Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hüseyin ŞENGÜL

Taksim’de Cami

Hüseyin ŞENGÜL Yazar Hüseyin ŞENGÜL
24 Şubat 2017
Hüseyin ŞENGÜL
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Taksim’e cami yapılsın. Yapılsın da, cami için Taksim çevresinde 50 yıldır başka bir arsa üretilebilir miydi, bilmiyorum ama 50 yıldır bugün yapılacağı yerin üzerindeki ısrarın nedeni, salt yer sıkıntısı mıdır?

Sondan söyleyeceğimi baştan söyleyeyim ki, bu yazının amacını ve okunmasını daha anlaşılır kılayım. Sorun Taksim’e caminin yapılmasında değil, sorun bunu tarihsel referanslarla siyasallaştıran zihniyette!

Bir cami yapımı, hemen her koşulda cemaatin ibadet mekânı ihtiyacı gerekçesiyle açıklanabilir. Türkiye’de cami yapılması ihtiyacı üzerine gerçekçi/objektif bir istatistiki çalışma bulunmamakta. İhtiyaç daha çok, Cuma namazının eda edilmesi sırasında oluşmakta.

İslam dininde Cuma namazı vakti için özel bir önem atfedilmesi nedeniyle diğer vakitlerde camide namaz ifa etmeyen çok sayıda insan, Cuma günü camiye gitmekte. Birçok camide bu anlamda bir mekân yetersizliğinden söz etmek mümkün.

Cami ihtiyacı doğuran bir diğer neden ise, farklı tarikatların cami ayrımcılığı bir tarafa, cemaatin bir kısmının mevcut camiye epeyi uzak noktasında bulunmasıdır.

Taksim bölgesinde 400 yıldır faaliyette olan tarihi Ağa Cami bulunmakta. Küçük olmakla birlikte estetik bir mimariye sahip olan bu caminin günümüz koşullarında yeterli olmadığı, gözlem yoluyla da tespit edilebilir.

Bütün bunları bir araya getirdiğimizde Taksim’e bir caminin yapılmasının fiziki ihtiyaçtan kaynaklı bir yanının olduğu görülebilir. Taksim’e cami yapımı için yıllardır başka bir arsanın üretilmeyip de, bugün yapılacağı yerin (Maksem’in arkası) üzerinde yıllardır ısrarla durulması, işin bir başka veçhesinin olduğuna işarettir. Bunu anlatmaya çalışacağım. Yoksa aynı yere yapılmasına da özel bir itirazım yok.

İbadethanelerin yapımında cemaatin mekân ihtiyacının karşılanması ile bir ideolojik amacın karşılanması arasında ciddi fark vardır. Örneğin Kars’ta Havariler Kilisesi diye özgün mimariye sahip bin yıllık bir Ermeni Kilisesi var. Bölgede beş adet cami ve kilisenin 30 metre yakınında Hasan Harakani adında büyük bir cami olmasına rağmen, bu küçük kilise, daha yakın zamanda Kümbet Cami adıyla camiye çevrildi.

Burada kesinlikle fiziki bir ihtiyacın giderilmesi değil, devlet bağlamında iktidarın genel ideolojik, siyasi bir amacının uygulanması söz konusudur. Dini ve etnik kimliklerin çatışmacı hale geldiği yakın tarihimiz boyunca, bu çatışmanın yaşandığı alanlardan biri de dini mekânlar oldu. Türkiye’de bürokrasisiyle, iktidarıyla, muhalefetiyle cari olan siyaset, din üzerinden güç devşirdi, kitleleri yönlendirdi.

İnat mı, ihtiyaç mı?

Taksim’e cami için 1952 yılından itibaren başlayan girişimler, haber ve vaat düzeyinden ileri gitmiyor.

1970’lerin ikinci yarısında kurulan Milliyetçi Cephe (MC) hükümetleri döneminde Taksim’e cami yapılması üzerinde daha bir sıklıkla duruluyor. Süleyman Demirel başta olmak üzere dönemin kimi siyasileri tarafından dini popülizmin yapıldığı dönemlerdir. MC’lerin ortağı ve başında Necmettin Erbakan’ın bulunduğu Milli Selamet Partisi ise, İslamcı söylemlere daha fazla vurgu yapmaktadır.

Taksim’e cami yapılmasını bir siyasal propaganda olarak kullananlar ile bunu bir şeriatçı girişim olarak algıladığından izin vermeyen oligarşik iktidar arasındaki git-geller, Haziran 1996 yılında kurulan (Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi) Refahyol Koalisyon Hükümetine kadar devam etti. Bu dönemde Başbakan Necmettin Erbakan’dır. Sürecin de gösterdiği üzere Taksim’e cami ile Necmettin Erbakan ismi arasında paralel bir bağ var.

1997 başlarında gazetelerde hükümet kaynaklı olarak, Taksim Camii’nin temelinin 29 Mayıs İstanbul’un Fethi yıl dönümünde atılacağı haberleri yer alır.

Neden İstanbul’un Fethi yıldönümünde?

Buraya bir mim koyarak, devam edelim.

Bu girişim de, 28 Şubat 1997 günkü Millî Güvenlik Kurulu toplantısından sonra kesintiye uğrar.

Taksim’e cami projesi her defasında caminin yapılmasını isteyen kesimlerle buna laiklik adına karşı çıkan kesimler arasında siyasi mücadelenin bir aracı olarak kullanıldı.

Tarafların inadı, Taksim’e cami yapılmasının bir ihtiyaçtan çok, ideolojik bir eylem olduğunu öne çıkarıyor.

Taksim’e cami talebi, bu ideolojik ve siyasi eylemin temsilcisi AKP iktidarıyla gerçeğe dönüştü. Caminin temeli atıldı.

Taksim’e cami talebi, 1970’lerde siyasi popülizm amacıyla dile getirilmeye başlansa da, aslında bunun modernizm karşıtlığı üzerinden bir tarihi arka planı var.

Pera/Taksim algısı

Taksim’e cami yapılsın. Yapılsın da, cami için Taksim çevresinde 50 yıldır başka bir arsa üretilebilir miydi, bilmiyorum ama 50 yıldır bugün yapılacağı yerin (Maksem’in arkası – meydanın yanı başı) üzerindeki ısrarın nedeni, salt yer sıkıntısı mıdır?

1880 yılında İstiklal Caddesi ile Sıraselviler caddesinin Taksim meydanına açılan kısma yakın alanda inşa edilen Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi ile yine Taksim Meydanı’na yakın Eseyan Okulu’nun bahçesinde yer alan eski tarihli Surp Harutyun Kilisesinin bulunup da, burada bir caminin bulunmaması, İslamcı kesimin ağırına gidiyor. Üstelik Müslüman bir ülkede!

Taksim Meydanı üzerinde cami mekânı ve cemaati vesilesiyle bir moral değer oluşturmak amacının da taşındığını düşünüyorum. Meydanlar, şehrin can damarlarıdır. Meydanlar siyasi ve kültürel hayatların aktığı, kendini yeniden ürettiği mekânlardır. Meydanlar muhalefetin fiziksel/toplumsal ifşasının mekânlarıdır. Demokrasiye en uygun mekânların başında meydanlar gelir. Canlıdır.

İktidarlar, bu nedenlerle meydanları sevmezler. Bunun için baskıcı iktidarlar ya meydanları ‘insansızlaştırır’ ya da orayı ele geçirirler. Bu kesimler tarafından meydana cami inadının altında Taksim Meydanı üzerinde bir kültürel hegemonya kurulması da hesap ediliyor olabilir. Olabilir çünkü dinin siyasallaştırılması, daha baştan dinin ilahiliği ve hassasiyeti perdesi altında siyasi bir hegemonya inşasını amaç edinir.

Kaldı ki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı, cami projesinden önce zaten Taksim meydanını, meydan özelliğinden çıkardı.

Taksim’e cami yapılmasının ideolojik yanını asıl olarak İslamcı kesimdeki Pera algısı oluşturmakta.

Yukarıda ifade edildiği üzere Refahyol Hükümeti tarafından 1998 yılı başında Taksim’e caminin temelinin İstanbul’un Fethi yıldönümünde atılacağı haber ediliyor.

Pera semti, Galata’nın devamı olarak Hıristiyan ve Yahudi nüfusun yerleştiği bölgedir. Osmanlı’nın son dönemlerinde elçilikler ve oteller bu bölgede yer alır. Paranın, ticaretin, modanın, eğlencenin, tiyatronun, dönemin turizminin ve genel olarak da modern hayatın yaşandığı bölgedir. Bir parantez açarak, burada modernizmle modernite ayrımına girmiyor ve bu kavramlara eleştirel yaklaştığımı da belirtmek istiyorum.

Pera, İslamcı kesimin gözünde ‘gâvurdur’! İstanbul 1453’de fethedilmiştir ama Pera, orada burnumuzun dibinde fethedilmesi gereken bir bölge olarak bulunmaktadır diyenler, İstanbul’un fethinin tamamlanmadığını söylerler. İşte Taksim’e cami temelinin fetih yıldönümünde atılmasını planlamanın altında bu fetihçi psikoloji yatmaktadır.

120 yıllık İslamcı edebiyatın mottosu, ‘gâvur’ Pera’dır. İslami romanların ana fikrini ‘iyi’ Müslüman’ın ‘kötülüğe’ sapmış Müslüman’ı irşat ederek hidayete erdirme kurgusu oluşturmaktadır. Kötülüğe sapmış Müslüman’ın mekânı Pera iken, hidayete erdiren ‘iyi’ Müslüman’ın mekânı ise Fatih’tir.

