Bir park ki tarihi yansıtıyor… Tarihin kendisi oluyor. Parkın heykelleri de tarihi şahsiyetler…
Hayat hikâyelerini okudum, kaidelerinden…
Silik bir yazıya dönüşmüş, eşsiz sözler. Manalı ve geleceğe ışık tutan…
İnsanın içi ürperiyor, o veciz güzelliklere. Yüreğim sızladı inanın, at sırtında koşuyor gibiyim.
Kimi ufka, kimi fıskiyeye bakmış…
Heykellerin kaidelerini okumaya başladım:
ARİSTO; Başkalarının kanun korkusuyla yaptıklarını emir almadan felsefe sayesinde kazandım.
Bilgi doğuştan değil sonradan akıl yoluyla elde edilir.
PLATON; Sorgulanmayan bir hayat yaşamaya değmez.
Boş bir kafa şeytanın çalışma odasıdır.
DEKART; Düşünüyorum o halde varım.
SENECA; Kendi doğasıyla uyumlu olan ve başka hiçbir yola elde edilemeyen yaşam mutludur.
Yaşam üç döneme ayrılır: Geçmiş, şimdiki ve gelecek. Şimdi kısa, gelecek şüpheli ve geçmiş ise kesindir.
MARCUS AUREIUS: Öğrenmek için kendine boş bir zaman yarat ve aylak aylak gezinme.
Basit bir yaşam sürenin, zengine özgü alışkanlıklardan mümkün olduğunca kadar uzak durmalıdır.
CİCERO: Kuşkusuz acıyı en büyük kötülük sayan biri hiçbir şekilde cesur olamaz. Keza hazzı da en yüce iyi sayan biri ölçülü olamaz.
SUN TZU: Yemle ve kandır, kargaşa çıkart ve ele geçir, dirençliyse ona göre hazırlan, güçlüyse ondan sakın, sinirliyse onu kızdır, tevazu göster ki gerçek sanıp mağrurlansın, dinleniyorsa rahatsız et, aralarında birlik varsa ayır, ona hazırlanma fırsatı vermeden saldır, beklemediği anda ortaya çık.
Viktor E. FRANKL: Kadim iyilik severlik, bize ninni söyleyip durur ve hoş, ferahlatıcı da olsa fatalizmden, kaderciliğe boyun eğmekten başka bir yol bırakmaz.
Kısa boylu, oldukça zayıf, çenesinde bir tutam sakallı, sırtında montu ve kadife pantolonuyla ihtiyar bir adam heykellerden birine yaklaştı. Başındaki şapkanın tereğini yukarı kaldırdı. “Sen miydin? O güzel romanın yazarı” dedi.
Bana söylediğini sandım, gayrı ihtiyari olarak ona döndüm. İhtiyar ilgilenmedi ve çiçekler yürüdü, birisini kokladı.
Temizlik işçileri çalışıyorlardı. Onları görev yerine bırakan araba da girişte bekliyordu.
Tarihi parkı, iki gün daha heykelleri okuyarak gezemem.
Yeni keşifler, buluşlar ve okuduğum yazılar. Bin dokuz yüz yılında yapılan elektrikli araba ve padişaha gönderilmesi.
Bizler at sırtında saltanat kayığı boğazda ve adalarda keşif peşinde.
Bir park tarihi…
Ne mutlu Türküm diyene…
Tarihi parkın ana bölümünde; “Komşusu aç iken dok yatan bizden değildir.”
“İsraf haramdır.” Büyük puntolarla yazılıydı.
Bu park insanlık adına ve insanlar için düzenlenmişti.
Hasan TANRIVERDİ