Suni Şeker Sukralozun (Splenda) Foyası Çıktı

400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Üreticileri tarafından vücutta metabolize olmadığı (parçalanmadığı) ve birikmediği iddia edilen suni tatlandırıcı sukralozun farelerde yapılan deneylerde hem metabolize olduğu ve hem de yağlı dokularda biriktiği gösterildi (1).Araştırmada 10 fareye 40 gün süreyle günde kilo başına 80.4 mg sukraloz verildi.

40 gün sonra ve iki haftalık bir süre geçtikten sonra idrar ve dışkı örneklerinde hem suda hem yağda eriyen metabolitler (parçalanma ürünleri) araştırıldı.

kasa fişiSukralozun 6 günden sonra idrar ve dışkıda bulunmadığı ama yağda eriyen iki metabolitinin sukraloza ara verildikten 11 gün sonra da idrarda çıktığı tespit edildi.

Bu metabolitler yağ dokusunda kolay biriken asetile bileşiklerdi.

Ayrıca sukralozun kendisi de kesildikten 2 hafta sonra yağlı dokularda tespit edildi.

Bu araştırma ile vücutta parçalanmadığı iddia edilen sukralozun parçalandığı ortaya konmakla beraber oluşan metabolitlerin sağlığa etkisi henüz bilinmiyor.

Daha önce yapılan bir araştırmada sukralozun inert olmadığı, yüksek miktarlarının genlerde mutasyona yol açtığı, yüksek sucralose cancer risk ile ilgili görsel sonucusıcaklıklarda kloropropanol adı verilen toksik bileşiklerin oluştuğu gösterilmişti (2).

Sukralozun hem insan çalışmaları hem fare deneylerinde glukoz, insülin ve glukagon benzeri peptid 1 (GLP-1) seviyelerini de değiştirmesi inert olmadığının diğer delilleri olarak değerlendiriliyor.

Sukraloz nedir?

Sukraloz, beyaz şeker ve suni tatlandırıcıların sağlık risklerinin ortaya çıkmasıyla gıda endüstrisi tarafından 1999’ dan bu yana yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

Sofra şekerinden (sukroz) 600 defa daha tatlı olan sukraloz eczanelerde “Splenda, Cukren, Nevella ve SucraPlus” gibi isimlerle satılıyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda sukralozun lösemi ve diğer kanserlerin risklerini artırabileceği ortaya çıkmış ve “dikkatli kullanılmalıdır” kategorisinden “sakınılması gerekir” kategorisine indirilmişti (3).

FDA ve gıda endüstrisi tarafından topluma emniyetli bir madde olarak sunulan sukralozun risklerine bir göz atalım (4, 5):

Diyabet riskini artırıyor: Washington Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, sukralozun normalde suni tatlandırıcı kullanmayan obezlerde, şeker yüklemede glisemik ve insülin cevaplarını etkilediği gösterildi.

Faydalı bağırsak mikroplarını azaltıyor: Farelerde yapılan bir deneyde kabul edilebilir günlük miktarın altındaki sukralozun bağırsaklardaki faydalı mikropların sayısını azalttığını ve dışkının pH’ sını artırdığını gösterdi.

İltihaplı bağırsak hastalıklarına sebep oluyor: Hassas bağırsak sendromu, ülseratif kolit ve Crohn gibi hastalıklarda son senelerdeki ciddi artışların sukralozun yaygın kullanımı ile ilgili olduğu ileri sürülüyor.

Migreni tetikliyor: Sukralozun migren krizlerini tetikleyebileceği iddiaları da var.

Çevreyi kirletiyor: Kimyasal yapısı bakımından bir böcek ilacı olan DDT’ ye benzeyen sukralozun klorlama, ozonlama ve ultraviyole ışınlara ve mikroplarla parçalanmaya dirençli olması bir ‘çevre kirletici’ olarak adlandırılmasını haklı kılıyor ve anne sütüne geçtiği de biliniyor.

Sukraloz, deniz kabuklularının fizyolojik ve davranışsal durumlarını da etkilediğine dair bilgiler var.

Gelelim neticeye

Endüstri tarafından yapılan araştırmaların güvenli olduklarını gösterdiği suni tatlandırıcılar ve diğer katkı maddelerinin her gün yeni bir marifeti ortaya çıkıyor.

İnsanoğlunun bugüne kadar hiç yemediği bir besin veya besin ögesinin emniyetli olduğunu üç-beş fare deneyi ile ispatlamak mümkün olmaz; bunun için seneler süren, çok geniş kapsamlı araştırmalar yapılması gerekir ki bu hiç de kolay bir şey değildir.

