SÖylenecek çok şey var da, ceremeye (cezaya) verecek para yok derdi ninem… Tutamıyorum kendimi… Bu hitabın, bir öğretmene yakışmayacağını biliyorum da tutamıyorum kendimi. Affetsinler, hoşgörsünler bu kerelik!… Ulan diyorum…
Yahu!… Aylardan ekim, – 4 derece… 2 Mehmetçik donarak ölüyor. Rezalet mi desem… Kepazelik mi!?.. Dünyaya gülünç olmak bir yana, o mehmetçiklerin gençliklerinin bedelini hangi özür, hangi rahmet dileği, hangi bedel öder?
“Şehitlerimize rahmet dileriz” Öyle mi? Bukadarcık mı? Yok… Neymiş dedemiz de Sarıkamışta bu memleket için donarak ölmüş!. Bunu gerekçe saymak ve bu gerekçenin arkasına sığınarak böylesi bir dramı olağan karşılanması gereken bir durum gibi göstermek akıl, izan, vicdan işi mi?
Sarıkamış’ta şehitler verme döneminden bu yana geçen bir asırda hiç mi değişmedi bu ülke?… Hani ağzımızı ayıra ayıra… “nereden nereeeye” naraları atıyorduk ya!?… Hangisi doğru; O günden bu güne askerimizi soğuktan koruyacak kadar bir gelişme bile göstermediğimiz mi?… Nereden nereye naraları ile dünya rekorları kırıp, dünya lideri olduğumuz mu? Hangisi yalan?
Evet yürekler yandı!… 2 Kahraman asker, şehit oldu!…Hem de donarak!..
Biz bu ülkede ölümleri “fıtratında var!” diye karşılayanları, “dalga geçer gibi “güzel öldüler” diyenleri de gördük!.. Zihniyet aynı olunca, mazeret de farklı olmayacak doğal olarak.
Ama, sorumluğu olup da üzerine alınmayanlar şunu unutmasınlar ki, ikişerden 4 el var yakalarında!… Vicdan varsa sızlar… Akıl ve izan varsa sorar:
Askeriyenin elinde – 40 derecede bile koruyucu teçhizat varmış!…
İyi de bu askarler hem de ekim ayıda…. Şubat değil mart değil… – 4 derecede nasıl öldü?
Askeriyenin elinde var olduğu belirtilen o teçhizat ile donatılı mıydı ölen kahramalar?
Helikopter inamemiş!… Kar bastırmış.. Tipi tutmuş!… Sorumuz bu değil!… – 40 derece soğukta bile koruyan teçhizat var mış da; askerlerimizin sırtındaymış da onlar mı çıkarıp atmışlari ölelim diye? Giymemişler mi?
VERİLMEMİŞ Mİ?…
Elbet gelir hesap günü. Adalet tecelli etmezse, tekrarı gelir…
Adalet geç de olsa tecelli eder biliriz… Ama o iki kahramanı geri getirecek bir “tecelli” var mı?
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci.