Asil, coşkulu, cazibeli, gururlu, kırılgan ve sıcak. Tüm zamanların “baş tacı” edilen tek aksesuarı; şapkalar!
Gün geldi coşkuyu sergiledi, gün geldi onunla jestler yapıldı, saygı ifade edildi. Stili, gücü, statüyü simgelerken, rütbeleri gösterdi, düşünceleri yansıttı…
Pantolon, gömlek, etek gibi gerek değildi ama giyilmemesi bir eksikti. Bazı zamanlarda ise giyimin doğal uzantısı gözüyle görüldü.
Bir hanımla karşılaşıldığında şapka çıkartılıp baş hafif öne eğildiğinde kibarlığı ve saygıyı simgeleyen jeste aracı şapkadır. Tıpkı mezuniyet törenlerinde şapkaların havaya fırlatılması coşkuyu ve mutluluğu ifade etmenin yolu olması gibi.
Ve Son Yıllarda Moda Şapka Taktı
Modacılara göre şapka bir kültürdür. Hazırlanışı, kumaş seçiminden dikimine kadar çok ince bir süreç izler. En dikkat çekici uzvumuz olan başımızı süslemesi ne kumaşta ne de dikiminde en küçük bir hatayı affetmez. Şapka kullanmanın biraz cesaret istediği doğrudur. Çünkü bir ışık kaynağı gibi ilgi odağı oluverir.
Tarihte “Baş Tacı” Edilenler
Şapka tarihinde gerilere gidersek temelde sadece iki stil olduğunu görürüz: Kenarlı ve kenarsız şapkalar. Önceleri hayvan postu ve deri sonraları çuha kullanılarak üretilmiştir.
1. yüzyılda deri boneler çok modaydı ve kullanımı Avrupa ülkelerinde oldukça yaygındı. Kölelere sahip olan asillerin tercihi boneler Osmanlı imparatorları tarafından da kullanıldı fakat bir farkla; saçların tamamını bonelerin altına gizleniyordu.
Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lügat-it Türk adlı sözlüğünde 11. yy kullanılan başlıklardan birine “börk” ismi verildiğini görmek mümkün. Hatta Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Bey’in de “börk-i horasani” adı verilen kırmızı çuha ya da kadifeden bir börk giydiği rivayet edilmektedir.
Üzerinde süslemeler ya da kumaş sarmalar giyenin toplumsal konumunu yansıtırken “baş kırılır börk içinde, kol kırılır yen içinde” gibi atasözleri ile günümüze taşınmıştır. Dede Korkut hikâyelerinde de bu terime rastlamak mümkündür.
Tam bir moda patlaması yaşanan 12. yy başlarında dünyada pamuk ilaveli şapkalar ve saçı iyiden iyiye saran tel kafesler vardı. Osmanlı’da ise en uzun süreli ve en yaygın başlık olan: kavuk! Padişahın giydiğine “mücevveze”, sadrazamın giydiğine “kallavi”, memurların giydiğine “horasani” denilirdi. Kavuk sarmak bir beceri gerektirdiğinden Ayasofya civarını mesken tutmuş sarıkçılar türemişti.
Osmanlı’da manzara bu yönde zamanı tüketirken 16. yy gelindiğinde dünyada kepler ve kelebek başlıklar modaydı. Osmanlı’da ise Cezayirli gemicilerin tanıttığı “fes” resmi başlık ilan edilmişti.
17. yy da şıklık zenginlikle doğru orantılıydı. Saygı görmek için baştaki şapkanın büyüklüğü ve görkemli oluşu önemliydi. Altın, gümüş ile şerit çekilerek bir tüy iliştirilmekteydi.
18.yy da en pahalı ve gösterişli şapkalar bile peruk çılgınlığının önüne geçemedi, bir tanesi dışında. Melon Şapka! Biraz komik görünümlü olsa da melon şapkanın Chaplin’e de o sevimli havayı verdiği aşikârdır.
19. yy gözdesi ise silindir şapka oldu. Erkeklere centilmen bir hava kadınlara ise gizem ve çekicilik katmaktaydı.
Ülkemizde ise Tanzimat ve Meşrutiyet’in ilanı ile had safhaya ulaşan batıya özenti giyim kuşamı da etkilemişti. Dünyada başa ne takılıyorsa aynı ile takip ediliyordu. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nde ise bu durum 1925 yılında kanunlaşarak resmiyet kazandı.
Jackie Kennedy’nin minicik şapkası 60’lara damga vurdu. Tüm zamanların en iyi grubu Beatles’ın şapkaları her gencin ilgisini çekti. Türkiye’de ise Ecevit öncülüğünde kasket, Demirel öncülüğünde fötr şapka…
Toplumsal farklılaşmanın arttığı, sosyal ve ideolojik kanatların çatıştığı, işçi hareketlerinin destek gördüğü, ortak giyim biçiminin oluştuğu, TV’nin artık köylere bile girerek hazır giyim sanayiinin benimsenmeye başlandığı yıllar ise 80’ler oldu. Doğu ile batının harmanlandığı o günlerde şapka konusunda geleceği gören model ve materyaller kullanıldı.
Veee günümüzde; ekonomide liberalleşme, markalı giyim tutkusu, sınır ötesi etkileşimler ile yaşanmakta olan globalleşme, moda akımlarını takip eden genç neslin “yeni olan” ı benimseme hızı ile birleşti. Şekli, kesimi, kumaşı, dikimi, ismi ne olursa olsun şapkalar hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmaya devam ediyor. Ne diyelim: “Başımızın üstünde yeri var