Gezi’nin yıldönümü olan 31 Mayıs’ta, Taksim Platformu yüzbinlere “31 Mayıs’ta meydanlardayız” diyerek çağrı yaptı.
Sonra ne oldu?
Taksim Platformu alana onlarca kişiyle gelir.
Polisle anlaşılır, açıklama yapılır ve alandan çekilir.
Neden yüzbinlere çağrı yapılır?
Amaç nedir?
Gencecik çocuklar alana çıkmak için uğraş verirken, polis şiddetine uğrarlarken, gözaltına alınırken çağrıyı yapanlar ise sıcacık evlerine çekilir?
Amaç hasıl olmuştur?
Sokağa çıkanların amacı, iktidarın istifa etmesidir.
Sandıktan sonuç çıkaramayanlar, sandıktan ümidini kesenler, sokaklardadır…
Amaç şiddeti tırmandırarak, polis şiddetinin artmasına neden olarak iktidarın nasıl bir faşizm(!) uyguladığını dosta düşmana göstermektir.
****
Platform üyeleri çağrılarını yapmış, tomalar gelmeden evlerine tüymüşlerdir.
Gencecik çoçuklar ise alanlara Gezi’nin hesabını sormak için çıkmışlardır.
Sokaklarda direniş vardır.
Aynı zamanda ölümde, sakat kalmada…
Ve çağrıyı yapanlar, polisi gördükten sonra, açıklamayı yaptıktan sonra; ne gözaltı, ne şiddet doğruca evlerine… Çok büyük ihtimalle otellerin ve Beyoğlu’ndaki cafelere…
Devrimi başlatmışlardır.
Faşizme karşı direniyorlardır.
Gencecik çocukların ölü bedenleri ü-zerinden, ahkam kesmektedirler.
AK Parti faşizmine(!) karşı mücadele devam ediyordur.
Diktatöre(!) gereken ders verilecektir.
Ancak hesap soracak olanlar, polisi görünce eyleme son verirler ve kimileri evlerine, kimileri otel lobilerine, kimileri ise cafelere doğru yola çıkmışlardır.
Gencecik çocuklar ise alana girmek için tomalara karşı direnmektedirler.
****
Ne kadar silahlı mücadeleyi savunan, devrimci şiddet uygulamakla övünen sol radikal hareketler varsa, barikatlardadır.
Devrim yakındır, halkımız artık yönetilmek istemiyor, yönetmek için yollara düşmüştür(!)
Ülkede devrimci durum vardır, devrim anı ise gelmiştir.
Sokaklar iktidarın habercisidir.
Hey Allahım…
Amaç ise bellidir. Sandıktan çıkamayınca, seçilmiş iktidarı itibarsızlaştırmaktır amaç…
Asker yoluyla yapılamayan darbeyi, yargı yoluyla yada sokak eylemleriyle yapmaktır.
****
İktidara gelseler birbirlerine ertesi gün şiddet uygulayacak olanlar, bırakın diğerlerinin fikrine, farklılığına; kendi içlerinde bile farklı düşünene, düşünmek isteyene bile düşman olan, şiddet uygulayanlar sözde demokrasi havarileridir.
Türkiye’de 90 yıllık otoriter ve oligarşik iktidar, 1. cumhuriyet tasfiye olmaktadır.
Esas olan budur.
Dünün iktidar sahipleri, o’nun arkasındaki uluslararası ülkeler, istihbarat örgütleri işbaşındadır.
Amaç, yeni cumhuriyetin kurulmasına engellemektir.
Eskinin iktidarını devam ettirmektir.
****
Türkiye’de ise son 10 yılda iktidarın tüm eksikliklerine, iktidarın kimi burnundan kıl aldırmaz tavırlarına, olayların arkasında komplolar aramalarına, olayları okuyamamalarına rağmen, otoriter cumhuriyet demokratik bir cumhuriyete dönüşmektedir.
Bakmayın siz diktatör yakıştırmalarına…
Toplumun bir kesimine türban üze-rinden yasaklı olan kamu alanı sorunu çözülmüştür.
90 yıllık Kürt sorunu, birilerini yerinden zıplatsa da çözülmektedir.
Ermeni meselesinde atılan adımlar,
sözler birilerini çıldırtmasına rağmen devam edecektir.
Alevi açılımı yakında açılacak…
Demokratik bir anayasa yapılacak.
Yarı yada tam başkanlık sistemi ile asıl kuvvetler ayrılığı hayat bulacak…
Hani söylüyorlar ya, kuvvetler ayrılığı diye…
Yasama, yürütme aynı…
Yürütme yasamanın içinden çıkma, bakanlar yasama organının üyesi…
Yargı ise 90 yıldır siyasal iktidarın egemenlik alanı içersinde.
Sanki son 10 yıldır kuvvetler ayrılığı ortadan kalkmış gibi anlatılıyor.
Askerin, yargının, istihbarat örgütünün seçilmiş iktidarlara karşı hangi operasyonları çektiği ortada duruyor.
****
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Türkiye, 1. cumhuriyetten çıkmış olacak.
Yeni bir cumhuriyet kurulacak.
Ve yazın bir kenara eskisinden daha demokratik bir Türkiye’de yaşayacağız.
****
Taksim Platformu açıklama yapacak, “31 Mayıs da milyonlar Taksim’deyiz” diye…
Sonra tomalar gelmeden, polisle anlaşarak sıcacık evlerine ve cafelere gidecekler.
Gencecik çocuklarda çağrı üzerine sokaklara düşecekler…
İktadarı devirmek için… Birilerinin hedeflerini gerçekleştirmek için…
Silahlı mücadeleyi savunan sol örgütler ise, diktatörlüğe karşı sözde direniyor olacaklar.
Daha çok özgürlük için sözde… Amaç ise, seçilmiş iktidarı sandıkta yenemeyince, gayri yasal yollardan eski iktidarı hakim kılmaktır.
Son söz: Ve aradan yıllar geçtikten sonra, 12 Martlarda darbeler için nasıl görev aldığını anlatan gazetecilerin, son 2002 ile 2014 arasında darbe yapmak için neler yaptıklarını anlatan kitaplarını, anılarını okuyor olacağız.
Sözde özeleştiri yapacaklar, aynen bugünkü abileri gibi.
Dünde halkına güvenmedikleri için darbeci oldukları gibi, diğerleride tarihte darbeci abi olarak yerlerini alacaklar…
Ve kimi platform üyelerinin, kimi siyasi partilerin, kimi STK yöneticilerinin, aradan yıllar geçtikten sonra, anılarında okuyacağız hangi uluslarası örgütlerin taşeronu olduklarını…
