Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Halil DAĞ

Strateji Kavramı Üzerine Düşünceler (IV)

Halil DAĞ Yazar Halil DAĞ
11 Haziran 2009
Halil DAĞ
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Küreselleşme ve Yeni Strateji Anlayışı (Ayağa Düşen Strateji)

Son yıllarda küreselleşme ile en çok ilişkilendirilen kavramlardan birisi de kamu yönetimi kavramı ve anlayışıdır. Başlangıçta ekonomik sistemlerin ve organizasyonların ulus aşırı nitelik kazanmasıyla kendini gösteren küreselleşme; 21. yüzyıla girerken en çok da ulus-devlet ve kamu yönetimi paradigmaları ile birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Bunun nedenlerinden birisi; karşısına çıkan her şeyi dönüştüren “küreselleşme kültü ve kültürü” için henüz fethedilmemiş ulus devlet ve onun korumasındaki kamu yönetimi ve geleneksel bürokrasi anlayışıdır.

AB Uyum Yasaları ile mevzuatımıza güçlü bir şekilde giren günümüzün “özelleşen kamu stratejileri” anlayışından farklı olarak milli stratejilerin önceliği ayrı bir “milli güvenlik stratejisi” oluşturmaktır.

Ana stratejilerin tespitindeki parametrik dağılım içinde öncelikler milli menfaatlere ve milli hedeflere aittir. Yerel, bölgesel ve küresel değişim gibi bileşenler diğer tamamlayıcı öğelerdir. Ancak günümüzde yerel siyasetin yeniden kurgulanmasını da hedefleyen stratejik planlama anlayışı ile hem strateji kavramı ayağa düşürülmüştür hem de strateji oluşturmanın öncelikleri merkezden yerel değerlere doğru kaymıştır.

Özellikle kamu yönetiminde yürütülmek istenen değişimi biçimlendirmek üzere ülkemize dayatılan bu anlayışın özü “decentralisation”dur. Yani âdem-i merkeziyetçiliğin küresel ekonomik algılara göre yeniden formüle edilmiş daha sevimli şeklidir. Özünde merkezi ulus devleti bertaraf eden, yönetiminde ve paydaşları arasında merkezi otoriteden çok ulus ötesi birimleri barındıran bu anlayışın sorgulanması önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç olarak oluşturulacak yönetim biçiminin kavramsal çerçevesini çizen bu anlayış[i], küreselleşen dünyada devlet kurumlarının kapitalist sistemin gereklerine göre tasarlanması felsefesine dayanır. Bu bir anlamda “Pazar Sorunu” yaşamaya başlayan küresel şirketler ve sermayenin içine düşmekten korktukları darboğazı devletlerin imkânlarına ortak olarak aşma çabası olarak değerlendirilebilir.

Çünkü 1980’li yıllar Petrol Krizi ile zayıflayan kapitalizmin pek parlak sayılmayan dönemleridir. Ortaya çıkışı itibarıyla da İngiltere’de bireyci kapitalizme sırtını vermiş bir yönetim anlayışı olarak Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı (YKY), Pazar sorunlarını aşmak isteyen Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ) ve sermaye güçlerinin “devletin kontrolündeki hizmet alanlarına nüfuz etme çabasının sonunda ortaya çıkmış bir yönetim anlayışı” olarak görünmektedir.

Kamu yönetimi anlayışının bu şekilde küresel dinamiklere ve taleplere göre yeniden düzenlenmesi ulus devlet ideolojisinin adım adım çökmesi anlamına gelmektedir. Özellikle kamu hizmetlerinin sunumu ve yönetimi alanının içeriği hakkında önemli düzenlemeler içeren “4734 Sayılı Kamu İhale Yasası, 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu” gibi somut kanunların yanında ülkemizde yürürlükte olan “Stratejik Planlama” anlayışının nasıl yapılacağına ilişkin mevzuat; korumacı ulus devleti devre dışı bırakmaktadır. Bunun yanında ulus devletin öncüllerini ve varsayımlarını görmezden gelen bu paradigma, kamu kaynaklarını kapitalizmin en önemli varsayımı olan “kar maksimizasyonu” anlayışının insafına bırakan bir bakış açısına sahiptir.

Bu sayılan iki kanun ve buna benzer diğer hukuki metinlerin hemen hepsi referanslarını AB Uyum Yasaları’ndan[ii] almakta, getirdikleri kurumsal yapılanma ve düzenlemelerde Türkiye’nin sosyo-ekonomik alandaki temel strateji belgesi olan Kalkınma Planlarını bu ulus üstü metinlerin gölgesinde bırakmaktadırlar.

Bu anlayışın ülkemizde uygulanma serüveni ise tam bir komedi olarak başlamıştır. İdarelere ilk defa 2006 yılı için –pilot uygulama olarak- Stratejik Plan hazırlama zorunluluğu getirilmiş, ortaya çıkan ilk stratejik planlar ise tam bir facia niteliğindedir.

Bu konuda ilk uygulamayı yapan illeri kapsayan karşılaştırmalı bir çalışmada[iii] verilen bilgiler bu idarelerin stratejik plan kavramı ile getirilen şeyleri anlamadığı gibi yürürlükteki mevzuatı da bilmediklerini ortaya koymaktadır. İdarelerin bu konuda anladıkları tek şey; bu gerekliliğin AB Uyum Süreci’nin bir parçası olduğudur. Zaten idareler de hazırladıkları planlarda bu gerekliliğin zorunluluklarını yerine bihakkın getirdiklerini ileri sürmektedirler.

Stratejik Planlama konusunun detaylarına biraz girdiğimiz zaman bu konunun ülkemizde gerçekten içler acısı bir konu olduğunu görürüz.

Çünkü

Kurumlar, planları hazırlarken temel bağlayıcı belge olan Kalkınma Planları’nı ve “Vizyon 2023” belgesini değil de AB Uyum Süreci ile ülkemizde yasalaşmasını umdukları konuları ve yasa taslaklarının içeriklerini referans almaktadırlar.

Ayrıca planların hazırlanması süreci özel sektörün isteklerine göre yürütülmekte olup bir kamu idaresi “neyi, ne zaman, nasıl ve hangi kaynağa göre yapacağını” özel sektör bileşenlerinin isteklerine göre düzenlemektedir.

Bir diğer önemli sorun ise merkezi idarenin bir alt birimi olan il idaresi (İl Özel İdaresi Stratejik Planları bağlamında) içinde merkezi otoritenin temsilcisi olan vali ve valilik kurumu devre dışı bırakılmaktadır. Bunun yanında merkezi plana bağlılık bir kenara bırakıldığı gibi il planlaması tamamen yerel değerler (ilin maddi kaynakları ve bunları yönlendiren şirketler bütünü) ve yerel değerleri sömürmeye odaklanmış küresel değerler üzerinden yapılmaktadır. Söz konusu küresel değerlerin bu anlayışı ülkemize dayatan çok uluslu şirketler olduğunu göz önüne aldığımız zaman devlete ve onun birimlerine biçilen rolü daha iyi anlamak mümkündür. Devlet bu noktada kendini tasfiye edecek yasal çerçeveyi oluşturmakla meşguldür.

Ülkemizde stratejik planlama anlayışının ayaklara düştüğünün önemli bir göstergesi de bu planları hazırlayan ekiplerdir. Zira ülkemizde planlama yapma tecrübe ve yeteneği sadece Devlet Planlama Müsteşarlığı’nda (DPT) mevcut iken, 2006 yılında ilk planlarını hazırlayan 7 il özel idaresi böylesi önemli bir belgeyi 1,5 ay gibi kısa bir sürede hazırlama yeteneğini göstermiştir. Kanımızca sorgulanmaya, eğer mevcutsa da alkışlanmaya değer bir yetenektir!…

Dikkat çeken bir diğer nokta ise; hazırlanan stratejik planların formatlarının hep aynı olması (hukuki bir gereklilik ile izah edilebilir belki) ama içeriklerin birbirlerinden kopyalanarak rakamlarda değişiklik yapılarak planların hazırlanmasıdır. Belediyelerin planları birbirinin kopyası iken, üniversitelerin planları da birbirinin kopyası şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Bugün her hizmet yerinden yönetim kuruluşunun, merkezi idarenin ve nüfusu 50.000’i geçen belediye idaresinin stratejik plan hazırlama zorunluluğu vardır. Hesap ettiğimizde içine sayısı 100’ü geçen üniversiteleri de dahil edersek ülkemizde şu an yürürlükte bulunan yüzlerce stratejik plan mevcuttur. Her biri kendi uhdesindeki ve bulunduğu coğrafyaya özgülenmiş hizmetleri yürütmek üzere oluşturulmuş önemli kurumlar.

