Alışkanlık yapan bu hastalığa bulaşan bir daha kolaylıkla bırakamaz. Hastalığın virüs ve bakteri gibi bir mikrobu yoktur. Öyle aldatır ki, derdini açıklayanı, başkasına ifşa edeni asla affetmez. Hastalık etkenine ve hastaya yaklaşmayın derken, kişi hastalık etkenine yaklaşma sevdasına tutulur.
Hastalığı kimse sevmez ama meyilli birisini bilmeye can atar. Can atılan bu hastalığın adı “dedikodu” dur.
Dedikodu denilen ve sevenlerinin çok olduğu, hastalığın taraftarı; kimseyle kavga etmeden ve karışmadan insanları ajandasından geçirir.
Hastalığı alışkanlık haline getirenlerin, özel malik haneleri vardır. Buralarda hastalığın başkasına söylenmemesi için özel kural uygulanılır. Böylece bazıları başlarına kavuk giyer, birçokları da bellerine teneke bağlar.
Dedikodu hastaları, kişileri çekiştirmeye bayılırlar. Rastladıkları insanla fiskos etmeden yapamazlar. Çiçekler arasında sanatkârlar sanatlarını göstermeye çalışmaları gibi bunlarda kıvrak dedikodularını toplumda estirmenin peşindeler.
Konuştukça, genelde mutlu görünürler. Sevdikleri, kendilerini dinleyen ve hastalığı kabullenenlerin ortamıdır. Özellikle kendilerine hak verenleri yere göğe sığdıramazlar. Malik haneleri dedikodu yerleridir. Buralarda kendilerini güvende hissederler. Bazen tatlı başlattıkları sözlerini acı bitirdikleri de olur. Duyulmamak kaydıyla acı bitirdikleri laflarını pek beğenirler.
Dedikodu hastalarında bazen alerjik duruma da rastlanır. Alerjik durumda olan hastada yalan ve sahtekarlık başlamıştır. Bunların suratları sporcu gibi beyazdır. Ayrıca suratının markası ise “Asık” tır. Asık suratlılarda saçlar bile diken gibidir. Onun için bu türlerin, malik hanesine de “dedikodu kazanı” denir.
Dedikodularının geçerli olması için yeminli müşavir gibi yemin ederek söze başlarlar. Lafını esirgemezler. Onlar için bilmek önemli değildir. Burada yemin etmek ve sözünü sıralamak esastır. Bilinmeyen mecralara tohum atmak gibi. Atılan tohumları da çiçek verir. Bu çiçeklere “Yalancı çiçek” adı verilir. Bunların parlak renkleri de hiç solmazlar. Çiçeklerin çok güzel koktuklarını söylerler.
Yalan çiçeklerin şansızlığı sevenlerinin az olmasıdır. Yalnız yalan çiçeği olduğunu bilmeyenler tarafından sevildikleri söylenir.
Bu hastalığın yalan sarmalına tutulan insan biraz zor kurtulur. Çünkü yalan sarmalıyla doğru insanları esir alırlar. Hoş sohbetleriyle kendilerini sevecen gösterirler.
Hastalık “kitabına uydurmak” sözüyle önemli bir hileye de baş vurur. Uydurulmuş haber doğanın kurallarına da ters olsa da ortama saçılırlar. Böylece toplumda da kin ve nefret tohumlarının ekilmesine neden olurlar.
Dedikoduyu, gündemde tutan insanların psikolojik tedaviye ihtiyaçları vardır.
Hasan TANRIVERDİ