Peyami Sefa’nın 1931 yılında yazdığı romanın adı da “Fatih-Harbiye”dir. Fatih’in temsilcisi Şinasi, Fatih’li olup da ahlaksızlığın ve kötülüğün yuvası Pera’ya (Harbiye Pera’nın parçasıdır) takılan Neriman’ı irşat eder. Sonunda evlenirler. Bu roman, sonraki İslami romanlara kaynaklık eder.

İslamcılar modernizme karşı hiçbir alanda hiçbir seçenek üretemediler. Din ve geleneği modernizmle aynı platformda değerlendirerek (ki, bu bir sorun olup elmayla armudu toplamaya benzer) bu kanaldan bir karşıtlık oluşturmaya çalıştılar. Siyasal İslamcı paradigmaları, kapitalizmle modernizm ilişkisini doğru kurmaya engel oldu.

Moderniteye karşı çıktılar ama kapitalizmle de sorunsuz uzlaştılar. Dolayısıyla İslamcı iktidarlar bir yandan kapitalizmin imkânlarını hiçbir ahlaki ve hukuki kaygı gözetmeden alabildiğine kullanırken, bir yandan da dini, modernizm karşısında kitleleri yönlendirmek için siyasal bir araç haline getirdiler.

Batı’nın fennini alalım da, kültürünü, ahlakını almayalım anlayışı İslamcı kesimin savunduğu ama içinden de çıkamadığı bir konudur. Peyami Safa, “Fatih-Harbiye” kitabının 119. sayfasında bu görüşü, roman kahramanın ağzından Ziya Gökalp referansıyla “…her kültür milli kalmalıdır…; tekniğe gelince bu beynelmileldir” diye konuşturur.

Bugünün İslamcı kesimi ve Erdoğan dâhil AKP’nin kadrosunun büyük bir kesimi Peyami Safa’nın, Necip Fazıl Kısakürek’in, Nurettin Topçu’nun, Said’i Nursi’nin doğrudan ya da dolaylı tedrisatından geçmiştir. Dolayısıyla zihinlerinde böyle bir ‘gâvur’ Pera/Beyoğlu algısı bulunmakta. Ancak Beyoğlu’nun gayrimüslimleri çoktan tasfiye edildiler. O halde bu algı neden devam ediyor?  Beyoğlu’ndaki kültürel renklilik, eğlence, sanat, özgür hava, kitlesel çeşitlilik; kısacası ‘gâvur’ olarak nitelenen bu hayat tarzı, epeyi zayıflatılmış olsa da hala devam ediyor. İşte baskılanmak, bitirilmek, fethedilmek istenen budur.

Böyle bir siyasi ve kültürel algının, Taksim’e cami projesini tetikleyen bir yanının olduğu ve bunun da İslamcı popülizme yol açtığı kanısındayım. Bir çelişki gibi gözükebilir ama Taksim’e cami projesinin arka planında yatan siyasal anlayışına muhalifken, zuhur eden ihtiyaç (ki var olduğunu sanıyorum) sebebiyle de karşı değilim.  Dilerim ki, çevreyi bozmayan estetik bir mimarisi olur.

60 yıllık inatlaşmanın sonunda Taksim’e cami yapılıyor. Cami projesi referanduma endeksli bir proje değil. Ancak temelinin referandum öncesi atılması da bir rastlantı olmasa gerek. Toplumsal hayatı toplum mühendisliği ile şekillendirmek isteyen hangi ideoloji olursa olsun, topluma zulüm, çatışma ve mutsuzluk getirir.

Caminin inşası için önemli bir not: Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Taksim’deki cami projesi için neden ihale düzenlenmediğine ilişkin yaptığı açıklamada “Sur Yapı, kendi ifadesiyle ‘Allah rızası için’ bu işi üstlendi. Beyoğlu’nda doğup büyüyen ve yetişen Sur Yapı’nın sahibi, çocukluğundan beri bunun hayalini yaşamış birisi. Bu nedenle camiyi yapmaya talip oldu ve bu protokolü imzaladık” yanıtını verdi. (Basından)

İlginç değil mi? (HŞ/HK)

Paylaş
Etiketler: cami yapılsıntaksimtaksime cami
Önceki Yazı

Altının Gramı 143,5 Liraya Geriledi

Sonraki Yazı

Ayaktaki Taş…

Hüseyin ŞENGÜL

Hüseyin ŞENGÜL

İlişkili Yazılar

Yeni Bir Anayasa (mı?)
Hüseyin ŞENGÜL

Yeni Bir Anayasa (mı?)

17 Eylül 2023
5k
Çivisi Çıkmış Dünya
Hüseyin ŞENGÜL

Çivisi Çıkmış Dünya

09 Temmuz 2023
5k
Prens ve Hayal Kırıklıkları
Hüseyin ŞENGÜL

Prens ve Hayal Kırıklıkları

11 Haziran 2023
5k
28 Mayıs Seçimi Üzerine
Hüseyin ŞENGÜL

28 Mayıs Seçimi Üzerine

01 Haziran 2023
5k
Sonraki Yazı

Ayaktaki Taş...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap