Zabit, büyük babasının renkli kişiliğini taklit ediyordu. Adını Zabit diye çağıranlara, “Tatarın” diyordu. Büyük Tatar, heyelana kapılıp kaybolduğunda, torunu beş yaşındaydı. Yaşına göre uzun ve esmerdi. Ona, dedesinin kopyası diyorlardı.
Zabit büyüyüp eli değnek tuttuğunda, dedesi gibi davranıyor ve onun gibi işler yapıyordu. Koyunlarımdan ayrılamam, diyordu. Babası illaki okuyacaksın, dediğinde ise kaçarım yine de okumam, diye ağlıyordu.
Baba ve anne üzgündü. Büyük babanın, neden okumadığını biliyor musun? Sorusuna cevap veremiyordu. Baba haliyle ilgiyi kesmiş bir şey söylemiyordu. Zabit de dedesinin, palto ve pantolonlar gibi elbiselerini giyiyordu. Paltosunun yakaları kürklü, pantolonu da çuval gibiydi ve kalpağıyla Türk Hakanlarına benziyordu. Koyunların peşinde koşturuyordu.
Çarşı Pazar nedir dedesi gibi bilmezdi. Baba, işler bana kaldı, diyordu. Zabit kızarmış gözler, torbalanmış yanaklar ve yüzündeki çıkık kemiklerle bayağı yaşlı gibi görünüyordu. Ayağındaki botlar tipikti. Yırtıklarını kendi dikiyordu. Koyunlarının damında kendine ait bir odası vardı.
Zabit kendini, komutan sanıyordu. Koyunları da emrinden çıkmaz, yanından ayrılmaz ve bir sözünü iki etmezlerdi. Zabit, koyunlarının geliriyle evin geçimini sağlıyordu.
Son günlerde Zabit paltosuna teneke kutular ve ziller bağlamaya başladı. Yürürken ve koşarken bir gürültü kopuyordu. Zabit zil seslerinin odağıydı. Babası üzülse de dinleyen yoktu.
Üzerine süs eşyası bağlanmış olsa, kimse ses çıkarmazdı. Babası ona razıydı. Zabitin paltosunda, çocukların taktığı ziller ötüyordu. Zabitte gözle görülür, bir değişim vardı. Çünkü çocuklar ona yaklaşmazken şimdi ne bulurlarsa paltosuna takıyorlardı. Geçende süs için çeşitli boncuklar takmışlardı.
Yoldan geçen çocuklardan biri Zabite taş atar ve kaçar. Zabit peşlerine salladığı taşın, koşamayan çocuğa, denk gelince, çocuk düşer. Olaydan sonra çocuklar da yanına gelemez. Yoldan geçmekte olan yaşlı teyze çocuğu kurtarır. Olay kasabada konuşulur. Çocuğun babası şikâyet eder. Zabit karakoldan aranır.
Olay Zabitin ikinci vukuatıydı. Baba suçluysa, cezasını çeksin, diyordu. Olay böylece büyüdü. Anne, babaya çocuğun büyükleriyle konuş da tatlıya bağlayın, dediyse de sözünü dinletemedi.
Babası Zabite yarın seni karakoldan gelir alırlar. Koyunları ona göre yamaca sürme, dedi. Zabit o gece koyunlarını yedirdi ve temizledi. Sabaha karşı köpeğini alıp çıkıp gitti. Zabiti bir daha çevrede gören olmadı. Baba koyunlarla sıkıntıya kalır. Anne, Zabit satmak istemez. Ona sormadan, koyunlara dokunma, dedi. Zabit gelirse alırım, diyerek koyunları sattı.
Baba her yeri aradı ve izine dahi rastlayamaz. Zabitten ümit kesilir. Anne çok üzgündür. Evimin direği dediği çocuğu gitmiştir. Anne, hatayı babaya buluyordu. Bu eve beş kuruş faydan yok iken çocuğa niçin sahip çıkmadın, diye ağlıyordu.
Zabit haklıydı ki çocukların peşine taş atmıştır. Bunu bilmeliydin diye babaya söylüyordu. Hatta çocukların içerisindeki Kenan, taş attık ve koyunu yaraladık, diye itiraf etmiştir.
Büyük Tatar gibi, Zabitte kaybolmuştu. Yalnız anne ümitle bekliyordu.
Hasan TANRIVERDİ























