Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar İlknur AKPINAR YÜCEDAĞ

Sosyal İkilem

İlknur AKPINAR YÜCEDAĞ Yazar İlknur AKPINAR YÜCEDAĞ
15 Kasım 2020
İlknur AKPINAR YÜCEDAĞ
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Var Olmanın Dijital Ağırlığı!

“Ölümlülerin hayatına giren tüm büyük olaylar

Beraberinde lanet getirir”

Sophocles

Klavyeli telefonların kamera özelliğiyle idare ettiğimiz yıllardı. Konuş, mesaj at ve fotoğraf çek. Bu bize yetiyordu.  Kilolarca ağırlıkta dizüstünde ve masaüstündeki bilgisayarlarımızın at arabası hızındaki bu zamanlarda tanıştım, büyük mavi “F” harfiyle. Volkan, “soyadını bildiğin eski arkadaşlarından kimler var ara bakalım” dedi. Çocukluk arkadaşlarımızı bulduğumuzda hepimiz yeni oyuncak alınmış çocuklar gibiydik. Aradan beş yıl geçmedi bile; klavyeler kayboldu, bilgisayarlar hafifledi, ekranlar inceldi, fotoğraf makineleri, video kaydediciler, internet, ses, müzik sistemleri ve yüzlerce uygulama ile bir bilgisayardan daha fazlası cebimize girdi: İşte bu, Sofokles’in bahsettiği ölümlülerin başına gelen en büyük olaydı!

Artık teknoloji modern insan için her anlamda bir “varoluş” meselesiydi!

 

Hayatıma Youtube, Twitter, Instagram, Pinterest, Tumbler ve daha niceleri girdi.  Mailler ve whatsapp grupları derken her köşeden, her an gelebilen bildirim ve iletişim bombardımanı tüm zamanımızı ve ilgimizi ele geçirdi. Bir seferinde evimdeyken patronumdan gelen çağrıyı duymadığım için uyarılmıştım ve zil sesini “nükleer santral kırmızı alarm”ı yapmıştım. Evde sürekli çalan alarm sesine kızıp benim olmadığım bir anda telefonu açan küçük kızım patronumu azarlamış: “Senin ailen ve çocukların yok mu? Annemle bizim bir arada geçireceğimiz zamandan çalıyorsun” demişti. Yıllar geçerken birçok farklı nedenden sosyal medyadan uzaklaşmaya başladım. Dört yıl önce kontrollü kullanıma geçtiğim sosyal medya hesaplarımın ve whatsapp ’ın uygulamalarını yaklaşık 5 ay önce telefonumdan sildim. Yine de internet sitem ve alışveriş hesaplarım nedeniyle orada duruyorlar ve ancak bu işlemleri yapmak istediğimde açıyorum. Zaten silmek isteseniz de buna izin vermediklerini göreceksiniz. Sonuçta dijital dünyada sildiğiniz hiçbir şey ortadan kalkmıyor.

Filmi izledikten sonra hissettiklerimin doğru olduğunu anladım ve artık yerinde bir karar aldığıma inanıyorum.

Gerçekliğimizin yavaş yavaş sanal bir evrene dönüşürken bilincimizin nasıl bir etki içinde olduğunu, bu süreci yaratan ilk ağızlardan anlatan Sosyal İkilem, toplamda bir buçuk saatlik bir belgesel film. İlk sahnesi Sofokles’in girişteki sözüyle başlıyor. Facebook, Instagram, Google, Youtube, Apple, Twitter, Palm, Mozilla Labs, Firefox, Pinterest gibi dünyanın önde gelen teknoloji devlerinin yarattıkları, sosyal medya platformlarının kuruluşlarında, en büyük katkıları olan üst düzey yöneticilerle hazırlanan bir yarı belgesel. Filmin bir kısmı bu gerçek yöneticilerin anlattıkları ile şekillenirken, diğer yarısı kurgu karakterlerle yapılan canlandırmadan oluşuyor. İç içe geçen bu anlatım metoduyla kişileri dinlerken söylemlerindeki etkileşimleri canlandıran karakterlerdeki yansımalarına tanıklık ediyorsunuz. Hepimizin telefonunda en az beşinin bulunduğu bu teknoloji devlerinin platformu bize sunarken büyüme, para kazanma, ürün geliştirme ve özellikle etik uygulamalarıyla ilgili itiraflar yapılıyor. Burada çarpıcı olansa tüm bu itirafların platformların kurucu yöneticilerinden gelmesi. En ilginç itiraflardan birisi, hayatın bir noktasında hepimizin çok net hissettiği bir duygudur:

 “Oradayken özünde iyilik doğuracak bir güç olduğunu düşünüyordum.”

Öyleyse sorun ne?

İşte hikâye burada başlıyor:

Bağımlılık, depresyon, gerçek hayattan kopuş, sanal sahtekârlıklar, siber saldırılar, ekonomik, siyasi ve kültürel manipülasyonlar, internet linçleri, veri hırsızlığı, seçim hileleri, gözetim kapitalizmi gibi uzayan bir liste… Yani tek bir sorundan söz etmek mümkün değil!

Sahte haber çağında bir salgınla nasıl baş edersiniz?

Özellikle canlandırma bölümündeki ailenin gençleri, ebeveynleri ve küçük çocuklarındaki davranışlar izlenmeye değer. A.I. ( Yapay zekâ) rolündeki algoritmanın seçim hesaplamaları ve avatarın üzerinde uyguladıkları manüplasyon çok başarılı canlandırılmış. Zihninizde kendinizi avatarın yerinde gibi hissediyorsunuz. Sisteme aşina olan herkes bu süreçlerin fazlasıyla farkında ancak yine de bu dünyadan kopamıyorlar.

Beni en çok etkileyenlerden biri de filtrelerdeki avatarlarına ya da sosyal medya fenomenlerine benzemek için estetik ameliyat isteyen çocuklar oldu. Filtrelerine benzemek isteyen bu çocuklar için doktorlar yeni bir hastalık adı koymuş: Snapchat dismorfiya

Yıllar önce tüm bu sistemi kurduklarında sonucun böyle olacağını öngörememişler. Zekâlarıyla ve becerileriyle milyonları imrendiren bu insanların hepsi, madalyonun öbür yüzünde saf olduklarını ifade ediyorlar ve temelde etik kaygılar nedeniyle işlerinden ayrılıyorlar.

Beni en çok etkileyen isim, Eski Google Tasarım Etikçisi, şimdi İnsani Teknoloji Merkezi Kurucu Ortağı (Center for Humane Technology) Tristan Harris oldu. Onun kafasına takılan sorunun peşinden gidin ve düşünün:

Tüm bu sorunların altında yatan ve hepsinin bir anda gerçekleşmesine sebep olan şey ne?

“Eğer bir şey araçsa sadece orada durup sabırla bekler. Eğer araç değilse sizden bir şeyler talep eder, sizi ayartır, yönlendirir, sizden bir şeyler ister. Araç bazlı teknolojiden bağımlılık ve manüplasyon bazlı teknolojiye geçtik. Değişen bu “

Tristan ’ın ağzından bu paragrafı duyduğumda ise tüylerim diken diken oldu. Kendimi soğuk savaş dönemlerindeki casusluk filmlerindeymişim gibi hissettim:

“Birinin davranışlarını değiştirmek için özellikle uğraşan tasarımdır. Bir hareket yapmalarını, parmaklarını böyle kaydırmalarını sağlarız. Aşağı çekince yenilenir tepede yeni bir şey çıkar. Her çektiğinizde yine yenilenir. Psikolojide buna “aralıklı olumlu pekiştirme” diyoruz. Bir şeyi alacağınızı veya ne zaman alacağınızı bilmezsiniz. Vegas’taki kumar makineleri gibi işler. Ürünü bilinçli kullanmanız yetmez, beyin sapının derinlerine inip oraya daha derin bir düzeyde programlanmış, bilinçsiz bir alışkanlık yerleştirmek isterim. Fark etmezsiniz bile. “

Tristan’dan çok etkilendim ayrıca Facebook, Pinterest eski başkanı Tim Kendall’ın açıklamaları ve son sözleri insana araba çarpmış hissi veriyor:

“Çocuklarıma sosyal medya kesinlikle yasak  “

Harward Business School Profesörlerinden Shoshana Zuboff’un açıklamalarını da çok ilginç bulacaksınız:

“Büyük verilerden oluşan yeni ve çok büyük bir piyasa. Sadece insanlara dair vadeli işlemler alıp satan bir piyasa”

Artık internetin vazgeçilmez olduğu bir dünya var.  Ancak,  iletişim kültürlerinin temelinde manipülasyonla büyüyen çocuklardan koca bir küresel nesil yaratıldı. Yapılan her şeyin arka planında bir sinsilik ve aldatmaca var. Arama motorları bile bulunduğunuz bölgeye ve ilgi alanlarınıza göre sizi tahili ediyor ve sonuçları buna göre sunuyor. Aslında kendi tercihlerimizin tuğlalarından bir duvar örüyorlar etrafımıza ve orada sadece bize uygun şeyleri görüyoruz.

Film bittiğinde anladım ki; İnsanları birbirlerine yaklaştırmak isterken insanı kendinden uzaklaştıran bir sistem yaratılmış.

REPLİKLER

“Yeterince gelişmiş bir teknoloji sihirden farksızdır.”

“Sihirbazlar, neredeyse ilk nörobilimciler ve psikologlar gibidir. İnsan zihninin nasıl çalıştığını ilk anlayan onlardı. Sihirbazlar zihnimizin farkında olmadığımız kısımlarını anlar, illüzyonları böyle işler. İnsanlar zihinlerinin ne kadar savunmasız olduğunu bilmezler. Bu ayrı bir disiplindir. Tüm insanlarda geçerli bir disiplin. Stanford İkna Teknolojileri Laboratuvarı’nda öğrendik bunu”

“Psikolojide insanı ikna etmekle ilgili her şeyi nasıl teknolojiye aktarabiliriz.”

“Ürüne para ödemiyorsanız  “ürün” sizsinizdir”

“Hayatınızın ne kadarını bize verebilirsiniz.”

“Reklam verene satılan ürün bizim dikkatimiz.”

“Esas ürün davranış ve algılarınızdaki o kademeli, hafif ve algılanamaz değişimdir.”

“Birine, bana on milyon dolar ver dünyayı istediğin yöne doğru yüzde bir oranında kaydırayım, derseniz” Dünyadan bahsediyoruz! Müthiş olur ve çok para eder.”

“Her şirketin hayali budur. Bir reklam verdiğinde o reklamın başarılı olacağını garantilemek ister”

“Riskleri azaltmak büyük öngörü ister. Büyük öngörülerin tek şartı vardır: Büyük Veri “

“Müşterilerine “kullanıcı” diyen sadece iki sektör var: Yasa dışı uyuşturucu ve yazılım sektörleri”

“Perdenin ardında ne olduğunu bilmeme rağmen kullanım miktarımı kontrol altına alamamam çok ilginçti.”

“Hileleri bilsem de hala kanıyorum. Hala telefonu elime aldığımda 20 dakikam gidiyor.”

“Çocuklarıma zevk- acı dengesini dopamin eksikliği durumunu, bağımlılık riskini hatırlatmadığım tek bir gün geçmiyor.”

“dikkatlerini nereye vereceklerini kontrol etmekle kalmıyor, özellikle sosyal medya beyin kökünün derinliklerine inmeye, çocukların öz değer ve kimlik algısını ele geçirmeye başladı.”