Bugün bütün bu kurumların hem stratejik plan yapma zorunluluğu hem de birer strateji birimi oluşturma zorunluluğu var. Bu yapılanma artık oluşturulmuş, ihtiyaç duyulan personelin istihdamı, eksiklere rağmen çoğu “görevlendirme” ile başka birimlerden devşirme yoluyla da olsa önemli ölçüde sağlanmış durumdadır. Ancak bu personelin çoğunun diploması bu görevi kavrayabilme ve yerine getirebilme, bir bütün olarak bu işin altından kalkacak nitelikte değildir.

Ancak bu birimler daha önce bütçe dairelerinin (eskiden maliye bakanlığına bağlı personeller bütçe dairesi ya da saymanlık adıyla örgütlüydü) yaptıkları ön mali kontrol ve ödeme işlemlerinden başka bir görev yapmamaktadırlar. Ayrıca burada istihdam edilen personelin vasıfları oldukça tartışmalıdır. Çünkü herhangi bir kurumun herhangi bir birimindeki memur kadroları ile buradaki personelin hem statüleri hem de bilgi ve beceri düzeyleri arasında bir fark yoktur.

Kısacası, yeterli bilgi ve beceriden yoksun personellerce hazırlanan bu planlar; strateji ve planlama kavramlarının da içinin boşaltılmasına yol açmaktadır. Ülke için hayati önemi olan Kalkınma Planı ve Vizyon 2023 belgelerinin önemini azaltmakta hatta bu iki belgenin getirdiği ulusal plan bütünlüğünü bozmaktadırlar.

Sonuç olarak artık günümüzde stratejik plan hazırlamak kurumlarımız için adeta çocuk oyuncağıdır.

Fakat sorulması gereken bir soru var:

Ülkemizde Yürürlükte Olan Strateji Ve Stratejik Planlama Anlayışını Oluşturan Konsepti Kim Belirliyor?

İMF mi?

Dünya Bankası mı?

Avrupa Birliği mi?

ABD ve onun ekonomik ve sosyal hatta askeri uzantıları mı?

OECD mi?

Yoksa bunların hepsi el ele verip birlikte mi belirliyorlar?

Görünen o ki, bunların hangisi hazırlarsa hazırlasın bunu Türkiye’nin kendi dinamiklerinin ve kurumlarının ve Türkiye’nin menfaatlerine göre hazırlamadığı gün gibi aşikârdır.

 

[i] Başlangıçta İngiltere, ABD, Avustralya gibi ülkelerde uygulanan daha sonra da OECD, İMF ve DB marifetiyle diğer gelişmekte olan ülkelere dayatılan bu anlayış literatürde Yeni Kamu Yönetimi (YKY) olarak bilinmektedir. İçeriği ve detayları konusunda çok sayıda makale ve uygulama örnekleri mevcuttur.

[ii] Bu metinlere dayanılarak oluşturulan alt metinlerde ve Stratejik Planlarda bu vurgu özellikle yapılarak Türkiye’nin bu alanda görevlerini yerine getirdiğine dair imalar bulunmaktadır. Yani bu çabaların hepsi bir görevin gereği olarak karşımıza çıkmaktadır.

[iii] Çalışma A. Argun AKDOĞAN’a ait olup, çalışmanın künyesi: Stratejik Planlama Yerine Planlama Stratejisi: Yedi İl Özel İdaresinin Stratejik Planlarının Karşılaştırması, Mülkiye Dergisi, Cilt:31, Sayı: 256, ss:137-164

Paylaş
Etiketler: Dünya BankasıIMFKalkınma PlanıküreselleşmeOECDSiyasetStratejistratejik planlamaVizyon 2023yönetim
Önceki Yazı

Deniz Bitmesin, Domuz Yemesin!

Sonraki Yazı

“Medya Okur-yazarlığı” veya Okuma Bilinci

Halil DAĞ

Halil DAĞ

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Halil DAĞ

Türk Rus İlişkilerinde Enerji Jeopolitiği

02 Kasım 2013
5k
Halil DAĞ

Bahçeli’nin Mübarek Elleri

25 Ekim 2013
5k
Halil DAĞ

Gezi Sendromu ve Siyasette Ufuk Çizgisi Sorunu

24 Ekim 2013
5k
Halil DAĞ

Gezi’nin Gençlerini Anlamak…

23 Ekim 2013
5k
Sonraki Yazı

"Medya Okur-yazarlığı" veya Okuma Bilinci

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap