Kredi değerlendirme kuruluşu S&P şirketi Türkiye’nin kredi notunu düşürdü. Yani Türkiye’ye kredi vermeyin dedi. Verirseniz de çok yüksek faiz ile verin dedi.
Kredi piyasasında not düşürmenin anlamı budur.
Türkiye gene de borç bulabilir, ancak spot piyasa denilen tefecilerden kredi alabilir. Aslında bu paravan kredi sağlayıcılar da gene çok uluslu firmaların bankalarına bağlıdır. S&D gibi kredi sağlayıcıların asıl tekeli olan Rokefeller’e bağlıdır.
Neyse, uzatmayalım. Gösterge faizi %14,61 yükseldi. Yani halkımız gene faize çalışmaya devam edecektir.
Yüksek faizden kredi alan yatırımcı veya işletmeci kredinin maliyetini ürettiği ürünün üzerine koyarak halkımıza satacak. Yani halkımız, yükselen kredi maliyetlerini eskiden olduğu gibi gene halkımız ödeyecek.
Bu duruma namuslu iktisatçılar, karların özelleştirilmesi, zararın sosyalize edilmesi derler. Yani faiz maliyetini ve diğer zararları halka bölüştürmek, karları da büyük firmalara aktarmak…
Faiz maliyetlerinin artması, alıcının alım gücünü sınırlayacak. Alım azalacak, ekonomi küçülecek. Tasarruf daha da zorlaşacak. Sonunda yabancıya gene kredi diye el açacağız.
Büyümek veya küçülmek tamamen dış borç alıp alamayacağımıza bağlıdır.
Kimse dönüp de niye biz kendimiz tasarruf etmiyoruz da hep yabancıya boyun eğiyoruz diye sormaz. Bu soruyu sorduğunuzda ithalatçı şirket erkinin size vereceği cevap hazırdır. Fakirliği mi paylaşacağız? Onlara göre yorganımıza göre ayağımızı uzatmak, fakirliği paylaşmaktır.
Fakirliği paylaşmazsan işin sonunda egemenliği paylaşırsın.
Elbette egemenlik zengin elitlerin düşündüğü bir husus değildir. Bağımsızlık savaşlarını bu sebepten zengin elitler değil halkın gençleri yapar.
Cumhuriyet Hükümetlerinin borçtan çok korkmalarının nedeni de bağımsızlığı kaybetme korkusuydu.
Bir gün gelir, borçlarınızın faizlerini dahi ödeyemezsiniz. Elin oğlu gelir sizden egemenliğinizi ister. Osmanlının son günleri, yukarıda yazdığım gerçeklerle yaşandı.
Almanya’nın korkması da böyle bir sonuçtan kaynaklanır. Almanya’yı kurtaran ABD Almanya’nın egemenliğini eline geçirerek, Almanya’ya sağladığı kredilerden kaynaklanmıştı.
Seçime gidiyoruz. Oy için bol keseden ulufe dağıtılıyor. Kimden alıp kime veriyorsunuz? Şirket kurtara kurtara Cumhuriyet’in varlıklarını sata sata bugüne geldiniz.
İktidar şöyle düşünüyor. Biraz daha yüksek faiz ile borçlansam ne değişir? Borç 450 milyar dolardan bilemediniz 600 milyar dolara çıkar. İdare ederiz.
Bence idare edilme sınırları çoktan aşıldı. Halkımızı seçimlerden sonra daha zor günler bekliyor. Sopalı günler bekliyor.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com


















