalıyor şiir. İkide bir barıştırıyorlar. Kız kardeşini kırmazdım, severdim çok. Cep telefonu yok o zamanlar. Gene bir gece evinin önüne bıraktım. Gelmeyeceksin de aramayacaksın da ben de seni aramayacağım, dedim. Çok güzel ve genç bir kızdı o zamanlar. 1980 yılı- senin doğduğun yıllar- idi Bodrum’a gittim. Cep telefonu yok adresimi de vermedim, telefonumu da vermedim. Nasıl barıştıracaklar? Orada tamamladım. Zeki Müren’in evinin hemen yanında. Sekiz ay olmuştu, on gün de orda geçti.
“Ya Evde Yoksan” -bu apartmanın adı- bunu sekiz saatte yazdım.
Ahmet Duran: Şiirine göre, zamanına göre değişiklik gösteriyor demek ki?
Cemal Safi: Eğer zekânız yorgun değilse ve gönlünüz de çok tav alırsa, çok yoğunsa hemen bitirebiliyorsunuz. Sizi meşgul eden birisi olmayacak. Gece olacak.
Islanmış bir adam gördüm. Akşamdı. Sağanak yağış vardı dışarda. Adam kendini yağmura terk etmiş. Kırk-elli yaşlarında. Perişan bir halde…
Ahmet Duran: Kim bilir ne derdi var?
Cemal Safi: Kim bilir ne derdi var işte! Ama ben öyle düşünmedim ki! Bunun bir sevgilisi var diye düşündüm. Sevgilisi ya evde yoksa, bu da arıyorsa… Ya evde yoksa, misafir varsa ne yapacak? Parası da yoktur. Eve dönecek parası da yoksa diye işi büyüttüm. Çıktım şiir odama. Mum yakardım o zaman, gaz lambası yakardım.
Ahmet Duran: Elektrik yok mu o zaman?
Cemal Safi: Teknolojiyi sevmez şiir. Telefonda Sen’i yazmışım o zaman. Şimdi nasıl yazacaksın! Mesaj falan girer devreye bozar. Bekir Sıtkı Erdoğan, o zaman Hancı’yı yazmış. Han mı kaldı şimdi? Teknoloji şiirin düşmanıdır. Ya evde yoksan derken odama çekildim. Sabah saat sekizde şiir bitmiş.
Aşkınla ne garip hallere düştüm.
Her şeyim tamam da bir sendin noksan,
Yağmur yaş demeden yollara düştüm.
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
Elbisem gündelik, pabucum delik,
Haberin olsa da sobayı yaksan.
Yağmur iliğime geçti üstelik
İçim ürperiyor, ya evde yoksan.
…
Sensiz İki Gün’ün yazılması da ilginç oldu. Şair Hayati Vasfi vardı. İyi bir insan, iyi bir şairdi. Bizi Elbistan’a davet etti. Seksen ihtilali yeni olmuştu. Hayati Vasfi, toplantıda Türkçü şiirler falan okudu. Sonra odaya çekildik. Hayati Vasfi yanımıza geldi. Şairler! Ne iyi ettiniz de geldiniz. Hoş geldiniz! Nasılsınız, bir isteğiniz falan var mı? Dedi. Ayhan İnal, sinirli adamdı. Sen neden hamasi şiirler okuyorsun kardeşim? Dedi. Hayati Vasfi de sizi gördüm birden coştum, dedi. Bizden arka almış. O dönemde oralar solcuların elindeymiş. Bizden cesaret aldı adam. Böyle yapma Ayhan Bey, dedim. Siz aynı tüfeğin namlularısınız, dedi. O üzüntüyle uyumuşum, yorgunuz da.
Rüyamda görüyorum ki ben bir geyik mi ceylan mı bir şey olmuşum. Avcılar beni çevirdi. Silah atıyorlar çalılıkların arasına girdim. Koruluk, maki gibi bir yer… Onların arasına girdim. Köpekler sardılar etrafımı. Beni yakaladılar, çarmıha gerdiler. Ateş ettiler, anlımdan çaktılar. Bir sürü işkence. O kan revan içinde uyandım. Bir duş aldım. Hemen kalem kâğıdı aldım elime. Sevgilimden ayrılalı da iki gün olmuştu onu yazdım hemen.
Nere gizlendimse aşikâr oldum
Hedefte gördüler sensiz iki gün
Dertler avcı oldu, ben şikâr oldum
İnsafsız vurdular sensiz iki gün.
…
Eseni efsanem olmasın kuşkun
Ecel âciz kaldı, Azrail şaşkın
Nihayet onlarda ölümsüz aşkın
Farkına vardılar sensiz iki gün.
Karamsar bir şiir. Bunu yazmışım uyumuşum hemen. Ayhan İnal, kalkmış. Yahu! Burada bir şiir var kimin bu şiir, dedi. Benimdir, dedim. Ne zaman yazdın bunu dedi. Şaşırdı, kendisi çok ağır yazardı. Derken aradan yıllar geçti. Şiir bestelendi.
Ahmet Duran: Ayrılıklar da şiir yazdırıyor o zaman bazen?
Cemal Safi: Acılar yazdırır, acı kamçılar insanı!
Ahmet Duran: Şiirin günümüzdeki durumu nasıl sizce?
Cemal Safi: İyi adamlar geliyor. İyi adamlar geliyor. Geleneklerimizi taşıyan şiirler yazan. Mesela evvelki gün bir kitap geldi. Bayan şair Afşin’den. Yazanlar çıkıyor işte!
Amasya’da falan şiire ve besteye karşı ilgi var. Dergi falan da çıkıyor Amasya’da. Son gidişimde orada beni şair Mustafa Ayvalı ağırladı. İyi bir şair. Çok güzel bir âşıklar müzesi yapmışlar Amasya’da. Ferhat İle Şirin’in temsili resmi var. Kayaların başına benim şiirimi koymuşlar. Tam Ferhat’ın su getirdiği kayaların baş tarafına. Tek Hece’yi koca bir kaideye oturtmuşlar. Nikâh salonu yapmışlar yanına da. Oraya gelenler önce şiiri okuyor, sonra nikâh salonuna gidiyor, nikâh kıyıyorlar.
Ahmet Duran: Tam uyumlu bir kompozisyon olmuş.
Cemal Safi: Çok, çok… Yunus Emre’yi, Mevlana’yı da koymuşlar. Bunu “Tek Hece” şiiri sayesinde yaptık, dediler.
İlahimle Mevlana’yı döndürdüm,
Yunus’umla öfkeleri dindirdim,
Günahımla çok ocaklar söndürdüm,
Mevla’danım, hayır benim, şer benim…
Ahmet Duran: Tek Hece aşkı anlatan çok güzel bir şiir aşk üzerine başka bir şey yazılmaz, söylenmez herhalde?
Cemal Safi: Aynen Orhan Gencebay da bu ifadeyi kullandı. Ayşen’i bestelemiş Orhan, kaç senesiydi tam bilmiyorum. Yine doksanlı yıllardı. Telefon açtı bana o zaman cep telefonu yok. Normal telefonla karşıladım. Cemal abi müsait misin sana bir şarkı söyleyeceğim, dedi. Ayşen’i okudu bağlamayla. Çok güzel olmuş, dedim. Gerçekten de çok güzel olmuş. Sende yeni bir şiir var mı dedi. Tek Hece var önümde, yeni bitmiş, yeni bir şiir. Sana okuyayım, dedim. Okudum… Eyvah! Cemal abi tüylerim diken diken oldu. Bundan sonra ne yazsak şekil, ne yazsak geri, dedi.
Ahmet Duran: Şiirde kelime seçerken neye dikkat etmek gerekir?
Cemal Safi: Daha şiirsel olmasına… Mesela şiirde kullanılması uygun olmayan kelimeler diye bir kitap yapmışlar. “Bayır” kelimesi şiirde gitmez diyor. Gider, öyle bir gider ki valla! Yaban gülünü koyarsın önüne!
Yaban gülü gibisin dağda kırda bayırda
Seni dermem imkânsız rüyalarım olmasa.