Maalesef, Coronavirüsü afeti, her geçen gün, daha da ağırlaşıyor. Tüm dünyayı esir aldı. Herkes panik içinde. Her gün çok sayıda ölümler gerçekleşiyor. Ne yazık ki; henüz bir tedavi çaresi bulunabilmiş değil.
-Gece gündüz, Rabbimize dua ediyoruz. Rahim/Rahman ve Şafi (şifa verici) sıfatlarına sığınıyoruz. Bir an önce, tüm insanlığı, bu felaketten korumasını ve tedavi çareleri bulmak için çalışan bilim adamlarına ilham lütfetmesini diliyoruz. Görüldü ki, bu tür afetlerde, servet ve makamlar, kişileri korumuyor. Herkesin aciz olduğu ortaya çıkıyor. Güçlü devletin/güçlü ekonominin/sağlıkta kamu hakimiyetinin/ sosyal politikaların/ne kadar önemli ve şart olduğu, anlaşılıyor. Neoliberal sömürü düzeninin/Siyonist, Evanjelist çetesinin sahip olduğu kartellerin/zararları ortaya dökülüyor. Silâh harcamaları yerine, bu kaynakların, sağlık/eğitim/Ar Ge ve sosyal projelere aktarılmasının zarureti idrak ediliyor.
-İnşallah, bu afetten kısa sürede, hem de ibret alarak, kurtuluruz. Materyalizmin yerini hümanizm alır. Kavgaların yerine de, dostluk ve dayanışma düzeni hakim olur. Düşmanlıklar sona erer. Dünyaya ne kadar çok kötülük yaptığımızı, zarar verdiğimizi, idrak ederiz. Aç gözlülükten ve sorumsuzluktan vazgeçeriz.
1-Ne yazık ki,”kurallara uymayan toplum” olmaktan kurtulamıyoruz. Uyarılara rağmen, sokaklar dolu. Güzel ahlâk, kul hakkına saygı, sorumluluk duygusu gibi hasletlerden çok uzaklaştık. Hem kendimize, hem de çevreye zarar verebileceğimizi, umursamıyoruz.
– Neymiş? Evde canı sıkılıyormuş? Tam anlamı ile cehaletin itirafı oluyor. Zira hobisi olmayan, hele “kitap okuma alışkanlığı” bulunmayan kişiler, elbette sıkılacaktır. Halbuki, okuma aşkı olsa, vaktin nasıl geçtiğini bile anlamaz.
– Bu arada; aşırı kâr peşinde koşan, stokçuluk ve karaborsaya tevessül eden ahlâksızlara, ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu şerefsizlere, en ağır ceza verilmeli, malları müsadere edilmeli, kendileri de (fotoğrafları ile birlikte) teşhir edilmelidir.
2– Bu mücadelede, muhtarlara ve belediyelere büyük görevler düşmektedir. Kimse aç/açık kalmamalıdır. Aşevleri, çorba evleri, gıda yardımları, sağlık kontrolleri gerçekleştirilmelidir. Yaşlı ve kimsesizlerin ihtiyaçları karşılanmalıdır. Sosyal destekler arttırılmalıdır. Üretici/tüketici hattı kurulmalıdır. (Başkanlık dönemlerinde TANSAŞ ile bu düzeni sağlamıştık. )
3– Şüphesiz, en büyük görev Devlete düşmektedir.
a) Şeffaflık çok önemlidir. Aksi halde, güven bunalımı doğabilir. Pembe tablolar değil, gerçekler anlatılmalıdır. (Ms. Maliye Bakanı’nın açıklamaları, pembe tabloları, inandırıcı değildir. Tepki doğurmaktadır.)
b) Maske, kit, solunum cihazı, yatak, doktor vb. ihtiyaçların yeterli seviyede olması sağlanmalıdır. Milli ilâç, aşı, sağlık malzemesi üretimine öncelik ve ağırlık verilmelidir. Hıfzıssıhhalar, askeri hastaneler, laboratuarların sayısı arttırılmalıdır. (Küba ile işbirliği çok yararlı olabilir. Zaten, bir işbirliği antlaşması yapılmıştı. Bu ülke sağlık konusunda çok ileri seviyededir.)
c) Tarım kesimine, esnafa, ücretlilere, işsizlere ve öğrencilere destek sağlanmalıdır. (Mevcut pakette, bu kesimlere aktarılacak rakamlar çok yetersizdir.) İşsizlik Fonu ve Fak-Fuk Fon devreye sokulmalıdır.
d) Yap/İşlet ödemeleri, mutlaka ertelenmeli ve TL’sına çevrilmelidir. (Ne hayrettir ki bu yandaş müteahhitlerden hiçbiri, çıkıp da, “bugüne kadar, kamuyu yeterince sömürdüm. Şimdi fedakarlığa hazırım” dememektedir.)
e) Feragat konusunda, Sn. Cumhurbaşkanı, örnek olmalıdır. Saray giderlerinde, ciddi tasarruflar yapılabilir. Kamudaki israf, taşıt saltanatı vs. sona erdirilmelidir.
f) Bu arada; Sn. Cumhurbaşkanı’nın/bakanların/milletvekillerinin/yönet im ve denetim kurulu üyeler inin/kayyumların/ tüm danışmanların/yüksek istişare kurulu üyelerinin vb. görevdekilerin maaş ve ücretlerinin yüzde 50 si, “Salgınla Mücadele Fonuna” aktarılabilir.
g) Başta saray inşaatları olmak üzere, tüm gereksiz yatırımlar durdurulmalıdır. (Bütün bakanlıklarda uygulanmalıdır.)
h) Bu yıl Hac seyahatleri iptal edilmelidir.
i) Kızılay ortada görünmemektedir. Devreye sokulmalıdır.
j) Suriyelilere yapılan yardımlar sona erdirilmelidir. (Acaba, Yunanistan hududundan geri dönenlerde virüs yok mudur?) (Yabancı işçiler, mesela 20 bin Çinli işçi denetlenmekte midir?)
k) Her kesimle, (muhalefet, T ürk Tabipler Birliği, ilgili STK’lar) işbirliği yapılmalıdır.
4-Döviz rezervlerimiz güçlendirilmelidir. (Merkez Bankası ihtiyatlarının harcanmasının, ne kadar hatalı olduğu, şimdi daha iyi anlaşılmıştır. )
“Aç kalan kişi, önce inançlarını yer” diye bir söz vardır. Çok titiz davranalım, insanlara destek olalım. Hapishanelerin boşaltılması ile daha da artabilecek tehlikelere geçit vermeyelim. Ve kişiler olarak da tedbir ve tavsiyelere mutlaka uyalım…