Üstelik de bir kimyasalın farelerde herhangi bir risk yaratmaması onun insanlar için de zararlı olmadığı manasına gelmez.

Endüstrinin “İspatlayın zararlı olduğunu kullanmayalım” savunması adam kandırmaktan farksızdır.

Bunu bizim değil ürünlerinden milyarlar kazanan endüstrinin kendisinin yapması gerekir.

Bir kimyasalın kanserojen, toksik, alerjen veya bir şekilde zararlı olduğu ispat edildiğinde “Tamam, artık kullanmayacaksınız ama bundan zarar görenler ne olacak?” sorusunun cevabı ise şudur: “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!”

Kaynaklar:

1. https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/15287394.2018.1502560

2. https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/10937404.2013.842523

3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/03/13/yazilar/tip-yazilari/beslenme/suni-tatlandirici-splenda-da-losemi-ve-kanser-riski-var/

4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2013/05/03/yazilar/tip-yazilari/beslenme/suni-tatlandirici-splenda-diyabete-yol-aciyor/

5. https://www.medicalnewstoday.com/articles/262475.php

Üreticileri tarafından vücutta metabolize olmadığı (parçalanmadığı) ve birikmediği iddia edilen suni tatlandırıcı sukralozun farelerde yapılan deneylerde hem metabolize olduğu ve hem de yağlı dokularda biriktiği gösterildi (1).Araştırmada 10 fareye 40 gün süreyle günde kilo başına 80.4 mg sukraloz verildi.

40 gün sonra ve iki haftalık bir süre geçtikten sonra idrar ve dışkı örneklerinde hem suda hem yağda eriyen metabolitler (parçalanma ürünleri) araştırıldı.

kasa fişiSukralozun 6 günden sonra idrar ve dışkıda bulunmadığı ama yağda eriyen iki metabolitinin sukraloza ara verildikten 11 gün sonra da idrarda çıktığı tespit edildi.

Bu metabolitler yağ dokusunda kolay biriken asetile bileşiklerdi.

Ayrıca sukralozun kendisi de kesildikten 2 hafta sonra yağlı dokularda tespit edildi.

Bu araştırma ile vücutta parçalanmadığı iddia edilen sukralozun parçalandığı ortaya konmakla beraber oluşan metabolitlerin sağlığa etkisi henüz bilinmiyor.

Daha önce yapılan bir araştırmada sukralozun inert olmadığı, yüksek miktarlarının genlerde mutasyona yol açtığı, yüksek sucralose cancer risk ile ilgili görsel sonucusıcaklıklarda kloropropanol adı verilen toksik bileşiklerin oluştuğu gösterilmişti (2).

Sukralozun hem insan çalışmaları hem fare deneylerinde glukoz, insülin ve glukagon benzeri peptid 1 (GLP-1) seviyelerini de değiştirmesi inert olmadığının diğer delilleri olarak değerlendiriliyor.

Sukraloz nedir?

Sukraloz, beyaz şeker ve suni tatlandırıcıların sağlık risklerinin ortaya çıkmasıyla gıda endüstrisi tarafından 1999’ dan bu yana yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

Sofra şekerinden (sukroz) 600 defa daha tatlı olan sukraloz eczanelerde “Splenda, Cukren, Nevella ve SucraPlus” gibi isimlerle satılıyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda sukralozun lösemi ve diğer kanserlerin risklerini artırabileceği ortaya çıkmış ve “dikkatli kullanılmalıdır” kategorisinden “sakınılması gerekir” kategorisine indirilmişti (3).

FDA ve gıda endüstrisi tarafından topluma emniyetli bir madde olarak sunulan sukralozun risklerine bir göz atalım (4, 5):

Diyabet riskini artırıyor: Washington Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, sukralozun normalde suni tatlandırıcı kullanmayan obezlerde, şeker yüklemede glisemik ve insülin cevaplarını etkilediği gösterildi.

Faydalı bağırsak mikroplarını azaltıyor: Farelerde yapılan bir deneyde kabul edilebilir günlük miktarın altındaki sukralozun bağırsaklardaki faydalı mikropların sayısını azalttığını ve dışkının pH’ sını artırdığını gösterdi.

İltihaplı bağırsak hastalıklarına sebep oluyor: Hassas bağırsak sendromu, ülseratif kolit ve Crohn gibi hastalıklarda son senelerdeki ciddi artışların sukralozun yaygın kullanımı ile ilgili olduğu ileri sürülüyor.

Migreni tetikliyor: Sukralozun migren krizlerini tetikleyebileceği iddiaları da var.

Çevreyi kirletiyor: Kimyasal yapısı bakımından bir böcek ilacı olan DDT’ ye benzeyen sukralozun klorlama, ozonlama ve ultraviyole ışınlara ve mikroplarla parçalanmaya dirençli olması bir ‘çevre kirletici’ olarak adlandırılmasını haklı kılıyor ve anne sütüne geçtiği de biliniyor.

Sukraloz, deniz kabuklularının fizyolojik ve davranışsal durumlarını da etkilediğine dair bilgiler var.

Gelelim neticeye

Endüstri tarafından yapılan araştırmaların güvenli olduklarını gösterdiği suni tatlandırıcılar ve diğer katkı maddelerinin her gün yeni bir marifeti ortaya çıkıyor.

İnsanoğlunun bugüne kadar hiç yemediği bir besin veya besin ögesinin emniyetli olduğunu üç-beş fare deneyi ile ispatlamak mümkün olmaz; bunun için seneler süren, çok geniş kapsamlı araştırmalar yapılması gerekir ki bu hiç de kolay bir şey değildir.

Üstelik de bir kimyasalın farelerde herhangi bir risk yaratmaması onun insanlar için de zararlı olmadığı manasına gelmez.

Endüstrinin “İspatlayın zararlı olduğunu kullanmayalım” savunması adam kandırmaktan farksızdır.

Bunu bizim değil ürünlerinden milyarlar kazanan endüstrinin kendisinin yapması gerekir.

Bir kimyasalın kanserojen, toksik, alerjen veya bir şekilde zararlı olduğu ispat edildiğinde “Tamam, artık kullanmayacaksınız ama bundan zarar görenler ne olacak?” sorusunun cevabı ise şudur: “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!”

Kaynaklar:

1. https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/15287394.2018.1502560

2. https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/10937404.2013.842523

3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/03/13/yazilar/tip-yazilari/beslenme/suni-tatlandirici-splenda-da-losemi-ve-kanser-riski-var/

4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2013/05/03/yazilar/tip-yazilari/beslenme/suni-tatlandirici-splenda-diyabete-yol-aciyor/

5. https://www.medicalnewstoday.com/articles/262475.php

Üreticileri tarafından vücutta metabolize olmadığı (parçalanmadığı) ve birikmediği iddia edilen suni tatlandırıcı sukralozun farelerde yapılan deneylerde hem metabolize olduğu ve hem de yağlı dokularda biriktiği gösterildi (1).Araştırmada 10 fareye 40 gün süreyle günde kilo başına 80.4 mg sukraloz verildi.

40 gün sonra ve iki haftalık bir süre geçtikten sonra idrar ve dışkı örneklerinde hem suda hem yağda eriyen metabolitler (parçalanma ürünleri) araştırıldı.

kasa fişiSukralozun 6 günden sonra idrar ve dışkıda bulunmadığı ama yağda eriyen iki metabolitinin sukraloza ara verildikten 11 gün sonra da idrarda çıktığı tespit edildi.

Bu metabolitler yağ dokusunda kolay biriken asetile bileşiklerdi.

Ayrıca sukralozun kendisi de kesildikten 2 hafta sonra yağlı dokularda tespit edildi.

Bu araştırma ile vücutta parçalanmadığı iddia edilen sukralozun parçalandığı ortaya konmakla beraber oluşan metabolitlerin sağlığa etkisi henüz bilinmiyor.

Daha önce yapılan bir araştırmada sukralozun inert olmadığı, yüksek miktarlarının genlerde mutasyona yol açtığı, yüksek sucralose cancer risk ile ilgili görsel sonucusıcaklıklarda kloropropanol adı verilen toksik bileşiklerin oluştuğu gösterilmişti (2).

Sukralozun hem insan çalışmaları hem fare deneylerinde glukoz, insülin ve glukagon benzeri peptid 1 (GLP-1) seviyelerini de değiştirmesi inert olmadığının diğer delilleri olarak değerlendiriliyor.

Sukraloz nedir?

Sukraloz, beyaz şeker ve suni tatlandırıcıların sağlık risklerinin ortaya çıkmasıyla gıda endüstrisi tarafından 1999’ dan bu yana yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

Sofra şekerinden (sukroz) 600 defa daha tatlı olan sukraloz eczanelerde “Splenda, Cukren, Nevella ve SucraPlus” gibi isimlerle satılıyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda sukralozun lösemi ve diğer kanserlerin risklerini artırabileceği ortaya çıkmış ve “dikkatli kullanılmalıdır” kategorisinden “sakınılması gerekir” kategorisine indirilmişti (3).

FDA ve gıda endüstrisi tarafından topluma emniyetli bir madde olarak sunulan sukralozun risklerine bir göz atalım (4, 5):

Diyabet riskini artırıyor: Washington Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, sukralozun normalde suni tatlandırıcı kullanmayan obezlerde, şeker yüklemede glisemik ve insülin cevaplarını etkilediği gösterildi.

Faydalı bağırsak mikroplarını azaltıyor: Farelerde yapılan bir deneyde kabul edilebilir günlük miktarın altındaki sukralozun bağırsaklardaki faydalı mikropların sayısını azalttığını ve dışkının pH’ sını artırdığını gösterdi.

İltihaplı bağırsak hastalıklarına sebep oluyor: Hassas bağırsak sendromu, ülseratif kolit ve Crohn gibi hastalıklarda son senelerdeki ciddi artışların sukralozun yaygın kullanımı ile ilgili olduğu ileri sürülüyor.

Migreni tetikliyor: Sukralozun migren krizlerini tetikleyebileceği iddiaları da var.

Çevreyi kirletiyor: Kimyasal yapısı bakımından bir böcek ilacı olan DDT’ ye benzeyen sukralozun klorlama, ozonlama ve ultraviyole ışınlara ve mikroplarla parçalanmaya dirençli olması bir ‘çevre kirletici’ olarak adlandırılmasını haklı kılıyor ve anne sütüne geçtiği de biliniyor.

Sukraloz, deniz kabuklularının fizyolojik ve davranışsal durumlarını da etkilediğine dair bilgiler var.

Gelelim neticeye

Endüstri tarafından yapılan araştırmaların güvenli olduklarını gösterdiği suni tatlandırıcılar ve diğer katkı maddelerinin her gün yeni bir marifeti ortaya çıkıyor.

İnsanoğlunun bugüne kadar hiç yemediği bir besin veya besin ögesinin emniyetli olduğunu üç-beş fare deneyi ile ispatlamak mümkün olmaz; bunun için seneler süren, çok geniş kapsamlı araştırmalar yapılması gerekir ki bu hiç de kolay bir şey değildir.

Üstelik de bir kimyasalın farelerde herhangi bir risk yaratmaması onun insanlar için de zararlı olmadığı manasına gelmez.

Endüstrinin “İspatlayın zararlı olduğunu kullanmayalım” savunması adam kandırmaktan farksızdır.

Bunu bizim değil ürünlerinden milyarlar kazanan endüstrinin kendisinin yapması gerekir.

Bir kimyasalın kanserojen, toksik, alerjen veya bir şekilde zararlı olduğu ispat edildiğinde “Tamam, artık kullanmayacaksınız ama bundan zarar görenler ne olacak?” sorusunun cevabı ise şudur: “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!”

Kaynaklar:

1. https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/15287394.2018.1502560

2. https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/10937404.2013.842523

3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/03/13/yazilar/tip-yazilari/beslenme/suni-tatlandirici-splenda-da-losemi-ve-kanser-riski-var/

4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2013/05/03/yazilar/tip-yazilari/beslenme/suni-tatlandirici-splenda-diyabete-yol-aciyor/

5. https://www.medicalnewstoday.com/articles/262475.php

Üreticileri tarafından vücutta metabolize olmadığı (parçalanmadığı) ve birikmediği iddia edilen suni tatlandırıcı sukralozun farelerde yapılan deneylerde hem metabolize olduğu ve hem de yağlı dokularda biriktiği gösterildi (1).Araştırmada 10 fareye 40 gün süreyle günde kilo başına 80.4 mg sukraloz verildi.

40 gün sonra ve iki haftalık bir süre geçtikten sonra idrar ve dışkı örneklerinde hem suda hem yağda eriyen metabolitler (parçalanma ürünleri) araştırıldı.

kasa fişiSukralozun 6 günden sonra idrar ve dışkıda bulunmadığı ama yağda eriyen iki metabolitinin sukraloza ara verildikten 11 gün sonra da idrarda çıktığı tespit edildi.

Bu metabolitler yağ dokusunda kolay biriken asetile bileşiklerdi.

Ayrıca sukralozun kendisi de kesildikten 2 hafta sonra yağlı dokularda tespit edildi.

Bu araştırma ile vücutta parçalanmadığı iddia edilen sukralozun parçalandığı ortaya konmakla beraber oluşan metabolitlerin sağlığa etkisi henüz bilinmiyor.

Daha önce yapılan bir araştırmada sukralozun inert olmadığı, yüksek miktarlarının genlerde mutasyona yol açtığı, yüksek sucralose cancer risk ile ilgili görsel sonucusıcaklıklarda kloropropanol adı verilen toksik bileşiklerin oluştuğu gösterilmişti (2).

Sukralozun hem insan çalışmaları hem fare deneylerinde glukoz, insülin ve glukagon benzeri peptid 1 (GLP-1) seviyelerini de değiştirmesi inert olmadığının diğer delilleri olarak değerlendiriliyor.

Sukraloz nedir?

Sukraloz, beyaz şeker ve suni tatlandırıcıların sağlık risklerinin ortaya çıkmasıyla gıda endüstrisi tarafından 1999’ dan bu yana yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

Sofra şekerinden (sukroz) 600 defa daha tatlı olan sukraloz eczanelerde “Splenda, Cukren, Nevella ve SucraPlus” gibi isimlerle satılıyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda sukralozun lösemi ve diğer kanserlerin risklerini artırabileceği ortaya çıkmış ve “dikkatli kullanılmalıdır” kategorisinden “sakınılması gerekir” kategorisine indirilmişti (3).

FDA ve gıda endüstrisi tarafından topluma emniyetli bir madde olarak sunulan sukralozun risklerine bir göz atalım (4, 5):

Diyabet riskini artırıyor: Washington Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, sukralozun normalde suni tatlandırıcı kullanmayan obezlerde, şeker yüklemede glisemik ve insülin cevaplarını etkilediği gösterildi.

Faydalı bağırsak mikroplarını azaltıyor: Farelerde yapılan bir deneyde kabul edilebilir günlük miktarın altındaki sukralozun bağırsaklardaki faydalı mikropların sayısını azalttığını ve dışkının pH’ sını artırdığını gösterdi.

İltihaplı bağırsak hastalıklarına sebep oluyor: Hassas bağırsak sendromu, ülseratif kolit ve Crohn gibi hastalıklarda son senelerdeki ciddi artışların sukralozun yaygın kullanımı ile ilgili olduğu ileri sürülüyor.

Migreni tetikliyor: Sukralozun migren krizlerini tetikleyebileceği iddiaları da var.

Çevreyi kirletiyor: Kimyasal yapısı bakımından bir böcek ilacı olan DDT’ ye benzeyen sukralozun klorlama, ozonlama ve ultraviyole ışınlara ve mikroplarla parçalanmaya dirençli olması bir ‘çevre kirletici’ olarak adlandırılmasını haklı kılıyor ve anne sütüne geçtiği de biliniyor.

Sukraloz, deniz kabuklularının fizyolojik ve davranışsal durumlarını da etkilediğine dair bilgiler var.

Gelelim neticeye

Endüstri tarafından yapılan araştırmaların güvenli olduklarını gösterdiği suni tatlandırıcılar ve diğer katkı maddelerinin her gün yeni bir marifeti ortaya çıkıyor.

İnsanoğlunun bugüne kadar hiç yemediği bir besin veya besin ögesinin emniyetli olduğunu üç-beş fare deneyi ile ispatlamak mümkün olmaz; bunun için seneler süren, çok geniş kapsamlı araştırmalar yapılması gerekir ki bu hiç de kolay bir şey değildir.

Üstelik de bir kimyasalın farelerde herhangi bir risk yaratmaması onun insanlar için de zararlı olmadığı manasına gelmez.

Endüstrinin “İspatlayın zararlı olduğunu kullanmayalım” savunması adam kandırmaktan farksızdır.

Bunu bizim değil ürünlerinden milyarlar kazanan endüstrinin kendisinin yapması gerekir.

Bir kimyasalın kanserojen, toksik, alerjen veya bir şekilde zararlı olduğu ispat edildiğinde “Tamam, artık kullanmayacaksınız ama bundan zarar görenler ne olacak?” sorusunun cevabı ise şudur: “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!”

Kaynaklar:

1. https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/15287394.2018.1502560

2. https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/10937404.2013.842523

3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/03/13/yazilar/tip-yazilari/beslenme/suni-tatlandirici-splenda-da-losemi-ve-kanser-riski-var/

4. http://ahmetrasimkucukusta.com/2013/05/03/yazilar/tip-yazilari/beslenme/suni-tatlandirici-splenda-diyabete-yol-aciyor/

5. https://www.medicalnewstoday.com/articles/262475.php

Paylaş

İlişkili Yazılar

Sonraki Yazı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.