“Evrimle birlikte kabilemizdeki diğer insanların bizimle ilgili ne düşündüğünü önemsemeye başladık. Ama 10.000 kişinin ne düşündüğünü bilmek üzere mi evrimleştik.”

“Hayatlarımızı mükemmeliyet algısı üzerine kuruyoruz.”

“Koca bir nesli rahatsız ve yalnız hissettiğinde, şüphe ve korkuyla dolduğunda sorunlarla baş etme becerisini zayıflatan dijital bir emzik kullanmak üzere eğitiyor ve şartlıyoruz..”

“İnsanoğlu zihinsel, bedensel ve fiziksel açıdan temelde değişmeyecek. Gerçekçi bakarsak milyon yaşında bir donanımın, beynin içinde yaşıyoruz. Ve sonra bir ekran geliyor. Bu ekranın arkasında hedefleri sizinkinden farklı olan binlerce mühendis ve üstün bilgisayar var. Peki bu maçı kim kazanır?”

“Algoritmalar kodlara gömülü fikirlerdir.”

“Bilgisayara hedef olarak “Bu sonucu istiyorum” dersiniz ve bilgisayar bunu nasıl yapacağını bulur. “Makine Öğrenimi” buna denir. Her gün biraz daha öğrenir ve kimse bu amaca ulaşmak için tam olarak ne yaptıklarını bilmez.”

“Algoritmanın kendi aklı vardır ve bir insan yazmış olsa da.”

“İnsanlar olarak bu sistem üzerindeki kontrolü neredeyse kaybettik. Çünkü neyi göreceğimizi bu sistemler kontrol ediyor.”

“Bu insan doğasının yenilmesi ve insanlığın şah mat olması demek.”

“Google’da “iklim değişikliği yazdığınızda yaşadığınız yere göre farklı sonuçlar görürsünüz.”

“Bilgisayarın onlar için uygun bulduğu şeyleri baz alan bambaşka dünyalar görürler. Bunu 2,7 milyar tane Truman Show olarak düşünebiliriz.”

“Bizler, bize sunulan dünyayı gerçek kabul ederiz.

“Sahte haberler altı kat hızlı yayılıyor. Biri diğerinden altı kat avantajlıysa bu dünyanın sonu ne olur?”

“Bilgi çağından yanlış bilgi çağına geçtik.”

“Hızla yayılan sadece Covid-19 değil.”

 

FİLM KÜNYESİ:

İlk gösterim tarihi: 26 Ocak 2020

Yönetmen: Jeff Orlowski

Yapımcı: Larissa Rhodes

Netflix

 

Paylaş
Etiketler: Netflixsihirbazlarsosyal ikilemteknolojithe social dilemma
Önceki Yazı

Zenginliğini Vasıta Et Allaha

Sonraki Yazı

SGK Borçları da Kapsama Alındı

İlknur AKPINAR YÜCEDAĞ

İlknur AKPINAR YÜCEDAĞ

25 yıl, perakende sektörünün lüks segmentinde, ulusal ve global markalarda satış & pazarlama alanında üst düzeyde yönetim deneyimi. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenci mentorluğu Kitap Yazarı Web Sitesi İçerik Oluşturucu www.booksiay.com

İlişkili Yazılar

Carpe Diem Efsanesi
Eğitim & Kültür

Carpe Diem Efsanesi

31 Mart 2021
5.2k
İlknur AKPINAR YÜCEDAĞ

Ekonomik Krizlerin Hiroşiması

24 Mart 2021
5k
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Edebiyat & Sanat

Kurtlarla Koşan Kadınlar

20 Mart 2021
5.1k
İlknur AKPINAR YÜCEDAĞ

Ölümün Sonu

02 Mart 2021
5k
Sonraki Yazı

SGK Borçları da Kapsama Alındı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap